𝐅𝐥𝐚𝐰𝐥𝐞𝐬𝐬 ||𝑀𝑖𝑘𝑎𝑠𝑎 𝐴𝑐𝑘𝑒𝑟𝑚𝑎𝑛

-bir-

abidik gubidik fikirler bulup yayinliyorum sonrada mal gibi kaliyorum

'hangi birine bolum yazicam' diyorum sonra hak gecmesin diye hicbirine yazmiyorum nasilim ama 😎

Paradis'i Japonya'nin bir adet sehri olarak hayal edinisss

Oy atmayi ve yorum yapmayi unutmayin 💗

-

"Ne demek 'menajerimi kovdum'?" Levi çatık kaşlarıyla kız kardeşine baktı "Peki ya antrenörün?"

"O gorille 5 dakika daha çalışırsam tüm tekniklerimi üstünde denerim." Mikasa banka otururken söyledi "Soyadı 'Yeager' olan kişiler mümkünse benden 1 km uzakta dursun."

"Ayıp oluyor ama" ağlamaklı sesiyle konuşan genç adama soğuk bakışlarını çevirdi.

"Kes sesini Eren!"

Armin, Mikasa'nın arkasında durdu. "Sakin ol Mikasa. Zeke yüzünden ona patlama."

Homurdanarak gözlerini devirdi. Armin'in uzattığı şişeyi eline aldı. Soğuk sudan büyük yudumlar alırken Levi'ın söylenmesini duydu.

"Harika! Şimdi yeni bir antrenöre ve Mikasa'yı yatıştıracak bir menajere ihtiyacımız var!"

"İlki kolay." dedi Armin gülümseyerek "Moe l/n adında bir antrenör var. Geçenlerde başka bir kadın sporcu için iletişime geçmiştik. Kendisi cidden iyi. Üstelik eski UFC şampiyonu."

Levi'ın gözleri hevesle parladı "Çok iyi çok iyi" Mikasa'ya döndü "Bunu da kovmazsın umarım?"

"İyi ki bir şey yaptık, bir susmadın be!" kaşlarını çatarak abisine baktı "Konuşacağına çalış. Ne diye duruyorsun yanımda?"

"Çünkü kız kardeşim sorumsuz ve pervasız. Sonrası için 'ne yaparım' diye düşünmüyor ya da kendini sağlama almıyor." kuzgun saçlı adam sarışın çocuğa döndü "Sende numarası var mı Armin?"

"Elbette var. Ne olur ne olmaz diye numarasını istemiştim." gülümsedi "Ben sana numarasını şimdi atarım."

"Peki menajer işi?" diye sorguladı Eren "Onun için biri var mı?"

"Geçici süreliğine Armin halletsin" kollarını esnetti genç kız "Kriterlerimi biliyorsunuz. Ona göre birini bulun işte."

"Emredersiniz." Eren alaysı tavrıyla asker selamı verdi. Levi kendisine atılan numarayla konuşmak için kenara çekilirken Eren ve Armin, Mikasa ile konuşmaya devam etti.

-

"Siktir" elin ve yüzün zemine bastırılırken çığlık attın "Dur, acıtıyorsun." arkandan kolun çekilirken yüzünü buruşturdun.

"Sus" dedi kaşlarını çatarak "Susmazsan üstüne osururum."

"Ya" kendini kaldırmaya çalışırken bağırdın "Kalk üstümden! Ayı!"

"Kendin dedin 'güreşelim mi?' diye"

"Şartlar eşit mi sence?" sesli bir nefes verdin, önüne gelen tutamları ittirdin "İyi tamam... sen kazandın. Kalk şimdi üstümden VE SAKIN OSURMA!"

Üstündeki yük kalkınca gülümsedin. Aslında abin tüm ağırlığını bile vermemişti, o kadar acımasız değildi -en azından henüz-.

Bacaklarından tutup seni kaldırdı. Ters bir şekilde bakarken ellerini tekrar refleks olarak zemine koydun. "Abi!" yine çığlık attın "Yeter be! Yorulmadın mı, eşek herif?"

"'Eşek herif' ne lan? Saygısız." Seni bir kolundan tuttu, şimdi bir eli bacağından diğer eli kolundan tutarken seni bir yere götürüyordu.

"Lan! İndirsene!"