Bir ağıt ne kadar acı olabilirdi?
Bir yürek kaç darbeyle başedebilirdi?
Bir beden hangi yangına körükle gidebilirdi?
Bir kadın kaç farklı yerden kanatılabilirdi?
Yüreği acıyla harmanlanmış bir kadın Midyat'ın tozlanmış sokaklarında büyüyüp kaderin k...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
*Bencil kalpler kimsesizlik ile kavrulan bedeviyi susuzbırakmaktan çekinmiyordu...*
Bölüm şarkısı:Sena Şener- Sevmemeliyiz
🔒🔑🔒
Beyaz bir kağıda, siyah bir mürekkep damlası döküldü. O küçük damla beyaz kağıdı kirletti. Siyah mürekkep bir daha çıkmamak üzere kağıda izini bırakıp kururken, kağıdın sahibi isyan içindeydi. Boğuluyordu. O siyah leke onu içine çekiyor bütün benliğiyle, onu kiriyle mühürlüyordu sanki. Acı işte böyleydi. Beyaz kağıda işlenen o küçük siyah mürekkep izi... kocaman kağıdın çöpe atılmasına yol açan o damlaydı hayatın gidişatını belirleyen. Vücudunda taşıdığı bir mürekkep izi olmayabilirdi genç kadının ama ruhunda kazınmış iz deq kadar kalıcıydı. Heja ruhuna kazınan her iğrenç şey için kin doluydu. Ölmek buydu sanki... ölmek yaşadığın yerde hiç hak etmediğin siyah mürekkeple boyanmaktı.
Kollarındaki küçük bedenin hıçkırıklarını dinliyor, hiç düşünmeden yüreğine bir cam kırığı daha saplıyordu. Kimsesiz ruhu darbelere karşı bağışıklık göstermeye başlamışken, bu çok büyük bir şeydi. Yaşadığı tarif edilemez bir hissiyatı.
Kızına bağırmış, küçük narin bedeni bundan dolayı korkuya yenilip hasta olmuştu. Gözünden damlayan yaşı sanki hiç akmamış gibi hemen sildi. Kucağında daha yeni ateşini düşürmeyi başardığı kızının anlına küçük bir öpücük bırakıp rahat etmesi için yatağa yatırdı. Üzerine yorganı çekip tam baş ucuna otururken, saat gecenin üçüne gelmişti. Elini uzatıp saçlarını okşadı.
Acı işte buydu.
Acı sevdiğinvarlığaverdiğin zararla hiç uslanmadan yanmaktı.
Bu zamana kadar kaç farklı şekilde yara aldığını bilmiyordu. Saymayı bırakmıştı bir müddet sonra ancak şu an yaşadığı cehennem ateşine hiç bir suçu olmadan atılıp, kül olmaktı. Kalbi ağrıyordu. Kırdığı küçük yürekten dolayı, bir anlığına, vicdanını unutan lanet şeyi parçalamak en büyük arzusuydu şimdi. Kapı tıklandı. Gel, demesine kalmadan kapı yavaşça aralanıp başını içeri doğru uzattı, Dilan. Yüzünde mahcup bir ifade vardı. "Müsait misin?"
Oturduğu yerden duruşunu dikleştirdi, Heja. "Tabii, gel lütfen." Sesi bugünün yorgunluğunu ortaya koyuyordu.
Ardil'in de evliliği kabul ettiğini söylemesi üzerine yaşanan küçük çaptaki kıyamet, Fatoş'un yanlarına gelerek Ariya'nın hasta olduğunu söylemiyle bir müddet durmuş bütün ev küçük kızı iyileştirme çabasına girmişti.
