Poppy

100 9 16
                                    

Uzaklardaki Sevgilim Mitsuri,

Tıpkı güneşin, sabah sisine değmesi gibi sözlerimin sana ulaşması umuduyla yazıyorum bunları. Seni tanıdığım süre boyunca seni düşündüm ve ayrı olduğumuz sürede de devamlı aklımdasın. Senin nasıl olduğun düşüncesi kafama hücum ettiğinde boğuluyormuş gibi hissediyorum, bu da seni ne kadar özlediğimi tekrar hatırlamamı sağlıyor. Fakat nerede olursak, ne yapıyorsak yapalım hep seni düşüneceğimi bilmeni istiyorum. Sen kalbimin güneş ışığısın ve kalbimin neşesisin. Seni ne zaman düşünsem kalbim bir güvercinin kanatlarından daha hafif geliyor.

Önceki mektubuna alışılmışın dışında olarak geç cevap verdiğim için üzgünüm. Üniversiteye hazırlıklarım ve ortama uyum sağlayabilmem için zamana ihtiyacım vardı, eğer seni meraklandırdıysam -eminim ki endişelendin- tekrardan üzgün olduğumu bilmeni isterim. Her dakika sana yazma isteğimi bastırmak kolay olmasa da bir şekilde becerdim...

Tanjiro'nun iyi biri olduğu hakkında haklıydık! Ona gittikçe ısınmaya başlıyorum, ancak bu sana olan özlemimi kısa süreliğine bile olsa unutturmuyor. Tanjiro söylenilenleri ve anlatılanları anlamakta çok iyi, birkaç yıla bilgi dağarcığının bana çok yaklaşabileceğini bile söyleyebilirim. Artık onunla aramızdaki ilişki öğretmen-öğrenciden çok arkadaşlık ilişkisine benziyor gibi. Hala burada pek arkadaş edinemememe rağmen o bana yardımcı oluyor, zaman zaman kafelere bile gidiyoruz. Reşit olduğunda benimle birlikte eve çıkmak istediğini söyledi. Ya sen Mitsuri? Tekrar buluştuğumuzda hangi ilkini benimle yaşamak isterdin?

Ayrıca bir pastanede çalışmaya başlamana çok sevindim. Ben yokken bile çalışmaktan vazgeçmediğin için çok büyük bir sevinç içerisindeyim ve seninle gurur duyuyorum. Bu konuda harika bir iş çıkaracağından en ufak bir şüphem yok. Deneyimlerini duymayı bekliyor olacağım. Ancak lütfen oradaki insanlara çabucak güvenme, biliyorum bunu söylemek bana düşmez. Hatta bunu kendin uygulayabilecek kadar yara alan da sensin. Fakat zarar görmeni istemiyorum, belki seni senden daha fazla düşünüyorumdur. Herhangi bir sorunla karşılaşırsan, gerek ailende, gerek diğer insanlarla, daima burada olduğumu hatırla. Hep seninle olacağım.

Geçen hafta Tanjiro'nun ihtiyacı olan birkaç kitabı almak için gittiğimiz kütüphanede bir adamla karşılaştık. Kütüphaneyi işleten kişiydi, adı Kagaya Ubuyashiki. Sıcakkanlı ve anlayışlı biri gibiydi, bir anlığına onu abim gibi görmüştüm. Keşke onun gibi bir abim de olsaydı. Daha fazla tanımak isterdim. Tanjiro'ya yeniden gitmeyi teklif edeceğim.

Umarım bu mektup sana yazarken hissettiğim sıcaklıkla ulaşır. Tanıştığımızdan beri çok uzun zaman geçti ama ben seninle evrenin oluşumundan daha uzun süredir birlikte gibi hissediyorum. Her zaman seninle tekrar buluşmayı düşlüyorum. Seni tekrar görmek, sıkıca sarılmak, kahkalarımızı birleştirip hayallerimizi paylaşmak istiyorum. Seni seviyorum.

Tüm Aşkımla, Obanai.

Mektubu yazdım ve içine hangi çiçeği koyabileceğimi düşünmeye başladım. Mektubu yazarken üzerine düşünerek yazdığımdan çok zamanımı harcamıştı. Yarın kargolayacağım çiçeği düşünecektim; alacaktim ve ardından mektubu kargo şirketine verecektim. Günümüz imkanları mektup yazmaya uygun değildi bu yüzden Mitsuri'ye mektuplarimi kargo ile ulaştırıyordum. Yarının haftasonu olduğunu farkettim ve bu yüzden mutlu bir şekilde Mitsuri'nin mektubunu düşünerek uyudum.

Sabah çok da erken olmayan bir saatte aptal bir sineğin etrafımda uçması ile uyandım. Ve bu uyanış şekli kesinlikle nefret ettiğim şeylerden biriydi. Kahvaltı niyetine Mitsuri sayesinde yapmayı öğrendiğim peynirli börek yiyip kahve içerken telefonumu açtım ve annemden gelmiş cevapsız aramaları gördüm. Önemli bir şey olmadığı sürece aramazdi bu yüzden açmadığım için bana kızacağı gerçeği yüzüme çarpınca yüzümü buruşturup annemi aradım.

"Obanai, neden cevap vermiyorsun aramalarıma?" diye sorunca zaten buruşturmuş olduğum yüzüm kasıldı

"Lütfen arama sebebini söyle,anne."

Bir anda telefonum titremeye başladı ve Tanjiro'nun beni aradığını gördüm.

"Anne hadi arkadaşım arıyor onunla konuşmalıyım."

"Obanai senin Mitsuri dışında arkadaşın olduğunu ve Mitsuri'nin hattı olduğunu hatırlamıyorum benimle konuşmak istemiyorsan bunu direkt söyle."

"Eğer boş konuşacak isen kapatıyorum, arkadaşımı bekletmemeliyim."diyerek telefonu kapattım. Derin bir nefes aldım ve yüzümdeki eklemleri serbest bıraktım. Sakince nefesimi alıp verirken Tanjiro'yu aradım.

"O zaman 15 dakikaya orada olacağım, vardığımızda görüşmek üzere." Sözlerimden sonra telefonu kapattım ve ayakkabılarımı giydim. Evden dışarıya adımımı attığımda yağmurun çiselediğini gördüm ve tekrar eve girip şemsiye aldım.

Bu şemsiyeyi 3 yıl önce, Mitsuri'yle yağmura yakalandığımızda ve yanımızda şemsiye olmadığında süpermarketten almıştık. O zamandan beri kullanıyordum ve Londra'ya gelirken her ne kadar şemsiyenin Mitsuri'de kalması gerektiğini söylesem de o almayı kabul etmemişti. Kendime bazı anısı olan cisimleri korumakta güvenmiyordum ve şemsiyeyi kendim almak istemememin sebebi de buydu.

Yürümeye tekrar başladığımda yağmur hızlandı. Buluşmalara tam vaktinde gitmekten hoşlanmıyordum o yüzden biraz daha erken gitmek adına ben de tıpkı yağmur damlalarının düşüşünün hızlanması gibi, kendi adımlarımı hızlandırdım.

Adımlarımı yavaşlattığımda kafamı kaldırdım ve kütüphaneye vardığımı gördüm. Aynı zamanda yağmurun şiddetinin çok azaldığını farkettim. Şemsiyeyi kafamın üstünden indirip nazikçe kapattım ve gözlerimle Tanjiro'yu aramaya başladım. El sallayan yüzünde kocaman gülümsemesiyle bana doğru yaklaşan Tanjiro'yu gördüğümde tebessüm ettim. Beni reddetmeyip kütüphaneye gelmişti. Onunla ders çalışmanın yanı sıra, kütüphaneci adamı da tekrar görmek istemiştim. Bunu Tanjiro'ya söylemesem bile hissettiğini biliyordum.

Boş bir masa bulduğumuzda Tanjiro'yu oturtup sessizce ihtiyacım olan bir kitabı alacağımı söyledim. Çantamı tekrar sırtıma takarak tarih kısmına yöneldim. Raflarda göz gezdirirken bir rafın ardında oturup kitap okuyan kütüphane müdürünü, yani Kagaya Ubuyashiki'yi gördüm. O kadar odaklanmıştı ki onu izlediğimi farketmemişti. Amacımın onunla yakınlaşmak olduğunu hatırlayıp yanına doğru gittim.

"Benimle konuşup iletişim bilgilerinizi verdiğiniz için teşekkürler Ubayashiki-san. Daha sonra tekrar buluşup daha derin bir sohbete girmek isterim." dedim karşımda oturan adama. O ise bana çok sıcak bir gülümsemeyle cevap vermiş, ardından o da teşekkür etmişti. Seçtiğim kitabı elime alıp kalktım ve masamıza doğru ilerledim. Tanjiro'nun yanına tekrar gittiğimde oldukça rahatlamış hissediyordum. Elimdeki kitabı masaya bıraktığımda Tanjiro'nun karşısına oturdum ve dersimize başladık.

(Yazar Notu 5: Gelincik çiçeği, oldukça narin ve hassas yapıya sahip bir çiçektir. Bu özelliği dolayısıyla da genelde hassas insanlar ile bağdaştırılmıştır ve ince, sedefimsi yapısı dolayısıyla da ince yüreği, hassaslığı ve kibarlığı simgeler.)

dernière lettre // obamitsuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin