☆(Kim Taehyung'un yazımıyla.)☆
(2 gün sonra.)
At yarışları sona ermişti her zaman olduğu gibi insanlar coşkuyla kazanmamı kutluyor, sevmeyenler ise somurtarak ortamı terk ediyorlardı. Herkese teşekkürlerimi iletip üzerimi değiştirmeye gittim, röportaja gitmek için giyinmiş tüm bu bilindik senaryoyu da ezberlemiştim. Bütün bu karmaşa bittikten sonra kendimi otel odamın kapısını açar açmaz yeniden yatağa atlarken buldum.
Bu tempoya yıllardır alışık olmama rağmen bugün üzerimde garip bir yorgunluk vardı, ruhum hiç iyi değildi. Çocuklarla bile konuşmaya hevesim yoktu ve ne kadar çok seviyor olsamda yemek yemek istemiyordum. Halbuki sabahtan beri aç bir şekilde yarışa bile çıkmıştım, normalde şuan mutfakta ne var ne yok hepsini yemem gerekiyordu. İçinde bulunduğum bu durum beni garip bir ruh haline sürüklüyordu.
Bugün otelden ayrılıp her babamın benim için tuttuğu eve gidecektim. Yataktan kendimi zar zor kaldırdıktan sonra kendime gelebilmek için sadece saçlarımı yıkadım, her berbat hissettiğimde bunu yapıyordum, başımdan aşağı akan soğuk su azda olsa bedenimi rahatlatıyordu. Saçlarımla işimi bitirdikten sonra giyinip eşyalarımı topladım.
Yüzüme maske takıp üzerime giydiğim kapşonlu hırkamın kapşonunu da kafama geçirdim. Eminim ki yine bir topluluk kapıda olacaktı fakat onlarla iletişime geçmek için iyi bir ruh halinde değildim, bu yüzden hızlı bir şekilde çıkıp arabaya binecektim.
☆•°☆•°☆
Sonunda babamın benim için gönderdiği bir kaç yardımcı ile eve varmıştık, arabayla bizi buraya getiren Jinho'ydu.
"Efendim izninizle ben gidiyorum arabaya ihtiyacınız olursa arayabilirsiniz, yardım için hanımefendi burda olacak. Korumalar da kapıda duracak."
"Teşekkür ederim, kolay gelsin."
Kafasını sallayarak teşekkür ettikten sonra gitti. Ben ise evin içini merak ediyordum, belki de içimdeki bu berbat hissi dindirmek için kendimi bir şeyler ile meşgul etmek istiyordum.
İsmini bilmediğim yardımcı ile içeri girdik, ev iki katlıydı tavanı yüksek ve her yer bembeyazdı, içeriye vuran batan güneşin ışıkları bu beyazlığı tüm yalınlığı ile ortaya seriyordu.
"Efendim eşyalarınızı yerleştirmemi ister misiniz?"
"Hayır teşekkürler, sadece akşam için bir şeyler hazırlarsan iyi olur."
"Tabii."
O mutfağa doğru ilerlerken ben ise üst kata çıktım, önümde dört tane oda vardı. Hepsini tek tek gezdim ve sabah değilde akşam güneşinin vurduğu taraftaki büyük odayı seçtim, benim için sabah güneşinde kavrulmak değilde akşam üzeri batan güneş ışıklarının duvara yansıması önemliydi.
Eşyalarımı yerleştirip üzerime rahat bir şeyler giydikten sonra saat çoktan 20.00 olmuştu.
Sanırım bir insan en fazla bu kadar uzun eşyalarını yerleştirebilirdi, şaka bir yana yemek yemek istiyordum. İştahım biraz olsun yerine gelmiş gibiydi.
Merdivenlerden inerken ayak sesimi duymuş olsa gerek yardımcı,
"Efendim böyle seslenmek istemezdim ama lütfen biraz salonda bekleyebilir misiniz? Bir yemek kaldı bitmek üzere."
"Sorun değil, salonda bekliyorum o halde."
diyerek salona geçtim.Çok geçmeden yardımcı seslendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüzgar
Teen Fiction"Kim taehyung?" "Evet?" "Jeon," Duraksadı ve önümde tüm ciddiyeti ile dikilen vücudunun yanı sıra gözlerinde bir hayranlık vardı. "Jeon Jungkook ben, atınız rüzgarı istiyorum karşılığı neyse vermeye hazırım." Bu yabancı benden atımı istiyordu, ciddi...