Daffodil

251 21 3
                                    

Ölene kadar beraber olacağımızı sanıyordum..." dedi Mitsuri. Ağlamak üzere olduğu ve ağlamamak için kendini zorladığı belliydi.

"Mitsuri... lütfen böyle davranma. Gitmeden önce seninle olan son anımızın böyle olmasını istemiyorum. " dedim, ne diyebilirim onu da bilmiyordum zaten. Ailem dun gece yarın şehir dışına gideceğimizi söylemişti. Ben ise bulabildiğim ilk vakitte Kanroji ailesinin kapısının önüne gelmiştim.

"Senin suçun olmadığını biliyorum ama yine de- " Mitsuri birden bana sarıldı ve yarım kalan cümlesini devam ettirdi " yine de canım çok yanıyor Iguro. Ve sen olmadan nasıl düzeleceğini de bilmiyorum.".

Birkaç gün önce yangın yüzünden tamamen yanmış yüzümü kapattığım maskeyi açtım ve dudağımı Mitsuri'nin alnına yaklaştırdım. Mitsurinin teni muhtemelen Mitsuri ağladığı için sıcaktı ve etrafa sıcaklığını veriyordu. Biraz daha yaklaşarak Mitsuri'nin alnını öptüm - ki bu insanların bana sarılmasına yeni alıştığımı düşünürsek normal birine karşı normal bir durumda asla yapamayacağım bir şeydi ama durum da öptüğüm kişi de normal değildi, nasıl yapmıştı bilmiyorum ama Mitsuri her şeyimi altüst ediyor davranışlarımın tamamen değişmesini sağlıyordu - ve ardından kontrol altına almaya uğraştığı gözyaşları şiddetlendi. Benim de ondan farkım yoktu gerçi.

Ondan ayrılmak istemiyordum ama başka şansım da yoktu. Ayrılmak istemiyorduk ama elimizden hiçbir şey gelmeyecek kadar küçük ve güçsüzdük. Elimizde olan tek şey ise saf duygularla birbirimize sunduğumuz masum iki çocuğun aşkından başka bir şey değildi.

Birkaç dakika ağlayıp içini dökme faslının ardından yavaşça bana sardığı kollarını geri çekti ve tek kelime dahi etmedi. Hayal kırıklığına uğradığı belliydi, ama şu anlık ikimizin de tek dileği yeniden birbirimizi göreceğimiz zamanın gelmesiydi.

Mitsuri ile ilişkimiz oldukça derindi. Şu an aramızdaki duygular arkadaşlık olarak adlandırılamasa da tek ve en değerli hazinem oydu.

Ortaokulda dışlanan biri sayilirdim. Aile içi kavgalardan dolayı da kendimi dış dünyadan çok uzak görüyordum, Mitsuri ise tamamiyle zıttımdı. Buna rağmen benimle tanışmak için devamlı yanima gelir, sohbet başlatma çabasına girerdi.

Ilk başlarda gerçeğe benzeyen arkadaşlar edinse de sonralarda erkekler tarafından gördüğü ilgi nedeniyle diğer kızlardan zorbalık gördüğünde onu savunmak için oradaydım. Niye bilmiyorum ama enerjisi beni çekiyordu. O ulaşılamaz biriydi, her haliyle mükemmeldi. Bu nedenden onu korumuştum sanırım.

Olaylardan sonra çıkan dedikodular daha da yakınlaşmamiza olanak sağlamıştı. Artık ikimiz de yalnızdık, birlikte geçireceğimiz çok fazla vaktimiz vardı.

Ben Mitsuri'nin yaydığı ışık tarafından iyileştirilirken, o dış etkenler sebebiyle kötüleşti.

Onunlayken huzur buluyordum, yalnızlığımı unutuyordum resmen. O ise bana sahip olsa bile, sık sık tanımadığı insanların tacizine uğruyordu. Bunların yanı sıra okuldaki zorbalıklar da artmıştı. Okul personellerine söylemeye çalışsa bile başarısızlıkla sonuçlanmıştı, ailesine söylemeye çalıştığında işler iyileşir gibi oldu, ancak aslında hiçbir ilerleme kaydedilmişti.

Ben Mitsuri'nin yerine konuşunca ise iyice ileri gitmişlerdi. Derslerde bile onu rahatsız ediyorlardı. Okul sonrası Mitsuri'yle buluştuğumuzda kollarındaki yanık izleri, kapatmaya çalıştığı yüzündeki morluklar ve formalarının kiri hep artardı.

Son sınıf olmam sebebiyle onunla pek ilgilenemiyordum, baskıcı ailem sebebiyle de devamlı sınava çalışır hale gelmiştim daha ortaoulda olmama ragmen . Bu sırada Mitsuri hayattan soğur hale geldi ve ortaokul üçüncü sınıfı bıraktı.

Ailesi ise bu kararına saygı duydular yalnıca. Oldukça pişmandım en değerli varlığımı koruyamadığım için. Bundan sonra ona hayatı yaşatacağımdan emindim.

Fakat işler asla yolunda gitmezdi. Bir süre Mitsuri'nin acısını dindirebilsem -en azından öyle sansam- bile bu yeterli değildi. Lise hayatım beni yeterince zorluyordu zaten, çevremdeki kavga ve gürültüler artış gösterince yeniden eski halime döner gibiydim. Bu yüzden onunla da birbirimize bağımlı hale gelmiştik.

10. Sınıfın başında Mitsuri'ye birtakım hisler beslediğimi itiraf ettim. Onun da hisleri benimkine karşılık verince çok geçmeden birleştik.

Yola çıkmadan birkaç gün önceki yangında ise yüzüm yandı, bu kendimi aşağılık hissetmeme sebep oldu.

Kafamı nostaljik düşüncelerden uzaklaştırıp arabanın camından baktım. Nihayet Londra'ya varmıştık, yağmurluydu. Yağmurlu havadan nefret eden Mitsuri'yi düşündüm. Onunla bu havada sarılmak için nelerimi vermezdim.

dernière lettre // obamitsuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin