Yeni bir şehirden, başka şehre sırf orada okumak için ailemle beraber çıktığımız dört saatlik yolda son yarım saatimiz kalmıştı.
Arabanın camından bakarken bir amerikan filminde oynadığımı hissediyordum.Korku filmi ise; aile yola çıkar, güzel tatil yapmalık yer diye tutarlar ve bazı varlıklar onlara musallat olurlar en sonunda da iyi olan kazanır.
Normal aile filmi ise; aile yola çıkar, çocukları buraya gelmeyi istemez -ben gibi- ama zorundadırlar, sonra çocuklar yeni evlerine ve mahallelerine alışırlar, dost bulurlar, hatta bélki sevgili bile olurlar.
Eğer bunlardan birinin olmasını isteseydim film konseptini aile başka eve taşınmaz diye değiştirirdim kesinlikle. Yarım saatlik yolda annemin "burayı çok seveceksiniz, okullarınız harika" diye bizi avutma çabaları başarısızdı. Çünkü ergen, huysuz kardeşim Egemen, kulaklığını takmış pubg oynuyordu. Ortaokuldayken ben bu kadar huysuz değildim.
Çünkü ben, ortaokulun sonuna kadar... winx kızlarının gerçek olduğunu düşünüyordum.
Her neyse bunları düşünmek zaten tam anlamıyla saçmalık. "Müge, sencede buraya gelmekle iyi yapmadık mı?" diye bir soru yöneltti bana annem "Tabiiki de hayır!" diye çıkıştığımda çabasının boşa olduğunu anladı ve radyodan müzik açtı.Hep sana çıkıyor bu yollar...
İnan, kader diye bir şey var...Annem, bu aralar fazlasıyla Simge'nin şarkılarını dinliyordu. Hatta sosyal medyadan bot hesaplar açıp, Simge'yi takip ediyordu. Çok orjinal bir annem var değil mi?
○○
Yeni evimizin önüne babam, arabayı park ettikten sonra bavullarımızı alıp içeriye geçtik. Eski evimizde ben ve Egemen aynı odada yatıyorduk ama şimdi yani bu evde ayrı odalarımız vardı. Tek iyi yönü buydu sanırım. Evin salonunu, mutfağını ve bahçesini gezdikten sonra kendi odama girip yatağıma yattım. Annem ve babam, bazı kişilerle burayı monte ettikten sonra taşına bileceğimizi ve rahat edebileceğimizi söyledikleri için, bavulumda ki kıyafetlerimi dolaba koymak ve kutunun içinde ki kitaplarımı raflara dizdikten sonra her şey bitecekti ama ben uyumayı tercih ettim - ki zaten Egemen hariç herkes evde uyuya kalmıştı -
○○
2 gün sonra...
2 gün içerisinde okul kaydımı yaptırmış , benimde ve ailemin de gönlü ferahlamıştı. Yeni okuyacağım okulda, çok ders yaptırmamaları işime gelmişti çünkü ders denilince olmayan tüylerim diken diken oluyor. Bu okulu farklı kılan bir şey daha vardı. Okul aynı Harry Potter' da olduğu gibi, bize dersten daha farklı şeyler öğretecekleriydi. Ve bu öğrettikleri şeyleri okul açıldıktan sonra hemen uygulayacaklarıydı. Aslında, bilmiyorum burda yapabilir miyim, çünkü bura yatılı bir okuldu. Evi yakın olsa da, olmasa da orada kalmak zorundaymışız. Bunu babamla konuşan müdürümüz İlker Bey söyledi ve babam mecbur kabul etti. Babamın burayı, daha büyük ve daha disiplinli bir okul olduğu için kabul ettiğini anladım. Yoksa babam beni yatılı bir okula gitmemi rüyamda görmeme bile izin vermez.
○○
2 hafta sonra, okulun ilk günü...
Okul, fazlasıyla kalabalık olduğu için zar zor bir hocadan sınıfımın yerini sordum "Ekibinin lideri sensin!" dedi bana.
"Ekibinin lideri sensin mi? Nasıl yani?"
"Basbaya, ekibin de bir tek sen kız olduğun için Müge, lider sensin. Ön bahçede ilk grupta senin ekibin var. Proföser İlker Yaşar Bey, sizi salona çağırmadan ekibine adını verme. Onlarda sana adını vermeyecek. Sadece tanışın. Anlaşıldı mı?"
Bu kadın neyden bahsediyor bilmiyorum ama iyi şeyler olmayacağına kesin ki beni, bizi uyarmıştı. Soğuk bir sesle anlaşıldı dedikten sonra, kadının bahsettiği ekibimin yanına gittim. Sıcak bir ortama benziyordu anlaşılan, daha tanışmamamıza rağmen fazlasıyla iyi anlaşıyorlardı. Beni gördüklerinde içten bir şekilde gülümsedim ve "Merhaba" dedim. Onlarda bana gülümsediler, "Merhaba liderimiz" dediler.
"Lütfen liderimiz diye seslenmeyi kesin. Yoksa kusacağım ki ben lider olmak istediğimi söylemedim bile" biraz uzun, yanlarına ayrılmış ve kıvırcık saçlı olan ekibimizin üyesi "Valla lider bacı, sen iyi değilsin. Hangi Allah'ın kulu lider olmak istemez? Istersen yani şey için istemediğin için rollerimizi değiştirebiliriz" diyince güldüm. Hepimizden uzun ve güçlü olan ekip üyemizde kıvırcık saçlının omzuna yavaşça yumruk attı, gülerek de "Sen önce dedenin bakkalından çaldığım çikolatayı helal et" dedi. Kıvırcık, "Dedemin bakkalı mı varmış? Birader biz fakiriz bizde öyle bakkal makkal olmaz" diye diretti. Uzun, "Ne demek sizin bakkalınız yok? E sen adamla dede diye konuşuyordun ben ne bileyim" "Bakkalın adı neydi?" "Günaydın Market miydi neydi. Aman nerden hatırlayım ben. Zaten bidaha oraya gitmedim" Uzun, öyle diyince bizim Kıvırcık, yüzünü ellerinin arasına aldı ve "Seni ahlaksız! O adam o çikolatayı benim çaldığımı düşündüğü için beni iki mahalle kovaladı" diye hakaretler ediyordu kıvırcık, ki kendini bir şey sanan kadın mikrofonu ile ve cırtlak sesiyle konuşmaya başlayana kadar. "Sevgili okulumuzun, sevgili bireyleri. Okulumuzun ilk günü ve buraya ilk defa geldiğiniz için tekrardan hoşgeldiniz. Şimdi herkes salona geçmeden önce, ekip liderleriniz kendini göstersin" diye söylenince bir kaç adım atarak öne çıktım. Aynısını başka kişiler de yaparken dikkat etmiştim. Tek kız lider bendim."Kadınlar önden diye bir laf olduğu için A ekibinin lideri ve sevgili ekibi sıra şeklinde salona ilerleyiniz"diye bizi gösterdi. Ben önden ve diğer dört kişi yani ekibim sıra eyleminde salona doğru ilerledik. Bize gösterilen yere doğru ilerledik ve orda dikilmeye başladık. Sıra şeklinde diğer ekipler de geldiğinde hâlâ kimse ne olduğunu anlayamamıştı. Bir dakika sonraysa yaşlı, buruşmuş ve ak sakallı dedeye benzer bir kişi, salonun ortasında dikildi ve teker teker hepimize bakmaya başladı.
"Hoşgeldiniz çocuklar. Ben Profesör Hasan Kardın, bu okulun yöneticisiyim. Hepiniz burda neden olduğunuzu hâlâ anlamadığını biliyorum o yüzden hemen konuya geçeceğim" diye konuşmaya başladı profesör.
"Öncelikle, size burada ders işletmekten daha çok aklınızı kullanmayı öğreteceğiz. Yani şöyle ki, bir oyundasınız farz edin ve bu oyunda kim elenirse bedeninde ki ruh, ruh kafesine konulacak. Bunun olmaması için kuralları çiğnememeniz gerekir. İlk kural; burada olan, burada kalacak.
2. Kural; ekipleriniz birbirine hep rakip olacak.
3. Kural; ders saatlerini kaçırmayacaksınız.
Son ama en, en, en önemli kural; ekibinizden bir başkası, katiyen, kesinlikle ve asla adınızı öğrenmeyecek. Eğer öğrenirse de ruh tarikatları, adı öğrenilen kişinin ruhunu alıp ruh kafesine koyacaktır" profesörün bu konuşması çok şeydi... ürkütücü. Biraz soluklandıktan sonra profesör "Şimdi birbirinize nasıl hitap edeceğinizi söyleyeceğim. A Ekibi; siz zaman sınız. Lideriniz elini kaldırsın" diye söyleyince elimi kaldırdım ve dikkatlice prof. dinledim. "Sen lider olduğun için en uzun zaman yani, Ömür'sün. Aranızda ki en uzun olan sen, Asır'sın. Kıvırcık saçlı olan sen, Yıl'sın. Sarışın olan sen, Ay'sın. Çatık kaşlı sende, Gün'sün. Siz artık yeni sizsiniz. Anlaşıldı mı Zaman Ekibi?" ekibimle beraber aynı ses tonunda ve aynı anda "Anlaşıldı profesör!" diye bağırdık.
Daha hâlâ salonda olduğumuz için ekibimle tanışamamıştım ama lâkaplarımızla sessizce konuşuyorduk. Daha sonra B ekibine, C ekibine ve D ekibine geçti sıra ama C ve D ekibi farklı salonda olacaklardı. Yani şöyle ki; A yani bizim Zaman Ekibi ve B Ekibi rakip takımız. Aynı salonda sadece iki ekip olarak kalacaktık. C ve D ekibi ise farklı salonda ikisi rakip iki takım olarak kalacaktı.B Ekibinin lâkapları ise şunlar dı:
Ekibin adı Alet'ti.
Liderin lakabı, Testere.
Liderin ikizinin lakabı, Vida.
Yabancı ülkeden gelen kızın lakabı, Pense.
Sarışın kızın lakabı, Matkap.
Esmer çocuğun lakabı ise Kelpeten'di.Bazı şeyler daha söylendikten sonra ekibimle beraber uzun koridorda yürüyerek odamıza gitmeye başladık.
Hikayeyi umarım beğenmişsinizdir.
:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ KELEBEK
Teen FictionOkuduğunuz bir okul ne kadar garip olabilir? Burada yani okuduğum okulda ismimizi düşmanlarımızın bilmesi yasak. Burada bir gün, bir saat olarak sayılıyor. Burada yasakları çiğneyen olursa ruhu, bedeninden alınıyor. Sadece bunlarla kalınacağını bil...