family problems

9 3 109
                                    


1 hafta sonra:

"Patronun getirdiği yeni kurabiyelere baksana, çok güzel!"

"Sende güzelsin." Birdenbire ağzıma tıkıştırdığım içi kuruyemiş dolu kurabiye boğazımda kalırken öksürerek güç bela lokmamı yiyebilmiştim. Taehyung her ne kadar laf arasında geveleyip hiçbir şey dememiş gibi davransada ona bakakalmıştım. Elimde yarım kalan kurabiyeyi almış ve yemişti o ara.

"Evet güzelmiş." Elimin tersiyle ağzımı silip bir şey diyemeden kalkmış ve gitarı sırtıma takmıştım. "Neyse, bu gün erken bitirelim. Bizimkilerle hiç vakit geçiremiyoruz. Sabah anca iki üç saat görüyoruz."

Biraz durup düşündüğünde bana hak vermiş olmalıydı ki başını sallamıştı. Gerçekten de bir haftadır sadece sabahları görüyordum. Zaten gece geldiğimizde herkes uyuyor oluyordu. Fakat bu kadar zaman içinde fazlasıyla gelişmiştik, Taehyung'ta bende. Artık her ne kadar amatör olsamda Taehyung'a eşlik ediyordum. O da kendi sesi konusunda fazlasıyla gelişmişti, her ne kadar kısa bir süre gelmişte olsa.

İkimizde kafeden çıkıp kapıyı kilitlediğimde eve doğru yürümeye başlamıştık. İkimizden de pek ses çıkmazken Taehyung aradaki sessizliği bozmuştu.

Şaşırtıcı.

"Keşke işleri biraz daha büyütebilsek."

Dudağımı büzdüm. "Kendimizi o kadar geliştiremedik ve imkanımız yok." Net cevabım doğru olduğundan ses verişini duymuştum. Ona doğru döndüğümde gerilsemde gülümsemiş ve omzuna çarpmıştım. "Ama bu gelişemeyeceğimiz ve hiç imkanımız olmayacağı anlamına gelmiyor."

Bana doğru baktığında gülümsemiş ve saçlarımı karıştırmıştı. Gülümserkenki dudaklarında kaybolabilirdim. Çok hoş gülümsüyor.

Taehyung'a karşı ne hissediyordum veya ne hissetmeliydim bilmiyordum. Fakat bildiğim tek şey beni yargılamayacağını kesin bildiğimdi.

Birden beni kendine çekip kolunu omzuma attığında kaskatı kesilmiş ve durmuştum. O da durup bana bakmıştı. Sonrasında gerildiğimi fark ederek güldü ve yüzüme doğru eğildi. Evet, bu durumda içimde yangınların koptuğu doğrudur hâkim bey.

"Arkadaşımın omzuna kolumu atamaz mıyım?" Boğazımı temizleyerek hızlıca başımı salladım ve gergince gülümsedim. "Evet atabilirsin. Arkadaşız sonuçta..."

Aramızdaki gerginliği atıp tekrardan tartışma ve atışma moduna girdiğimizde yolu tamamlamış ve eve gelmiştik.

Taehyung üst kata çıkarken evden gelen seslerle duraksamıştım. "İyi geceler arkadaşım." Taehyung'un sesiyle yarım ağız gülümseyip ağzımın içinde, "iyi geceler." Demiştim. Kaşlarım çatılırken kapıyı birden açmıştım.

Gözlerimi kırpıştırarak etrafa bakarken karşımda elinde Soju şişesi ile duran babam vardı. Annemler koltukta birbirlerine girerek oturmuşlar ve hepsinin korktuğu apaçık belliydi. Hepsinin bakışları bana dönerken sinirle elimdeki anahtarı fırlattım ve babama doğru yürüdüm.

"Ne işin var lan burada!" Direkt yakalarına yapıştığımda üzeri leş gibi alkol korkuyordu. Sinirle beni geri iterken saatine bakmıştı. "Saat 11'e geliyor. Neredesin lan sen? Evin erkeği böyle mi olur? Sana böyle mi öğrettim ben?"

Sinirden gözlerim seyirirken annemler varken bir şey yapmak istemiyordum. Doğru düzgün ayakta duramıyordu bile. Sinirle elimi yüzüme götürürken diğer elimle kapıyı gösterdim. "Çık dışarı."

Elindeki şişeyi kenara koyarken yüzünde pis bir sırıtış vardı. "Büyüdün de bana kafa tutuyorsun demek." Yalpalayarak kapıdan çıktığında derin bir nefes aldım ve annemlere baktım. "Odalarınıza geçin, geliyorum ben."

between the symphonyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin