Gezi

94 18 5
                                    

Uyuyordum. Rüyamda Percy'i görüyordum. O, elimden tutmuş, beni güzel bir mekâna götürmüş ve şimdi de romantik, güzel bir çıkma teklifi ediyordu. Ne güzel bir düştü öyle...


Telefon çaldı ve uyandım. Uyandığımda sabahın sarhoşluğundan ve uykusuzluktan halsizdim ve gözüm hiçbir şeyi görmüyordu. Yataktan kalkmadan, şöyle bir telefona ulaşayım derken hemen yan tarafında bulunan meyve suyu dolu bardakları fark etmedim. Telefona ulaştığım an bardakların kırılma sesiyle irkildim.


-Kahretsin!


Telefonu elime aldığımda, telefonda yazan yazıyı zar zor seçebildim. Arayan yine her zamanki gibi Reina'ydı. Başta cevap vermekte tereddüt ettim. Sabah sabah Reina'nın sorularıyla veya dertleriyle uğraşmak zorunda kalabilirdim. Bu benim için hiç hoş olmazdı. Ama sonra açmaya karar verdim:


-Yine ne var Reina?

-Yine ne mi var? Reina, hani bugün geziye gidecektik ya? Yoksa bizi ekmeyi falan mı düşündün sen?

-Yooo..

-Geliyorsun dimi?

-Ya, şey... Bugünlük bensiz gitseniz?

-Amy, bak! Bu şansı kaçıramazsın. Percy de geliyor hem. Bak, görürsün. Çok eğleneceğiz.

-Hmm...

-Gelecek misin peki?

-Bakarız.

-Bakarızı falan yok Reina. Ya gelirsin ya gelmezsin! Araç şimdi kalkıyor.

-Ya amma da konuştuk Reina. Hazırlanıp geliyorum. Tamam mı?


Bu lafı söyleyip telefonu kapattım. Gezi için götürmem gereken eşyaları, çantama koydum, giyindim ve çıktım. Yolda yürürken Nil Karaibrahimgil'in Kanatlarım Var Ruhumda şarkısını dinliyordum. Tam da geçen izlediğim filmdeki gibi...

Bugün kendi filmimde başrol oynuyor gibi hissediyorum kendimi.

Jenerikler akıyor, ben yeni hayatıma başlıyorum...

En sonunda okula vardım. Aslında evime çok yakın bir yerdeydi ama bilerek adımlarımı ağırlaştırarak yürümüş, yolu uzatmıştım. Hemen Reina karşıladı:


-Nerede kaldın?

-Hiç, sadece küçük bi işim çıktı o kadar.

-İyi, öyle olsun. Hadi, araca biniyoruz.


Yolda çok sevimli, küçük bir kedi olduğundan, araca Reina'sız binmek zorunda kaldım. Araca bindiğimde, karşı tarafta Percy'nin oturduğunu fark ettim. O, orada karşısında oturan başka bir çocuk, Daniel'le konuşuyordu. O da beni görmüş olacak ki yüzünde yavaşça bir tebessüm ifadesi belirdi ve sesini alçalttı. Sanki benden bir şey saklıyorlardı.


Reina'nın gelmesi gerçekten de uzun sürmüştü ve şimdiye kadar aracın çoktan hareket etmesi gerekirdi.

Araç hareket etmeye başladı. Reina, hiç beklemediğim anda arkada belirdi ve bunu görmemle dengemi kaybetmem bir oldu. Araba da hareket ettiğinden, az daha yere yuvarlanıyordum. Gözlerimi kapattım. Tekrar açtığımda gördüklerime inanamadım.


Kendimi Percy'nin kucağında buldum. Bu çok utanç verici bir durumdu.Ve o, bana:


-Sorun yok Amy. Sen nasıl istiyorsan öyle...


Bunu söylerken, Percy, elimi tutuyordu. O an bu durumdan, çok kızarmıştım.


"Benim bir şey istediğim yok Percy!Ellerini de ellerimden çabuk çek lütfen! "

deyip; ellerimi, Percy'nin ellerinden kurtardım ve kalkıp, Reina'nın yanına koştum. Biraz daha kibar davranabilirdim, biliyorum. Ama öyle davranmadım. Reina:


-Of, Amy! Bir çuval inciri berbat ettin. Keşke böyle yapmasaydın.

-Yeter Reina! Sesini duymak istemiyorum.


O gün bu olay dışında mükemmel bir gündü.Aslında Percy'den nefret etmiyordum.Aslında Percy de bir şey yapmamıştı.Ama böyle bir durumla karşı karşıya gelmek...

Artık şansımızı bir dahaki sefere deneyeceğiz, ne yapalım.




GizemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin