Keyifli okumalar diliyorum★
Oy ve yorumlarımızı eksik etmeyelim♥︎
———"Hyung!"
Merdivenleri çıktıktan sonra gördüğüm bedene yaklaşırken o da beni farketmiş ve bana seslenmişti elini sallayarak.
"Merhaba Jisung." dedim ben de elimi havaya kaldırıp onu selamlayarak.
"Hoşgeldin hyung!" dedi enerjik bir şekilde.
Nasıl oluyordu da bu kadar enerji dolu olabiliyordu anlamıyorum.
"Benden önce gelmişsin bugün."
"Evet hyung, bugün erken sıvışabildim odamdan." demişti güzel gülümsemesi yüzüne yayılırken.
Ben de ona gülümseyip yanına, basamağa oturdum ve yatması için dizimi gösterdim başımla. O da hemen anlayıp sırtüstü yatıp dizlerime kafasını koymuştu.
Bir süredir aklımda olan şeyi Jisung'a şimdi sormaya karar verdim
"Hey Jisung, saçlarınla oynayabilir miyim?" dedim kafasını dizlerime koymuş yıldızları izleyen çocuğa.
"Tabiki oynayabilirsin hyung ama tek bir şartla." demişti kafasını dizlerimden kaldırarak.
Oynamama izin verdiği için sevindiğim sırada şart koyması moralimi bozmuştu ama o parlak saçlarla oynayabilmek için ne gerekirse yapardım.
"Tamam." diye geçiştirip tekrar kafasını dizlerime koymaya çalışmıştım ne olduğunu duymama gerek yoktu, ne olursa olsun yapacaktım zaten.
"Ya hyung, daha şartın ne olduğunu söylemedim. Ne bu acele?" dedi dizlerimin üstüne koymaya çalıştığım kafasının üzerindeki ellerimden kurtulup yüzlerimizi aynı hizaya getirerek.
"Saçlarınla oynamak istiyorum, acelem o. Ee neymiş şartın?" diye sordum hızlıca, hemen şartını söylesin de ben saçlarıyla oynamaya başlamak istediğim için.
"Ben de senin saçlarınla oynamak istiyorum."
"Tamam tamam, oynarsın." deyip üst vücudumu biraz geri çektim ve dizlerimi pat patladım gelmesi için.
"Hadi, hadi, gel, gel." dedim heyecanla dizlerimi pat patlamaya devam ederken.
Heyecanla konuştuğum için o da gülmüş ve yan dönüp kafasını tekrar dizlerime koymuştu.
Kafası dizlerime değdiği anda ellerimi parlak saçlara atmıştım ve tam da tahmin ettiğim gibi yumuşacıklardı.
Heyecanla ellerimi saçlarında gezdirmeye devam ederken yüzünü bana çevirmiş ve "Hyung hadi, sıra bende." demişti.
Elinden oyuncağının alınmasıyla tehdit edilmiş küçük çocuk gibi kaşlarımı çatmış ve mızmızlanmaya başlamıştım.
"Ya Jisung, bekle biraz. Ben oynuyorum şuan."
"Yaa hyung, hadi sıra bende." demişti o da küçük bir çocuk gibi söylenerek yanaklarını şişirip.
"Bugün ben yarın sen o zaman, anlaştık mı?"
Küçük çocuklar gibi kavga etmeye başladığımızı farkettiğimizde birden ikimiz de gülme krizine girmiştik.
Gülmeyi bitirdiğimizde Jisung tekrar yan dönmüş ve saçlarıyla oynamaya devam etmem için saçını göstermişti eliyle 'oyna' der gibi. Ben de tekrar elimi saçlarında gezdirmeye başlamıştım hemen.
Yumuşacık saçlarında kaybolmuşken birden yanakları dikkatimi çekmişti.
Acaba çok fazla mı olurdu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Starry Night | Minsung ✓
FanficO yıldızlı gecede Lee Minho ölmek istiyordu, Han Jisung ise yaşamak...