''Bu haliniz ne böyle?!''
O kadar kötü görünüyorlardı ki endişelenmemek elde değildi.
''İçeri geçebilirsek anlatıcam.''
''Rüya,bunlar kim ve noluyor?''
''Bunlar benim peri arkadaşlarım.İçeri geçince anlatacaklarmış.''
''Peki.İzinizi takip etmelerini engelleyelim.''
Mina ve Melek,hızlıca içeri geçtiler ve başlarından geçen her şeyi anlattılar.Başlarına gelenleri duyunca şoka girdim.Melek bize hala elinde tutuğu siyah kalbi gösterdi.Onları hala hayatta gördüğüm için çok mutluydum.Bende onlara kabus gördüğümü ve hastalanmaya başladığımı anlattım.İkisininde gözleri dolmuştu.Fakat onlara bir çözüm bulacağıma söz verdim.Ardından onlara Çiçek'in durumunu anlattım.İkiside özellikle Mina nedenini anlayamadığım kadar çok sinirlenmişlerdi.Evet Çiçek şuçluydu,ama bana mektupla haber yollamış,önemli bilgiler vereceğini söylemişti.Eren onlara odalarını gösterdi.Bende kendi odama gittim.O an aklıma bir şey geldi.Kaç gündür buradaydım ve uzun zamandır periler bana bulaşmamıştı.Eminim ki bir planları vardı.Askerleri bu konuda bilinçlendirmem gerekirdi ama askerlere sadece prens emir verebilirdi. Saat geç olmuştu ama Eren'i bu konuda bilinçlendirmem gerekirdi. Üstümde pijama olmasını umursamadan koşarak Eren'in odasına gittim. Odası en üst katta olduğu için ve gece asansörler kapanıyor olduğu için koşarak merdivenlerden çıkmaya başladım. Koridorda ki muhafızlara yakalanmamaya dikkat ederek en üst kata ulaşmayı başardım. Fakat Eren'in kapısının önünde hem bir sürü muhafız hem de babası bekliyordu. Babası nöbet için değil, oğluna bir şey söylemek için buradaydı. En azından ben öyle anlamıştım. Yaklaşık on beş dakika orada öyleye durarak babasının gitmesini bekledim. Ama on beş dakika sonra sonunda odasına dönmüştü. Hızlıca saklandığım yerden çıkarak muhafızların yanına gittim.
''Prens'e benim geldiğimi söyler misiniz acaba?''
''Üzgünüm hanımefendi ama Prens geceleri rahatsız edilmeyi sevmez, acil bir durum olmadığında tabi''
''İşte bu bir acil durum lütfen geldiğimi iletir misiniz?''
''Bize söyleyin biz ona söyleleri-''
''Size haber vermenizi söyledim. Sizin söylemenizi değil.'' Bunu bilerek sakin bir tonda söylemiştim. İkisi de pes ettiklerini belirten bir nefes verdiler. İçlerinden sağ tarafta duran içeri girip Prens'e bir şeyler söyledi ve geri çıktı. Bana içeri girmem için yol açtılar. Zaten iki adımlık olan mesafeyi hızlıca yürüdüm ve içeri girdim. İçeri girdiğimde Eren bana meraklı gözlerle bakıyordu.
''Sorun mu var kelebek hanım?''
''Evet, hem de çok büyük bir sorun var''
''Neymiş bakalım o önemli olan şey?''
''Biliyorsun uzun zamandır saldırı yapmadılar. Bu nedenle çok yakında saldırı yapacaklarını düşünüyorum. Bu yüzden askerlerine emir vermeni, hazır olmanızı istiyorum.''
Dediğim şey ona komik gelmiş olacak ki gülmemek için zor duruyordu. Tam cevap verecekken kendini tutamayıp gülmeye başladı. Bir an için gözüm sol alt tarafa kaydı. O an hayatımın şokunu yaşamıştım. Yerde elleri ve ağızı bağlı bir şekilde oturan kişi Eren'di. Önümde duran ve şu ana kadar Eren sandığım kişi birden şekil değiştirdi ve gerçek kişiliğine büründü. Bu, tam karşımda duran, ve yaklaşık on dakikadır Eren sandığım kişi aslında kılık değiştirmiş Berk'ti.
''Birileri benim hakkımda dedikodu yapıyor sanki değil mi Rüya Hanım?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüyaların kabusu -Periler Diyarı 1.kitap-
FantasiNormal bir peri olmak isterdim. Aslında bir zamana kadar, bende normal bir rüya perisiydim. Fakat biz rüya perilerinin dikkat etmesi gereken şeyler vardı. Asla bir rüya perisi, kişiye yetecek tozdan fazlasını veya azını serpmemeliydi. Ama arkadaşım...