Yeşilli olan, öpüldüğü için hızla geçen gözünde bir süre parmaklarını dolaştırdı. Kirishima'nın dediği her şeyi yapmıştı fakat neden olmamıştı?
Sevgilisini tanıyordu ve, kendisinin çok bilmiş bir tavırla, ona yalakalık yaptığı için sinirlenirini daha da bozduğunu anlaması pek de uzun sürmedi.
Dudaklarını neredeyse büzecek olan oğlan telefonuna ardı ardına mesajlar atan kızıllıyı es geçti.O sırada aklında olan tek şey kendimi nasıl affettiririmdi. Belki de sadece kendi olması gerekiyordu, emin değildi. Ekstra bir şeye gerek olmadığını düşünüyordu fakat yine de gelecek tepki kendisini tedirgin ediyordu. Özellikle de Katsuki'nin olan biteni Jirou'dan öğrenmesi, ona iyice sinirlendiğinin kanıtıydı.
Sarışın o gün İzuku'nun kendisine yazmamasına ya da, o gece Camie'nin yanında kalmasına kızmıyordu.
O gece ki önemli yemeği unuttuğu içindi bu öfke. O kadar öfkeliydi ki aklına hep, kendisi özenle hazırladığı yemek masasında otururken İzuku'nun arkadaşlarıyla güle eğlene içmesi geliyordu. Bu görüntü ne zaman zihnine dolsa odağı kayboldu. Aynı şu an olduğu gibi.
Sarışın, sevgilisine en büyük patlamalarından birini gönderdikten sonra, hızla ofise dönmüştü. Tamamen işine odaklanmayı deniyordu ama olmuyordu. İç çekerek kalemini ve neredeyse hazır olan dosyayı bir kenara attı. Tepkisiz suratını kendi eline yasladı ve düşündü.
O sırada gözleri saate ilişti. Öğle arası olduğundan keyfi azıcık yerine gelmişti bile. Hemen kalktı, elini karnında dolaştırıp sağ sola dikkatle baktı.
Kırgın olduğu sevgilisine yakalanmaması gerekiyordu. Akşama kadar açta kalabilirdi ama, ama cidden çok açtı!Asansör yerine merdivenleri tercih etti. Sallana sallana merdivenlerden inerken duyduğu mızmızlanma sesleriyle başını kaldırdı. Gördüğü ilk şey Shoto'nun sakin ve sessiz suratıydı, hemen yanında da yüzü beş karış İzuku.
Hiç beklemeden bir U dönüşü yapıp bu sefer yukarı çıkmaya başladı. Yeşilli hızla peşinden koştu ve söylenmeden edemedi."Kacchan. Bi dur ya!"
Özgünlüğü kullanıp sevgilisini siyah uzuvları ile sardığında Katsuki mecburen durmak zorunda kalmıştı. Hemen yanına yetiştiğinde ve elini tuttuğunda ise özgünlüğünü üzerinden çekti. Kendisine bakmayan kırmızılara, ondan bir alt basamaktan yalvara yalvara bakan yeşillerini dikti. Nazik sesiyle konuştu.
"Yemek yemek ister misin?"
Mırıldandı. Elinin altında ki eli okşadı. Bu iki kos koca adamın, ilk kavgalarını nasıl atlatacaklarını bilmedikleri açıktı. İkisi de çocuk gibi davranıyordu ve Shoto bu atmosferden kaçmak adına çıktığı merdivenleri hoplaya zıplaya geri indi.
Katsuki kaşlarını hafif çattı ve gözlerini onunkilere çevirdi. Dudaklarını yalayıp alt dudağını kemirmeye başladığında söylendi.
"Aç değilim. Yemek istemiyorum."
Bu bugün söylediği en büyük yalandı çünkü, kızarmış tavuk hayali kurarak merdivenleri saya saya inen kendisiydi.
"Kacchan, aç olduğunu biliyorum."
"Ne biliyorsun be?!"
İzuku gülmemek adına dudaklarını birbirine bastırdı ve kendisine sinirle bakan bebeğine yaklaştı.
"Karnın gurulduyor."
Katsuki birkaç kez gözlerini kırptı ve öfkeden kırmızıya dönerken tuttuğu eli sıktı.
"İyi yeriz! Ama seninle yemek yemem, seni affedeceğim demek değil haberin olsun."
Hızla elini çekti ve yanından koşar adım geçerek aşağı inmeye başladı, hevesli sevgilisi de hemen arkasından indi.
Beraber kafeteryaya indiklerinde İzuku, Katsuki'yi boş bir masaya oturtup kendisi sıraya girdi. Sevgilisini biraz bile tanıyorsa şu an tavuk istediğini anlardı zaten.
Ne zaman bir adım atsa arkasına dönüp, yüzünü eline yaslamış telefonuna bakan çocuğu süzdü. Sarışın, telefonu çaldığı zaman durup ekrana bir süre baktı. Birkaç saniye sonra iç çekerek açtı.
"Hey Bakubro!" sesi yüksek çocuğuna ardından gözlerini kapattı Katsuki. Sinirle soluklandı. "Ne var?"
Kirishima aslında ne diyeceğini pek de bilmiyordu. Sadece düşündü. "Şey siz kavga etmişsiniz. Onun hakkında." Sarışın sevmezdi. İlişkisi hakkında başkalarından tavsiye almayı, özellikle de Kirishima'dan.
"İyi o zaman kapatıyorum." tam kapatacakken duraksadı. "Ben söyledim!" Bakugou duraksayarak tekrar telefonu kulağına yasladı. "Ne?"
"Ben söyledim. Midoriya'ya sana o şekilde davranmasını. Çünkü çok çaresiz hissediyordu, ne yapacağına bilemedi. Sanırım ilk kavganız."
Katsuki arkadaşının laflarını sakince dinlerken başını kaldırıp, elinde ki tepsiyle kendisine gülümseyen sevgilisine baktı.
"Bende bildiklerimle işe yaramaya çalıştım ama sanırım tam tersi olmuş. Bilemedim. Onun adına özür dilerim. Yine de sana olan bakışlarını hafife alamazsın. Onu direkt affetmeyeceğini biliyorum tabi ama en azından sakince dinle olmaz mı?"
Katsuki bir süre sessiz kaldı ve gözlerini yeşilliden bir saniye olsa bile çekmedi. "Sonra konuşuruz." sarışın, İzuku otururken direkt telefonu kapattı.
Önüne ittirilen tepsiyi kavrayıp tabağı izledi. Yavaşça yemeye başladığı zaman sevgilisi, kendisi de yerken onu seyrediyordu.
Dinleyebilirdi. Kendisi çok kıskançtı ve İzuku hiçbir şeye hayır diyemiyordu. Bunu çözmeleri gerekiyordu. "Sen, öğleden sonra müsait misin?"
Yeşilli hızla başını kaldırıp mutluluğunu o kadar da çok yansıtmamaya çalışarak, başını salladı. "Evet." Katsuki ağzına yemekten tıkarken anladığına dair mırıltılar çıkarttı.
Bir süre sonra yemekleri bittiğinde Katsuki kalktı. İzuku da onun ardından. "Öğle arası bitince ofise gel."
Koşar adım uzaklaşırken yeşilli, sevgilisinin uzaklaşmasını izledi. Dudaklarını birbirine bastırıp sevinçle garip sesler çıkarttı. Yumruklarını sıkarak etrafında döndü. "Harika, harika harika harika." etrafta ki insanları kaale almadan hızla tuvalete gitti.
Kendini affettirmek için en iyi fırsat buydu. Saçlarını düzeltip ellerine su tuttu. Avucunda biraz biriktirdiği suyu yüzüne vurup, yavaşça başını kaldırdı. Ayna da kendiyle bakışırken güldü. Ardından duraksadı. Burnuna dolan sigara kokusu muydu?
Kaşlarını çatıp döndü, hızla kapıyı çaldı. "Hey. Yangın dedektörü çalışsın da hepimiz ıslanalım mı?" İzuku'nun sesiyle içeridekiler hızla kapıyı açtı. Sigaraları tuvaletin içine atmışlardı. "Ah şey pardo-"
En önde duran telaşlı sarışın, arkada ki mavili tarafından ittirildi. İzuku'nun gördüğü son şey gömleğine dökülen kahveydi. Ardından gözlerini kapattı ve yüzüne de sıçrayan kahveyle iç çekti.
"Hii! Çok özür dileriiz." üç kişi korkakça karşılarında ki adama bakarken yeşilli, yavaşça gözlerini açtı. Yanağından süzülen içeceği umursamadan gülümsedi. "Sorun değil. Sadece kimseye demeyinde size kızmasınlar."
Üçü birden eğildi ve onlarca teşekkürü ardı ardına sıralarken tuvaletten çıktılar. İzuku tekrar musluğa yöneldi. Yine yüzüne su çarptı ve peçeteleri alarak biraz ıslattı.
Ne kadar silse de leke geçmemişti. Yani biraz. İç çekerek tuvaletten çıktı. Birazda yanmıştı tabi. Krem sürse iyi olurdu ama şu an gidip bir de kremi alamazdı.
Hızla ofise yöneldi. Kapıyı ilk önce bir iki kere tıklattı ardından içeri girdi.
"Kacchan, ben geldim." yeşilli kafasını kaldırdığında sevgilisi masaya yaslanmıştı. Lafına devam edecekken fark etti. Sarışın ilk ceketini, sonra kravatını çıkarıyordu.
"Beni çok sinirlendirdiğini biliyor musun?"
İzuku yutkunarak karşısında ki bedeni süzdü. Gülümseyerek ya da heyecandan kıvranarak bu ortamı bozmak istemezdi. "Şey Kacchan, napıyorsun?" mırıldandı.
Katsuki iç çekerek kravatı eline doladı. Masaya oturup emir verici sesiyle konuştu.
"Kapıyı kilitle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Hero | 𝘿𝙀𝙆𝙐𝘽𝘼𝙆𝙐
Fanfic"Kacchan?... Ne zaman uyanacaksın? " -En son, Katsuki'nin "öldüğü" düşünülen savaştan sonra Katsuki'nin komaya girmesi, İzuku tarafından ona yazılan mektuplar ve uyandıktan sonrası anlatılıyor. Kopfkino: Otobüste, vapurda, tuvalette, orda, burda...