Selam! Çok tatlı ve uzun bir bölüm bırakıyorum size buraya iyi okumalar dilerim. Oy bırakıp yorum yaparsanız çok mutlu olurum.
Sizi Seviyorum!! >>"Bazen; bir kelebeğin ömrü gibidir Hayat. Ne kırılmaya gelir; ne de kırmaya..."
- Mevlana
Gece yaşanan olayla kafam allak bullak olmuştu, düşünmek istemiyorum, düşündükçe geçmişimin geleceğimi yakalamak isteği geliyordu. Bu düşünce beni korkutuyordu. Kollarımdaki tüylerim diken diken olduğunu hissediyordum. Bu konuyu daha fazla düşünmeyecektim sağlıklı değildi.
Aklımı başka bir şeye verdiğimde birkaç işlerle uğraştım evimde. Evim güzeldi küçüktü biraz ama bir kişiye yetiyordu. Önemli olan sakinliği ve sessizliğidi. Merdiven dairesinden sesler geliyordu sanırım biri buraya taşınıyordu üstümdeki kattaki ev boştu, birini bulmuşlardı demekki. Taşıma sesleri bir saat kaç saat onra yoktu. Sadece mobilyaları ve ev eşyalarını yukarı taşımış olmalılardı ya ev sahibi? O nerede?
Mutfağıma girdim ve termosta kendime bir çay yaptım yanıma almam için. Hazırlayıp masanın üstüne bıraktım. Lavaboya ilerleyip kendime baktım üstümdeki solukluk geçsin diye.
Üstüme kalın kıyafetler geçirdim hava soğumaya başlamıştı ve bizi kötü bir kış bekliyordu.Her şeyimi yanıma aldım mı diye çantamı kontrol ettim ve üstüme montumu ayaklarıma da botlarımı geçirdim ardından da kapıdan dışarı çıktım. Binada dediğim gibi sesler kesilmişti, hiçbir yerde de koli ve ya mobilya göremedim eve geçirmiş olmalılardı. Soğuk hava bedenimi ürpertirken kafamı gökyüzüne çevirdim gözlerimi de sımsıkı kapattım. İçime çektiğim soğuk nefesim beni rahatlatırken kafeye doğru yürümeye başladım elimdeki termos ellerimi ısıtıyordu. Çayımdan bir yudum içtiğimde içimi birkaç saniyeliğine yakıyordu sonra da sıcaklığı tüm bedenimde kendini hissettiriyordu.
Kafe insan kaynıyordu bugün, soğuk havalarda sıcak içecekler ruhu ısıtırmış.
Duvarda asılı olan saate baktığımda saat 21 geliyordu Selma kafeyi saat 22 de kapatıyordu. Müşteriler azalınca işlerimizi daha yavaş yapmaya başladık. Ayaklarımın altında öyle bir sızı vardı ki yüzümü ekşittim. Artık ayakta duracak halim kalmamıştı.
Selma, "Hayatım, anahtar tezgahın altında duruyor ben çıkıyorum sen de geç olmadan eve git işleri de bırak sabah hallederim ben. Yorulmuşsun sen." Dedi bana gülümseyerek montunun düğmelerini iliklerken.
Vedalaşmak için kollarımı Selmanın bedenine doladım ve sıkı sıkı sarıldım. Selma yanağıma bir öpücük kondurup kafeden hızlıca çıktı. Sırtımı masalardan birine yasladım ve birkaç saniye öyle durup gözlerimi etrafta gezdirdim. Çok işim kalmamıştı onları da halletmem gerekiyordu sabaha ve Selmaya kalmasını istemiyordum. Uykum yoktu sadece ayaklarım ağrıyordu ama bu da geçerdi.
Son olarak tezgahı sildiğimde işlerim bitmişti."İyi Akşamlar" dedi yumuşak bir ses kafayı kaldırıp kapıya baktığımda gördüğümle kaşlarım çatıldı.
"Ayaz?" Elimdeki bezi musluğun kenarına bırakıp tezgahın arkasından çıktım. Ayaz yanıma yürüdüğünde tam karşımda durdu.Gözlerim gözlerine bakarken kalbim biraz daha hızlı atıyordu
Sakin ol Masal
Ayazı ilk kez seneler sonra karşımda tam görüyordum, kolları hala kaslı, boyu hala benden çok daha uzun. Gece görmüştüm ama yüzüne bakmamıştım tam, şimdi daha iyi görebiliyordum. Aramızdaki sessizliği bozmuştu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah gecenin mavi dalgaları
Historical FictionYalnızlıklarıyla savaşanlar, içindeki öfke zincirini kıramayanlar, geceye sığınanlar, ışığa kavuşamayanlar... Kırık kalpler, bedenleri terk etmiş olan temiz ruhlar, karanlığa maruz kalmış olanlar, geceye sığınmış olanlar ve ışığa kavuşmak isteyenler...