Şimdi, şehrin birinde bir ev varmış. Ev sahibi, kiralık başka yerde yaşarmış; yani o evde yaşamıyormuş. Ev, dışardan bakılınca çok güzelmiş. Her zaman çorap değiştirir gibi evden de kiracı değişirmiş. Evin sahibi, sorar kıracılara, "Neden gidiyorsunuz efendim? Evimi mi beğenmediniz yoksa rahatsız eden birilerimi var?" Kiracılar, "Yok efendim, ev güzel de işte, evde huzur yok." demişler. Ev sahibi, "Nasıl yani huzur?" demis. "Evde birilerı dolasıyor. Geceyarıları ilginç giden birşey var. Tuvaletten falan acayip acayip sesler geliyor." demişler. Ev sahibi, anlamamış. "Nasıl yani?" demiş. Onlar da, git kendi gözünle gör." der. Ev sahibi, birgün gider bakar, birşey yok. İki gün gider bakar, birşey yok. Anlayamamıs durumu. Sonrasında bir kiracı daha gelir eve. Anlaşırlar ev sahibiyle, tamam der. Ama ev sahibi, önceki olan olayları söylemez. kiracı da hocaymış. Yani, din hakkında bilgisi çokmuş. Gece olur, hoca yatağa yatar. Uykuya dalar. Geceyarısı, acayip sesler duyar. Uyanır, çıkar bakar, ses tuvaletten gelırmiş. Hoca, tuvalete dogru gıderken orda bir adam çıkar karşısına. Hoca, tabii korkmaz. Hocaya sadece şu kelimeyi söyler: "Mezarımın üstünden tuvaleti kaldırın." "Ne tuvaleti, ne mezarı?" derken, adam kaybolur. Hoca, düşünür ve tuvaletin altında mezar olduğunu anlar ve yarına tuvaletı oradan kaldırır. Artık huzur, yerini bulmuştur.