Etrafımdaki seslerden dolayı doğru duyup duymadığıma emin olamadım.
Titreyen sesi ağlamaktan ve bağırmaktan kısılmıştı."Ben.. Sadece yeteri kadar toz serptiğimi sanmıştım ama... "
Tam devam edecekken arkadan bir kaç tane rüya perisinin bize doğru geldiğini gördüm. İlk başta teselli için geldiklerini düşünmüştüm ama bir anda Çiçek'e hakaretler yağdırmaya başladılar. Çiçek ise yaşam belirtisi vermeden ağlamaya devam ediyordu.
Onlar gülerek dalga geçerken onun böyle ağlaması çok güçsüz bir hareketti. Onu şuçlamıyorum ama böyle bir hareket karşı sessiz kalmasına dayanamadım ve Çiçek yerine oturduğum yerden sakince cevap verdim."Arkadaşıma böyle davranma hakkınız olduğunu kim söyledi? "
dedim. Bunu şaşırtıcı derecede sakin söylemiştim.
İçlerinden kısa boylu ve kahverengi saçlı olan
"Sen kimsin onun koruması mı?
Bunu alaylı bir tavırla söylemişti.
O an duruşumu dikleştirdim ve onlara küçümsercesine baktım.
" Sevdiğim ve iyi insanları korumak için neler yapabileceğime inanamazsın"
Yüzlerindeki afallamış ifadeyi görmek beni tatmin etmişti. Çiçek'e bir bakış atarak beni kaldırmasını söyledim. Çiçek burnunu çekerek beni kolumda tutarak nazikçe kaldırdı. Ve arkaya doğru dönüp şatoya doğru yürümeye başladık.Yolda yürürken bazı kabus perileri nin güçlenip büyüdüğünü fark ettim.
Çuval kafalıyı aradım ama diğerlerinin aksine köşede oturmuş onları izliyordu. Ben yoldan geçerken 2 saniye göz göze geldik. Bakışlarındaki endişeyi herkes anlıyabilirdi.Çiçek'e biraz durmak istediğimi söyleyerek onu izlemeye başladım. Gözleri kapalı bir şeyler mırıldanıyordu.Yanında bir arkadaşı oturuyordu, çocuk Siyah şaçlı ve kahverengi gözlüydü. Kahverengi saçlı olan arada bana 1 saniyeliğine bakıyor, arkadaşına endişeyle bir şeyler anlatıyordu. Çiçek'e tekrar yola çıkmak istediğimi söyleyerek oradan uzaklaştık.Şatonun kapısının önüne vardığımızda etraf perilerle doluydu. Bazıları ağlıyor, bazıları ise gülüyordu. En azından şatonun içinde güvendeydik.O an içimden keşke uçabilseydim diye düşündüm. Gökyüzü kıpkırkırmızı olmuştu. Yerde yatan Rüya perilerini gördükçe içim acıyordu. Şatonun kapısının önüne geldiğimizde, kapıda bir sürü muhafız vardı. Muhtemelen sarayda ki bütün muhafızları kapının önüne getirmişlerdi. Bizi görünce en ön sırada ki muhafızların kaşları çatıldı
"Siz kimsiniz?! " diye sordu şüphe ile.
"Ben Rüya bu da Çiçek, ikimizde Rüya perisiyiz."
"Üzgünüm ama sizi içeri alamayız. "Ne? Harika şimdide kendi sarayımdan kovulmuştum.
Çiçek'in şaşkınlığı yüzünden belli oluyordu. Arka da duran muhafızların kendi aralarında fısıldaştıklarını, ve gülüştüklerini duydum.
Burası benim yıllarca kaldığım, büyüdüğüm şatoydu.Çocukluk anılarım hep burada geçmişti. İçeride en değerli eşyalarım vardı. Onları öylece bırakıp gidemezdim.
"Burası benim yıllardır büyüdüğüm şato. Siz kimin şatosundan kimi kovuyorsunuz?! "Bunu söylerken hiç sakin değildim ama sakın olmayı hedeflememiştim.
En ön sırada ki muhafız gülerek bana cevap verdi
"Üzgünüm hanımefendi ama burası Kabus perilerinin 2.şatosu"O an beynime bir şok dalgası gitti. Tüylerim diken diken oldu ve çok güçlü bir ürperti hissettim.
Sinirden gözümün döndüğünü fark eden çiçek
"Rüya daha fazla uğraşmayalım da gidelim lütfen başımıza bir iş gelecek. "
"Hiç merak etme Çiçek, her zaman Bir planım vardı. ""Yine neler peşindesin? "
Kulağına yaklaşarak şöyle fısıldadım
"Şatoya gizlice gireceğiz"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüyaların kabusu -Periler Diyarı 1.kitap-
FantasíaNormal bir peri olmak isterdim. Aslında bir zamana kadar, bende normal bir rüya perisiydim. Fakat biz rüya perilerinin dikkat etmesi gereken şeyler vardı. Asla bir rüya perisi, kişiye yetecek tozdan fazlasını veya azını serpmemeliydi. Ama arkadaşım...