0.3

781 79 118
                                    

(medya seungmin'in kıyafeti)

"Nasıl olmuşum?"

Artık son sınıf öğrencisi olan seungmin bu gece olacak balo için hazırlanmış ve kendi etrafında bir tur dönerek ona kasları çatık şekilde bakan hyunglarına dönmüştü. Yüzündeki şirin gülümseme yerini korurken hyunglarının diyeceği cümleleri heyecanla bekliyordu.

İkili ise karşılarında gördükleri seungmin ile resmen dilleri tutulmuştu. İlk kendine gelen ise minho olmuş ve hemen miniğini övmeye başlamıştı.

"Bebeğim , bugünün gecesi sen olacaksın, çok felaket güzel olmuşsun. Gözlerimin gördüğü en güzel gecesin. İzin verirsen yanındaki yıldızın olayım"

Diyerek cümlesini bitirmiş ve elini uzatmıştı. Seungmin kızaran yanakları ile ona uzatılan eli tutmuş ve beklentili gözleri bu sefer hyunjin hyungunu bulmuştu.

Hyunjin ilk seungmin'in boşta ki elini kendi ellerine almadan önce minho'nun karnına dirseğini geçirmişti. Bununla birlikte minho yüzüne sahte bir kızgınlık yerleştirip hyunjin'e baktı. Hyunjin üzerindeki kızgın bakışları es geçip prensesinin elini tutmuştu.

"Şu huysuz kedi rolümü çaldı ama sorun değil. Sonuçta ben hwang hyunjin'im ve kendime özgü yeni rol bulabilirim"

Diyerek ensesine gelmek üzere olan sarı saçlarını savunmuştu. Onun bu hareketine diğer iki kıkırdamıştı. Hyunjin , onların gülmesi ile kendi de gülümsemişti.

"Prensesim , bu gece resmen prens olmuşsun. Yanınıza en sevdiğiniz prens olarak eşlik etmek isterim"

Son dediğini minho'ya nispet yapar gibi demiş ve ellerindeki eli daha sıkı kavramıştı. Minho ise çocukluk arkadaşına göz devirmekle yetinmişti.

O sırada seungmin ona beklenti ile bakan ikiliden gözlerini çekmişti. Birazdan diyeceği şey kesinlikle ikilinin hoşuna gitmeyecek ve bu yetmezmiş gibi de mızmızlanacaklardı.

"Hyunglarım çok üzgünüm ama size demeyi unuttuğum bir şey var da"

"Nedir bebeğim?"

"Şey hmm "

"Prensesim çekinmeden söylesene"

"Çekinmek değil de... Şey şimdi ben demiştim ya ikiniz de benim balo kavalyem olursunuz işte ondan bir değişiklik oldu"

Minho gözlerini kısıp elini tuttuğu miniğine bakıyordu. Hyunjin'in de ondan farkı yoktu.

"Okuldan olmayanlar için izin mi vermiyor o kel müdür ?"

Seungmin elleri hyunglarını ellerinde olduğu için hemen başını iki yana sallamıştı.

"Hayır hayır geleceksiniz ama kavalye olayına karıştı. Okuldan biri ile katılmalıymışız "

"Ben de bir şey sandı- Ne! Ne demek okuldan biri katılmalısın!"

"Resmen saçmalık bu"

Diyerek minho'ya katıldığını belli etti hyunjin. Seungmin suratlarını asan hyunglarının neşesi yerine gelsin diye onlarla uğraşmaya karar verdi.

"Aaa asmayın yüzünüzü hem balo da çok yakışıklı çıtırlar olacak. Bir bakmışsınız size uygun biri çıkar. Hmm ne dersiniz"

İkili buna aynı anda göz devirip seungmin'in yatağına oturmuşlardı.

Seungmin, kasları çatık şekilde yere bakan hyunglarının yanına gidip tam ikilinin ortasında yere çökmüş ve bir elini hyunjin'in çenesine koymuş diğerini de minho'nun çenesine koyarak kendine bakmasını sağlamıştı. Ama ters giden bir şey vardı.

Bu kadar yakınlık birisiniz kalbine hiç iyi gelmiyordu.

"Siz de büyüdükçe mızıkçı bir şey oldunuz. Küçükken daha tatlıydınız."

Seungmin sahte kızgınlık ile iki büyüğüne kızmış ve tekrar ayağa kalmıştı. Onun ayağa kalması ile iki büyükten biri fark edilmeyecek şekilde kalbini tutup derin nefes almıştı.

Seungmin aynadan kendine son kez bakmış ve telefonuna gelen bildirim sesi ile telefonuna yönelmişti.

Seungmin ona bildirim atan kişiye cevap verirken diğer ikili de az önce seungmin'in makyaj yaptığı aynanın önüne geçip kendilerine aynı minikleri gibi son kez çeki düzen vererek seungmin'i beklemeye başlamışlardı.

Seungmin işi biten telefonunu kapatmış ve onu o'dasının kapısın da bekleyen hyunglarının yanına gitmiş ve ona bakan hyungları ile kendini açıklamıştı.

"Sizin yerinizi alan kavalyem yazdı. Beni almak istemiş ama ben sizinle gideceğimi , orada buluşuruz dedim"

İlk cümlesini söylemeye başladığın dan beri sırıtmadan edemiyordu. Kesinlikle hyunglarını sinir etmek hoşuna gitmişti.

"Eww eww , bizim yerimizi kimse alamaz bi'kere"

Seungmin , hyunjin'in dediğine başını sallamakla yetinmişti ama hâlâ gülüyordu.

"Bir de seni almaya gelecekmiş daha neler "

Minho'nun da çıkışıması ile içinde tuttuğu kahkahayı serbest bırakmıştı.

Minho miniğine göz devirirken hyunjin de prensesine tebessüm etmişti.

Minho ve hyunjin'in gözleri buluştuğunda akıllarına ikisinde aynı anı gelmiş ve onlar da miniklerine katılıp gülmüşlerdi.

Daha çocukken seungmin ile oyun oynamak isteyen çocuklara sataşıp duruyorlardı. Onlar bu satasması çocuk yuvasın da ki bir görevlinin kulağına gitmiş ve onları sorguya çekmişlerdir. Minho'nun cevabı aynen şu iken;

"benim seungminie'm ile sadece biz oyun oynaya biliriz. Onlar oynayamaz. O sadece bizim"

Kaşlarını olabildiğince çatmış ve sinirli bakışlarını görevliye gönderiyordu. Görevli bakışlarını bu sefer hyunjin'e diktiğin de hyunjin'de minho'dan aşağı kalır yanı yoktu hatta fazlası bile olabilirdi.

"O benim prensesim ve sadece bizimle oynaya bilir. Size şikayet eden aptal çocuklar ise sadece bizi hem sinirlendirmekten hem de kıskandırmaktan başka bir yaramıyorlar. İstemiyoruz onları bizim prensesimiz yanın da"

Görevli ağzı açık şekilde önünde ellerin de olsa ona bile kızacak çocuklara bakarken neye uğradığını şaşırmıştı. Kesinlikle böyle bir tepki beklemiyordu.

"Pekala ben onları uyarırım ama siz de artık onlara sataşmayın tamam mı?"

"Siz onları uyarın yeter biz zaten sataşmayız. Gel hyunjin artık gidelim"

Minho yanın kaşları kendi gibi çatık olan çocuğun elini tutup oradan uzaklaşarak minik arkadaşlarının yanına gitmek için oradan ayrılmışlardı.

Onların arasına şuana kimse girmemişti ve bundan sonra da kimse girmeyecektir de. Aralarına girmek de bâyâ cesaret isterdi.

🤎🖤🤍

Bunları yazarken çok soft oluyorum 🦋🩷

Bir kaç bölüm böyle diğer bölümler ise bunları arayacağız gibi 😔🩵

Umarım gününüz çok güzel geçer 🍬🧚🏻‍♀️🩷

Kendinize çok iyi bakın 🧡🩷🩵

Öpüldünüz 😽😽😽😽

çocukluk aşkı☆hyunseunghoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin