Uyandım ve etrafıma baktım. Her yer karanlıktı ve bu yüzden hiçbir şey gözükmüyordu. Etrafım uçsuz bucaksız karanlıktan oluşuyordu. Çok karanlıktı.
Aynı zamanda, bulunduğum yerde hiçbir şeyin gözükmemesi dışında, duyulabilecek bir ses de yoktu. Çok sessiz bir yerdi. O kadar sessiz bir yerdi ki kalbimin sesini bile duyabiliyordum. Herhalde şu televizyonlarda söylenen, Guinness Rekorlar Kitabı'na giren, dünyanın en sessiz yeri olan, yankısız oda gibi bir yerdi.
Şimdiye kadar böyle bir mekânın nasıl bir yer olabileceğini merak eder dururdum. Şimdiyse böyle bir ortamın içindeydim. İstediğime ulaşmıştım ama korkuyordum.
Durduğum yerden kalkıp, buradan kaçmak istedim. Ayağa kalkmaya çalıştım ama başarılı olamadım.
Bedenim uyuşuktu ve kollarımdan bacaklarıma kadar, hiçbir şey hissetmiyordum. Yalnız bu olsa yeterdi.
Ancak bir de çok sıkı bir şekilde yatağa bağlıydım. Yani, kurtulmam imkânsızdı.
Başta böyle olduğunu bilseydim kalkmaya hiç uğraşmazdım bile. Ama karanlıktan, bir şey gözükmüyordu. Hiç bir şey hissetmiyordum. '' Ben neredeyim böyle?''
Hiçbir şey gözükmemesi ve duyulmamasına rağmen orada biri vardı. Bunu çok açık bir şekilde hissedebiliyordum. Onunla konuşmaya çalıştım. Ama bunda da başarılı olamadım. Sadece içimden ''Lütfen bana yardım et!'' diyebildim. Oradaki:
—Hiç boşuna nefesini harcama Amy! Seni efendime canlı götürmem gerek. Eğer kendine bir şey olmasını istemiyorsan bir daha ses çıkartma!
Daha ağzımı kıpırdatmamıştım, nasıl dediklerimi anlayabilmişti? Beni nerden tanıyordu? Ben onu gerçekten tanıyor muydum? Daha da önemlisi beni neden kaçırmıştı?
Sanırım düşüncelerimi okuyabiliyordu. Eğer gerçekten düşüncelerimi okuyabiliyorsa, şimdi de okuyabiliyordu. Bir şey söylemesini bekledim. Ama konuşmadı.
Şimdi ise telefonla konuşuyordu. Sesine bakılırsa erkekti ve benim yaşlarımdaydı. Konuşması çok ciddiydi.
Konuşması biraz uzun sürmüştü ama ben, sadece son kısmını yakalayabilmiştim:
—Efendim... O uyandı. Ne yapmamı istiyorsunuz?
—Derhal onu uyut ve hafızasını sil!
Nasıl oldu bilmiyorum ama bu sözleri duyduğum an, yataktan sıçradım. Aslında, mantıken az önceki vaziyette sıçramayı bırak kıpırdamam bile imkânsızdı. Şimdi yataktan kurtulmuştum.
—Efendim, o sizi duydu.
—Sakın kaçmasına izin verme!
Çocuğun efendim dediği kişi, sesine bakılırsa çok çetin ve korkunç biriydi.
Oradan kaçmıştım ve koşuyordum.
Aranıyordum ve her an yakalanabilirdim.
Bir süreden sonra çok yoruldum, ''Yolun kenarındaki bir banka oturup, biraz dinleneyim.'' dedim ve öyle yaptım.
Şimdi çok rahattım. O an her şeyi boş verdim ve sadece o an olan şeylerle ilgilendim.
İstediğimi yapmakta özgürdüm. Ama bu özgürlük sonsuza kadar sürmeyecekti. Bundan emindim. Ancak, yakalanmadan önce gerçekleri bulmam gerekiyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizem
FantasyAmy, normal ve sıradan bir hayata sahip olan, güzel ve neşeli bir genç kızdır; ta ki başına gelen bir şey sonucu yaşamının bazı anılarını unuttuğunu fark edinceye dek. Ailesi ve arkadaşları ona her şeyin yolunda olduğunu söylerken, Amy bir şeylerin...