Küçükken söylemişti anneannem "Bir yere kadar geldiğinde, o yoldan dönme ki ayağına diken batmasın"
O zamanlar ne demek istediğini anlamamıştım ve yadırgamıştım. Ama şimdi anlıyordum. Vazgeçmememi ve direnmemi söylüyordu. Anneannem vefat ettiğinden beri bu söz hiçbir zaman aklımdan çıkmamıştı.
Uzun koridorda yürüyüp, odamıza giderken ekibimle beraber konuşuyorduk. Yıl "Ulan annem, burayı imamhatip okulu sandığı için göndermişti beni" deyince bende başımı salladım ve "Beni de babam, bu okul çok disiplinli diye gönderdi. Adamlar ruh hastası çıktı" diye söylendim. Asır "Hadi onu bunu boşverin de, lan ruh tarikatı ne?" dedi. Gün " Ne kardeşim biliyor musun? Hemen açıklayayım; annemin beni küçükken uyuyayım diye korkuttuğu varlıklar " eğer uyumazsan öcüler seni ham yapar" diyordu. Başka bir açıklaması olamaz bence"
"Harbi abi! Ulan hepimize lakap taktılar bide. Ay ne ulan? (!)" Diye araya girdi Ay.
Odaya son 5 adım kala Yıl, "Gene bizimkisi iyi abi. Alet takımının lakapları peki. Djbdhdbxhxjz düşünsenize liderlerine Testere diğerlerine Matkap, Vida felan diye sesleneceğiz. Bende çivi diyecektim de moruk profesör, bir anda burunsuz Dumbledore'a dönüşür ve beni Askaban'da çıkışa çağırır diye ses etmedim" dediğin de ona hak verdim ve güldüm. Kapıyı açıp, odanın içine girdiğimiz de bizi sırasıyla dizilmiş dört yatak ve karşılarına konulmuş bir yatak karşılamıştı. Oda, bizim evin salonunun neredeyse beş katı gibiydi ve tam tarzımıza uyuyordu. Yıl " Vay anam babam burası bir harika!" diye dolanmaya başladı. Gün "Ulan herkesin yatağının kenarın da ismi var" dediği için benim olan yatağı bulmaya çalışacaktım ki, sırasıyla dizilmiş dört yatak onların, karşılarında ki tek yatak ben lider olduğum için benimdi. Yatağıma gidip oturduğum da Asır "Bence artık tanışabiliriz. Ben Sertan Karaca" dedi.
Yıl "Ben Efe Bolat" dedi.
Ay "Ben Buğra Ekin"
Gün "Ben Ali Şahin"
Onlar adlarını söyledikten sonra sıra bana geldiği için
"Bende Müge Mizgin" dedim.Yani Zaman Ekibi'nin gerçek adları şunlar dı:
Ben lider Ömür, gerçek adım Müge Mizgin.
Asır, gerçek adı Sertan Karaca.
Yıl, gerçek adı Efe Bolat
Ay, gerçek adı Buğra Ekin
Gün, gerçek adı Ali Şahin.Biz beş kişi bir ekiptik, her n'olursa olsun hep öyle kalacaktık. Kuralları çiğnemediğimiz zamana kadar, kimse bizi ayıramayacaktı.
○○
Saat, 14:44 Gün, Salı.
2. Ders için sırada beklerken Alet Ekibi, bizim ekibimize laf atıyordu.
Yıl "Bana bak lider Testere! Ay, bu nasıl lakap ya?" Ay " Bana mı dedin?" Diye sorunca biz ve diğer rakip ekip gülmeye başladık ama Yıl ve Ay ciddi bir şekildeydi. "Yok lan, yani şey manasında.... eee şey neydi ya? (!) Heh! İğrenmiş gibi "Ayyy" derler ya, onun gibi yapayım dedim" dedi Yıl.
Ay " Tamam sorun yok birader" deyince Alet Ekibi, tekrar laf atmaya başladı.
Asır "Bak Matkap mısın nesin bilmem, ama onun gibi delerim seni" diyince kimse görmeden bacağını çimdikledim. Sonuçta karşımızda ki rakip de olsa bir Kadına böyle söyleyemezdi.
Alet Ekibinin lideri Testere, bana bakıp sırıttı ve öpücük attı. "Iğrençsin Testere" diye tısladım. O ise gene öpücük atıp, göz kırptı ve " Sende çok güzelsin Ömürcüm" dedi. Tam Asır, bir şey söyleyecekken kendini bir şey sanan kadın geldi ve ayağa kalkmamızı emretti. Ama ben kalkmadım. Kimse bana emir veremezdi. Bana baktı, yalandan gülümsemeyle "Ömürcüm, sende kalkar mısın? (!)" diyince bende direk "Kalkamam, bacaklarım ağrıyor" diyince sabır çeker gibi yaptı ve oturun şeklinde işaret yaptı. Bütün sınıf - bizim ekip ve Alet Ekibi- bana bakarak sıraya oturdu. Asır, arkamdan kulağıma "Harbi lidersin he" diye fısıldadı. Bende ona doğru dönüp göz kırptım. Saatler, dakikalar hatta saniyeler geçtikçe ekibime daha sıcak bakıyordum. Kendini bir şey sanan kadın tahtaya bir şey yazdıktan sonra - okumaya üşendim - bize döndü ve "Adımı bilmeyenler için Hülya Demirkan. Hem sınıf rehber öğretmeniniz hem de edebiyat öğretmeninizim. Sorusu olan?" Diye sorunca Testere, elini kaldırdı ve "Neden bu kadar çirkin siniz?" Diye sorunca ekibim,ben, ve diğer rakip ekip gülmeye başladık. Ben gülerken Testere'nin bana baktığını fark ettiğim zaman, anlamış olacak ki önüne döndü, oda yalandan gülmeye başladı. Hülya Hoca, eliyle yüzünü felan tuttuktan sonra çantasından telefonunu çıkardı ve sanırsam kameraya bakmış olacak ki "Ders bitmiştir. Istediğiniz yere gidebilirsiniz" diyip sınıftan hızlıca çıktı.
Zaten çantamın fermuarını bile açmadığım için direk kaptığım gibi sınıftan çıktım. Koridorun sonunda beklerken Testere, sınıfta yaptığı gibi bana tekrar öpücük attıktan sonra ona dilimi çıkardım. Gülerek merdivenlerden inerken ayağı takıldı galiba çünkü güm diye ses geldi. Kahkaha attım ve merdivenin başına gidip ona baktım "Yeri deldin. Şimdi Dumbledore asağsı ile ruh tarikatını çağırıp, ruhunu çalacaklar" dedim. Dediğime gülüp bana bakarak yerden kalktı "Dumbledore, acaba profesör Hasan Hoca mı? Eğer öyleyse haklısın Ömürcük" dedi. Cevap vereceğim sırada Gün, "Ömür, neden bizi beklemeden çıktın" diye bağırınca o yöne döndüm sonra Testere'ye dönmüştüm ki ortadan kaybolmuştu. Gün' e tekrar baktıktan sonra "Orası oksijen pisliği ile dolduğu için canım benim. E n'apıyoruz?" sorduğumda Asır, Yıl ve Ay "Yemek yemeyeee!!!" diye bağırdılar. Gün "Aç köpekler, kıza da sorsanız ne yapmak ister?" diye kızınca ona gülümsedim ve "Sorun yok, tabiiki de yemek yemeliyiz" dedim. Oda bana gülümse di ve yanıma vardıklarında beraber kantine inmeye başladık.○○
Yemeklerimiz bittikten sonra Yıl ve Asır, öyle bir geğirdi ki duvarda ses yankılandı. Testere kendi masasından, bizim masaya döndü "Hayvan mısınız oğlum? (!). Yemek yiyoruz şurda. Miğdemiz bulandı" dedi. "Boğazında kalsın" dedi Yıl. Sonra tekrar Testere bir şey diyecekti ki, ekibi mi koruma hissi ile " Eğer bir şey daha söyleyecek olursan, o miğdeni - miğdenizi ben bozarım Testere" diye söylendim. Testere, sadece bana doğru bir bakış attı ama öfke, kin veya nefret gibi duygulardan uzaktı. Testere, önüne dönünce yabancı kız yani adıyla - lakabıyla - Pense, "Bana bak gebertirim seni!" dedi. Bunu dediği anda kahkaha atmaya başladık. Hatta Ay, gülerken sandalyeden düştü. Gülüşlerimin arasından "N'olur aileme zarar verme abla!" dedim. Dediğim anda da bir daha kahkaha atmaya başladık. Bu arada rakip ekip bile Pense'ye gülüyordu. Aynı ekipte olmalarına rağmen hatta. Aslında bu yanlış bir şeydi. Kendi ekibinden birine birisi bir şey diyince gülünmezdi ki. Ben bile ekibi mi koruma hissi ile dolup taştığım için bir lider olarak onlara sahip çıkayım diye uğraşırken , onların yaptığı saygısızlık tı. Gülmeyi bırakıp Testere'ye döndüm "Ne kadar da utanmazsınız" diye hırladım. Testere, bana bakınca ne diyorsun der gibi baktı. Masadan kalkıp, onların masasına yol almaya başladım. Testere' nin önüne geldiğim de " İnsanların içinde kendi ekibinden birini ezmen ne kadar acınası farkında mısın? Şuan onu ezmen değil, koruman gerekiyor!" diye söylendim. Aslında böyle bir şey için sinirlenmezdim ama o kızın üzülmesi benim ortaokul halime benziyordu...
Bazı yazdığım olaylar çabuk gelişiyor eğer anlamakta zorluk çekerseniz bir daha bakın derim çünkü ben bile bazen ne yazdığımı bilmiyorum :)))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ KELEBEK
Teen FictionOkuduğunuz bir okul ne kadar garip olabilir? Burada yani okuduğum okulda ismimizi düşmanlarımızın bilmesi yasak. Burada bir gün, bir saat olarak sayılıyor. Burada yasakları çiğneyen olursa ruhu, bedeninden alınıyor. Sadece bunlarla kalınacağını bil...