ÇOBAN KIZ
Seyreyler alemi taşın başında,
Derin hülyalara dalan çoban kız.
Henüz daha on üç,on dört yaşında,
Gönlüyle başbaşa kalan çoban kız.
Dağ başı ayazı buz gibi keser,
Kasvetli rüzgarlar bağrında eser,
Dağlarla sevişir, dağlara küser,
Ağlayıp ağlayıp gülen çoban kız,
Ne bir gülistanı,ne bir gülü var,
Gömleği astığı kuru dalı var,
Sularla durulur, sularla çağlar,
Mağrur bakışlarla dolan çoban kız.
Anlatır duruşu dert ile gamı,
Durup dinleyin der, gönül kavgamı,
Naçar diyarların bütün meramı,
Gözlerinde saklı olan çoban kız.
Geçtiğin yollarda bakma ardına,
Bir gelen bir daha gelmez yurduna,
Issız tepelerin her aç kurduna,
Ötelerden haber soran çoban kız.
Bir zaman ferhattı senin yoldaşın,
Ferhattı sır küpü, dağ ile taşın,
Bir sıcak yuvanın,bir kor ataşın,
Gün boyu düşünü kuran çoban kız.
Aşk ile yoğrulup pişenler gibi,
Dermansız dertlere düşenler gibi,
Bir ümit peşinde koşanlar gibi,
Senin de derin mi yaran çoban kız?
İbrahim
vedat çarpar