"... Hayatım boyunca cehenneme ilerlediğimin farkındaydım.
Ama seni de beraberimde sürükleyeceğimi hiç düşünmemiştim..."
Pim Stones - We have it all
°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°
Zavallı gibi göründüğünü biliyordu.
Olsun, önemi yoktu artık.
-Bay Potter, bana bir kaç kelime söylemenize ihtiyacım var.
Omuzlarından tutuyordu sıcak elleri. Şefkatle.
Daha bir saat önce sevgilisinin tutunduğu omuzları.
Utançtan başını kaldıramadı. Ne yaptğını sanıyordu?
Bunca zamandır ne yaptığını sanıyordu?
Tüm bu insanlara ihanet ederken, yasak olanın peşinden ilerlerken...
Aylarca buna nasıl cüret edebilmişti?
Bir damla şefkate bile değmediğini hissetti ama çok bencildi. Ölen ebeveynlerini andıran bu dokunuşu itmeye cesareti yoktu.
-İyi misin James?
Annesi de böyle sorardı.
Ağlamaya başladı, annesi olsa ne yapacağını söylerdi. Sorun olmadığını söylerdi. Orada olduğunu ve onu koruyacağını.
Orada değildi ama. Toprağın altında, evrenler boyu uzaktaydı.
-Ona her şeyi verdim Profesör, dudaklarından dökülen itirafla buğulu gözlük camlarına uzandı. Bu hareketiyle ufak bir çocuğu andırıyordu.
Teselliye muhtaç bir çocuk.
-Bende hiçbir şey kalmamıştı ama ben yine de her şeyimi verdim. Her şeyimi verdim...
Göğsü ateşe değiyor gibiydi. Kesik kesik sözlerini bastırmak istercesine dizlerini oturduğu yerde kendine çekti.
Yanındaki kadının attığı endişe dolu bakışları farkedemiyordu bile.
-Bence dinlenmeniz gerekiyor Bay Potter. Madam Pomfrey'e gitmeniz konusunda ısrarcıyım. Biraz rüyasız uyku iksiri size iyi gelecektir.
-İhanet ettim Minnie, James aldırmadı, devam etti.
Şiddetlenen acı yaşlar ritme kavuşmuşlar, sözlerin kayganlığını belli aralıklarla pürüzlendiriyorlardı. "Yapmamalıydım. Sevmemeliydim, onu nasıl severim... Böyle olacağını bile bile nasıl severim onu? Beni terkedeceğini... Beni terkedeceğini bile bile nasıl bağlanabildim?"Soruları cevaplanmadı, söylenmemiş hikayelere takılan kelimeler az buz değillerdi çünkü.
-James ancak sorununun ne olduğunu açıkladığın takdirde yardım edebilirim.
-Edemezsiniz.
Edemezdi.
Edemezdi.
Artık kimse yardım edemezdi.
"Bana sen geldin. Seni zorlamadım James. Kim olduğumu biliyordun, kim olduğumu değiştiremeyeceğini biliyordun.
Güvendin, sonuçlarına katlanacaksın.
Bedelini ödeyeceksin.
Sana söylemiştim.
Uzak durmanı söylemiştim.
Verebileceğim tek şeyin acı olduğunu sana söylemiştim."
-Annemi istiyorum, hissettikleri içini söküyordu. "Annemi istiyorum, geri gelmelerini istiyorum. Çocukluğuma dönmek istiyorum Profesör. Bana her şeyin düzeleceğini söylemelerini istiyorum."
Sıcak bir kucaklamaya çekildi, gözlerini kapattı ve McGonagall'ın kollarını annesinin kolları olarak düşledi.
Saçlarını usulca okşayan elleri annesinin elleri olarak düşledi.
Yaslandığı göğsün annesinin göğsü olduğunu düşledi, gözlüğünü annesinin çıkardığını ve gözyaşlarını annesinin sildiğini...
-Her şey düzelecek, diyen sesin annesine ait olduğunu...
Sığındığı kucağın annesinin kucağı olmasını...
-Uyumak istiyorum, her şeyin bir kabustan ibaret olmasını istiyorum.
-Uyuyabilirsin. Seni sonra uyandıracağım.
Onu dinledi, annesinden geriye kalan her şeyin yerine koyduğu kadına güvendi. Dolu dolu geçen yedi yıl boyunca orada olan kadına güvendi.
Günler sonra bulduğu bir parça huzura tutundu ve uykunun zehirli kollarına güvendi.
Başına gelen her şeyin bir kabus olmasını diledi.
Regulus Black'in efsunlu bir rüyadan başka bir şey olamayacağını bilmesine rağmen...
°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°
Bu hikaye icin fazla heyecan yaptim, bence güzel olacak.
Görecegiz hadi bakalimmm.
Bir dahaki bölümde bulusalim honeys seviyorum sizi ♥︎♥︎
Umarim begenmissinizdir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Other People: The Extinguished Star and The Bright Sun /Jegulus
Fanfiction"...Sonuçta safkanım, senin için önemli olan da bu değil miydi?" "Safkan olman erkek olduğun gerçeğini değiştirmiyor Potter." °°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°° "...I never tried to be a hero You took us from the star...