Yakamoz Kılınç
Korku, şu üç günde hissettiklerimin tamamı korkuydu. Ailem bir şey olduğunun farkındaydı fakat susuyordu, arkadaşlarım üç gündür ellerinden gelebildiğince yanımda olmaya çalışıyorlardı fakat şuan bile korktuğum için yerimden bile kıpırdayamıyordum.
Bana yazan kişi bir katil de olabilirdi, bir mafya ya da bir psikopat. Normal bir aşık olma ihtimali de vardı ama sorun şu ki, her şeyimi biliyordu.
Arkadaşım olduğunu düşündüm fakat bu olamazdı çünkü ben sosyal biri değilim, hiç olmadım. Arkadaş olduğum kişiler ile de Gizem ve Asya sayesinde olmuştum ve onlar da bu kişinin bildiği hiçbir şeyi bilmiyordu.
Bugün evden çıkmadığım üçüncü gündü. Okula gitmemiş gerekmedikçe kimse ile konuşmamıştım. Dün Asya gelip Hakan'ın ondan hoşlandığını söylemişti. O an konuşamamış fakat benim yanıma gelince de Hakana hemen güvenmeyi değil de biraz birbirleri ile flört etmeleri gerektiği şekilde uzun bir paragraf yazmıştı. Bunu ona ben söylemiştim çünkü kalbinin kırılmasını istemiyorum.
Asya, tabiki de anın heyecanından Atlas hakkında konuşmayı aklına bile getirememişti bu yüzden bugün üç günün sonunda ilk defa dışarı çıkıp Atlas ile bu konuyu konuşacaktım.
Siyah bol pantolon ve üzerine siyah oversize t-shirt giydikten sonra gece uyumadığım için moraran göz altlarıma kapatıcı sürdüm. Saçlarımı at kuyruğu yaptıktan sonra telefonumu ve yanıma kuzenimin hediye ettiği bıçağı yanıma aldım, ne olur ne olmaz diye yanımda bulunması lazım.
Bıçağı kimsenin görmemesi için cebime attım ve daha sonra odamdan çıktım. Annem komşudaydı babam ise işteydi ikisine de kısa bir mesaj attım daha sonra anahtarı alıp dışarı çıktım.
Sahile doğru yürümeye başladım, yürürken de nasıl sorabileceğimi düşünüyordum. Evet, iletişim konusunda berbatım fakat yapabileceğim bir şey yok bu küçükken konuşma şeklim yüzünden gördüğüm zorbalığın bir sonucuydu.
Ailemden, çevremden, arkadaşlarımdan sırf heyecanlı konuştuğumdan sürekli uyarılmış, cümleleri düzgün kuramadığım için dalga konusu olmuştum. Hatta bir süre sonra o kadar rahatsızlık vermiş ki bu durumum aileme, diksiyon eğitimi görmüştüm. Benim için sorun yoktu, kendimi geliştirmeyi severdim fakat şuan hala düzelen bir şey yoktu.
Düşüncelere dalmışken ayağımın birden bir cama takılması ile dengem sarsıldı ancak yanımdaki duvara tutunarak düşmekten kurtuldum, fakat cam kırılmıştı. Düzelip ayağımın neye takıldığına baktım. Kırık cam parçaları arasında bir not kağıdı.
Ellerim titreyerek kağıdı aldım.
Yakamozuma;
Üç gündür güzelim yüzünü göstermemiştin.
Bir daha böyle bir şey istemiyorum, gerekirse her gün dışarı çıkacaksın ki seni görebileyim.
Aksini iddia etme, evinin iki adımlık yerde olduğunu unutmanı istemem...
~AşığınHayır, bu fazlaydı. Bugüne kadar iyi bir niyetle bıraktığı düşünülebilirdi bu nota kadar sadece aşık olarak anlayabilirdim ama şuan açık açık tehdit edilmiştim. Bu kimdi, benimle derdi neydi?
_________________________________
O nottan sonra sahile nasıl koştuğumu bilmiyorum, şuan sahildeki bir kafede oturmuş karşımdaki Atlas'a bakıyordum. O ise bir şeyin yolunda olmadığını anlamış gibi sakin sakin konuşmamı bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöp Kutusu
Teen FictionGeri yorum, geri vote, geri takip dönüşü yapılır. Söylemeniz yeterli.💘🧚🏻♀️ "Çilek Kafa" "He, anlamadım" "Yüzün diyorum, kızardın ya hani, çilek oldu" yüzümdeki çillere dokundu ve "bak bunlar olmasaydı domates olurdun ama çillerin var ve çilek...