Plan

646 70 13
                                    

"T-tanrım...o da neydi?"diye korkuyla konuşup tedirgin ve korku dolu gözleriyle jungkooka bakan taehyung oldu. Jungkook cevap vermeyi es geçerek stresle derin nefes aldı ve sanki çok acelesi varmış gibi hızla konuşmaya başladı "Anne, lütfen kendinize iyi bakın. Eğer de görüşemezsek...sizi çok seviyorum tamam mı?"dedi jungkook kalbinde oluşan sızı yüzünden kısık sesle. Kendisini ağlayacak gibi hissetmişti şuan,  Kabullenmek istemiyordu bazı şeyleri, korkuyordu. Ailesine,kendisine,arkadaşlarına bir şey olmasından...Hem de çok korkuyordu. Ardından annesi birşey demiş olacakki başını sallayıp telefonu kapattı ve yavaşça taehyunga uzattı. Taehyung boş boş ona telefon uzatan jungkooka bakarken jungkook elindeki telefonu salladı "Ne diye bakıyorsun? Sende arasana anneni babanı, merak etmiyor musun?"dedi jungkook ciddi sesiyle, eğer taehyungun ailesine bir şey olursa Taehyung aramadığı için ve onlara veda edemediği için suçlu hissedecekti diye düşündü.Taehyung ağzını araladı ama bir şey diyemedi, diyecek bir şey bulamadı, sadece başını sallayıp telefonu yavaşça aldı. Ekrana bir kaç kez bastıktan sonra telefonu kulağına götürdü, çalma sesini duyunca gerginlikten tırnaklarını kemirmeye başladı. "A-anne? İyi misiniz?"dedi taehyung endişeli sesiyle. "Ben iyiyim anne, bak sakın dışarıya çıkma tamam mı? Seni kurtaracağım, söz veriyorum."dedi taehyung korktuğu için titrek sesiyle.

Hayır, sadece kendisini çok güzel bir şekilde kandırıyordu. Dışarı çıksa o yaratıklar tarafından tek parça kalacağını düşünmüyordu, sadece ailesinin az da olsa onların yanında olduğunu göstermek istiyordu.

Taehyungun gözleri düşündükleri yüzünden hızla dolmuştu.

Bu sikik durum neyse onu çok korkutuyordu, kendi evinde de olsa güvende hissetmiyordu,annesine ve her zaman saygı gösterip ona baba sevgisinden mahrum etmeyen üvey babasına bir şey olacağı için endişeleniyordu. Bir anda neydi bunlar? Bu yaratıklar? Her zamanki gibi normal hayatına dönemez miydi? Hani şu herşeye rağmen güldüğü ve jungkookla uğraştığı, hyungu ile oyun oynadığı ve daha nice şeyler yaptığı hayatına.

"Hmhm tamam, anne....seni seviyorum, hep seveceğim unutma tamam mı?"dedi taehyung ağlamamak için yumruklarını sıkıp derin nefes alarak. Annesine birşey olursa yaşayamazdı taehyung. Baba sevgisinden mahrum kaldığı zamanlar ona hem anne hem baba olmuştu canı olan annesi.

Gözlerini yukarı kaldırdı taehyung, Jungkookun yanında ağlamamalıydı.

Bu yüzden boğazını temizleyip iyi şeyler düşündü.

Annesinin bacağında yatıyor ve annesi ona yine yaptığı gibi meyve uzatıyor, bu lanet durumdan kurtuluyor, herşey düzelmiş. Babası yanında.

"Tamam, anne. Kapatmam lazım"diyip iç çekerek telefonu kulağından indirerek ekrana birkaç kez basıp kapattı.

"Şey, bir şey sorabilir miyim?"dedi jungkook çekinerek.

Taehyung telefonu şortunun cebine koyarken sanki kendinde değilmiş gibi duvara donuk bir şekilde bakarken başını salladı yavaşça.

"Baban....onu neden sormadın ki?"dedi jungkook yavaşça taehyunga adım atıp yaklaşarak. Jungkook merakına yenik düşmüştü, belki sormaması gerekiyordu ama bir anda sormuş bulunmuştu. Acaba babasıyla arası mı iyi değildi? Ya da babasını hiç tanımamış mıydı? Ya da...

Taehyungun gözleri hızla çekinceyle ona bakan gözlere değince zorla yutkundu.

"Babam...öldü"dedi yumruklarını sıkarak. Ağlamamak için kendini zorladığı için genzi yanıyordu. Babası, taehyung çok küçükken trafik kazasında ölmüştü. Taehyung çok küçük olduğu için babasına ne olduğunu anlamasada onun gökyüzünde olduğuna inanıp, bir gün gelecek diye bekliyordu.

The zombie virusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin