Gözlerin Kadar Parlak

146 76 36
                                    

Asya Yavuz

Okul çıkışı Hakan ile buluşmak için kuytu köşede hazırlık yapıyordum. Sabah özenerek hazırlanmıştım fakat mükemmel arkadaş grubum ile birbirimizin saçlarını dağıtmaya bağımlı olduğumuz için şu an canavara benziyordum.

Telefonuma gelen mesaj ile son kez telefon kamerasından kendime baktım, daha sonra kendimi güzel olduğuma ikna etmeye çalışarak Hakan'ın beklediğini söylediği yere doğru yürüdüm.

Kısa mesafeli yoldan sonra gözlerim kahverengi gözleriyle buluştu. Tanrım, neden bu kadar mükemmel olmak zorundaydı?

Gülümseyerek yanına ilerledim. O ise asla tanımlayamadığım bir şekilde bana bakıyordu. "selam, bir sorun mu var" Hakan kafasını evet anlamında salladı ve bana bakmaya devam etti.

Sorun neydi ki, ona bir şey mi olmuştu hayır ona bir şey olmamalıydı, ona asla bir şey olmamalıydı. Belki de hastaydı ve bana ayıp olmasın diye gelmişti. Ne kadar da aptalım! Hakan bir anda kahkaha atmaya başlayınca ne oldu diye sormuştum.

"hayır Asya hasta falan değilim, sadece sorun güzelliğin diyecektim" ben sesli mi düşünmüştüm,
VE O BENİ GÜZEL Mİ BULUYORDU!

Kızaran yanaklarımla sadece kısa bir teşekkürler diyebilmiştim. Normalde arkadaşlarım böyle bir şey dese egolu bir şekilde cevap verir ve karşılığında da en mükemmel iltifatları geri verirdim ama bu kişi arkadaşlarım değil de Hakan olduğu için iş farklı oluyordu.

"pekala artık gidelim mi" başımı salladım ve yürümeye başladık. yürürken ikimizden de ses çıkmıyordu ama mükemmel iyi gören gözlerim ile arada ağzını bir şey söylemek için araladığını ve daha sonra söyleyemeden kapattığını görebiliyordum.

Oraletçiye gelince bir masaya oturduk ve yine bakışmaya başladık. Gelmeden önce konuşmak için bulduğum konular bir anda uçup gitmişti ve bununla birlikte kurduğum hayallerde suya düşmüştü. "havada çok sıcak değil mi Hakan" sorduğum sorunun saçmalığıyla güldüm. O da sırıtıp "sen gülümsediğindendir, biraz önce güneş açtı buraya" dedi.

Ama bu çocuk böyle romantik romantik konuşursa ben konu açamam ki. Neyse ki cevap vermeme gerek olmadı çünkü garson geldi ve ne istediğimizi sordu. Kendim için çilekli oralet söyledim, galiba içime Yakamoz kaçmış çileğe taktım bu aralar.

Hakan da limonlu oralet söylediğinde garson gitti ve biz de beklemeye başladık.

Hakan sonunda konuşacak konu bulmuş olmalıydı ki bana "Şimdi sana sorular soracağım ve cevap vereceksin tamam mı" demişti. Evet deyince sorularını sormaya başladı.

Doğum günün?
11 Ağustos 2005.

Ne yapmayı seversin?
Seni izleme- ay duymadım bunu. Resim çizmeyi çok severim.

Ben utançtan kızarırken o zevkle beni izliyordu, sanki utanmam onu mutlu ediyor gibiydi. "tamam unuttum unuttum, kızmayasın sonra. Bu arada, belki daha sonra beni de çizersin ha " dedi. Ben zaten sürekli onu çiziyordum ki. "olur senin için de uygun olan bir zaman senide çizerim"

Bu sırada oraletlerimiz gelmişti teşekkür ettim ve bir yudum aldım. Gerçektem güzeldi, iyiki ilk buluşma için oraletçiye gelmişiz.

Pekala, en sevdiğin film?
Harry Potter filmlerinin hepsini çok severim, izlemediysen beraber izleyelim mi?

Hevesli sorumla beraber yine o mükemmel gülümsemesini gönderdi ve "olur izleyelim" dedi.

Böyle böyle sorularına devam etti tabiki bende cevaplamaya devam ettim. Oraletlerimiz bittiğinde kalktık ve hesap ödemeye geldik. Ben ödeyeceğim konusunda ısrar ettim fakat kasiyer Hakan'ın parasını kabul etti. Anlamıyorum kadınlar hesap ödeyemez mi, bu sadece erkeklere özgü olan bir şey mi?

Asık yüzüm ile dışarı çıktık. Hakan bu halimi görmüş olmalı ki "asma suratını ilk buluşmamız olduğu için geleneğe uymamız lazımdı, söz diğerini de sen ödersin"

NE BİZ TEKRAR MI BULUŞACAKTIK

Yine dışımdan söylemiş olmalıyım ki Hakan "tekrar buluşacağız tabiki, yoksa sen buluşmak, konuşmak, çıkma- öhm istemiyor musun"

Neredeyse ağzından çıkacak şey ile kalbim yerinden oynadı ve bugün tekrar tekrar yaşanan şey yaşandı ve ben utancımdan sustum o da beni gülerek izledi. Sahi bu çocuk niye sürekli gülüyor. Onu platonik bir şekilde izlerken yüzü beton gibiydi şimdi adam palyaçoya döndü.

Klasik eve bırakma olayları sebebi ile beni evime bırakmıştı. Kapının önüne gelince ne kadar eğlendiğimden bahsettim ve içeri girmeye yeltendim fakat kolumdan tuttu ve girmemi engelledi. "bana birkaç dakika daha ayırır mısın Asya, normalde bunu oraletçideyken söyleyecektim fakat cesaretimi toparlamam zor oldu" kafamı anlayışla salladım ve "tabiki ayırırım sorman hata, buyur dinliyorum"

Elimi ellerinin arasına aldı. Bu sırada ay sanki bizim için ışık veriyormuş gibi parlamaya ve bizide parlatmaya başladı. Tabiki Hakan elimi tuttuğu için böyle hissediyordum, normalde böyle olduğu için değil.

"Asya ben böyle romantik konuşmalar asla yapamam biraz odun biriyim ama gülüşüne bitiyorum be kızım. Lütfen gülümsediğinde parlayan gözlerin sadece bana dönük olsun. Biraz hızlı oldu ama olsun, sen yinede benim sevgilim ol"

Biraz önce platonik olduğum çocuktan duyduğum şeyle haklı olarak şoka girmiştim. Tepki veremiyor, duyduklarımı idrak edemiyor, yaşam belirtisi bile veremiyordum.

"ben" kurabildiğim tek kelime bu oldu, onu da wattpad kitaplarındaki kızlar gibi kekeleyerek söylemiştim.

"Cevap verme Asya, şimdi zorlama kendini düşün. Benim gibi birini hayatına alabilir misin? Her türlü son bir hafta için teşekkür ederim. İyi geceler, gözlerin kadar parlak gecelerin olsun."

Hala şok ile bakan gözlerimi gözlerinden ayırdım kafa sallayarak evime gittim.

Rüyaydı değil mi?

____________________________________

Bir haftada Asya-Hakan çiftini birleştirdim bir alkış.
Bir önceki bölüme hiç oy gelmedi çok sağolun🙂

Neyse sorun değil yinede okuduğunuz için çok teşekkür ederim, böyle acemi bir kitaba şans verdiğiniz için de çok teşekkür ederim iyiki varsınız...~

Gözleriniz kadar parlak geceleriniz olsun💓🤍

Çöp KutusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin