1.0

209 12 10
                                    

Bu hikayenin konusunu pinterestte bir videonun yorumlarında görmüştüm. Yazmayı denemek istedim yani biraz acemiyim ama:) Umarım iyi olur, şimdiden herkese keyifli okumalar...

Fotoğraf spoiler değil kesinlikle😄
İlk kez bu tarz bir şey yazıyorum valla:)
Neyse okuyun hadi, gidiyom ben

"Dazai-san, bu görevi tek başıma halledebilirim. O kaplan çocuğa ihtiyacım yok." Dazai gülümsedi. "Ama bir baloya tek gitmen çok dikkat çeker öyle değil mi?" Haklı olduğunu bildiği için sustu ve bıkkınlık içinde bakışlarını başka yöne çevirdi. Kapı açıldı ve içeri Atsushi girdi. "Dazai-san,önemli bir görev var demiştin onun için geldim." Akutagawa'yı görünce sinirle yüzünü buruşturdu."Senin burada ne işin var?" Akutagawa cevap verme işini Dazai'ye bıraktı. Ama o da bu soruyu görmezden geldi. "Sanırım bu görev biraz zor olacak..."

~~~

Mori kapısının çalınmasıyla derin bir nefes verip alnını ovuşturdu. "Evet?" Chuuya sinirli bir şekilde içeri girdi. Elindeki kağıdı masasının üstüne fırlattı. "Yine şu Ankoku denen adam! Pes etmek nedir bilmiyor gerçekten..." Koltuklardan birine oturdu. Mori kağıdı bıkkınlıkla eline aldı. Yine her zamanki şeyler yazıyordu, kağıdı Chuuya'ya uzattı. "Bunu Fukuzawa'ya götür, o ilgilensin. Bu kadar işin içinde bir de bununla ilgilenemem." Chuuya kağıdı alıp ayağa kalktı. "İyi... Biriyle gönderirim." "Chuuya" Chuuya durdu ve Mori'ye döndü. "Kağıdı sen götür. Biliyorsun herkese güvenemem." Gülümsedi ve onu ikna etmek ister gibi baktı. Chuuya tekrar kapıya doğru ilerlemeye başladı ve dışarı çıkmadan hemen önce "Götüreceğim." diye ekledi.

Dazai her zamanki koltuğuna uzanmış kulaklığıyla müzik dinliyordu. Bir yandan şarkıya eşlik ettiği için ajansın bundan memnun olduğu söylenemez. Ranpo da ondan çok farklı değildi, işin masa başı kısmını çok önemsemiyordu. O olay yerlerini araştırıp ipucu peşinde koşma meraklısıydı. Çoğu zaman buna ihtiyacı kalmasa da... Çekmecesine uzanıp elini yiyeceklerinin aldırdı ve birini seçti. Kafasını yavaşça kaldırıp sağına soluna bakındı. Sonra tekrardan masaya döndü ve eline aldığı yiyeceği inceleyip ambalajını sıyırdı. "Liman mafyasından biri buraya geliyor." Herkes bir anda işini bırakıp Ranpoya döndü. Dazai gözlerini açtı ve kulaklığı kulağından indirdi. Yerinde yavaşça doğrulup bu durumu önemsemeyerek yemek yiyen Ranpo'ya baktı. Atsushi lafa daldı. "Bir dakika sen bunu nasıl-" Atsushi'nin sesini zil sesi böldü. Ranpo yemeğine kısa bir ara verip konuştu. "Merak etmeyin, buraya olay çıkarmaya gelmedi. Belli ki konuşacak şeyleri var..." Atsushi'nin kafası iyice karışmıştı. Dazai ayaklanıp kapıyı açmaya gitti. Karşısında Chuuya'yı görünce Ranpo'nun yanılmadığını anlayıp sırıttı. "Chuuya... Seni burada göreceğim aklıma gelmezdi. Önemli bir olay olmalı-?" Chuuya onu görmezden gelerek içeri geçti. Tüm ajans ona her an saldırabilekmiş gibi bakıyordu ama umurunda olmadı. "Beni patron yolladı. Başkanınızla görüşmem gerek, nerede?" Bu sefer Kunikida ayağa kalktı. "Buraya elini kolunu sallayarak giriyorsun ve birde başkanla mı konuşmak istiyorsun yani? İş birliğimizin de bir sınırı var!" Chuuya konuşacağı sırada sert bir kapı kapanma sesi duyuldu. Dazai yapmıştı. "Hemen sağındaki oda..." Chuuya gözlerini devirip odaya girdi. Kunikida Dazai'yi bakıp sinirle konuştu "Ne diye ona yerini söyledin." Dazai gülümsedi. "Odanın yerini zaten biliyordu. Sadece bize kötü niyetli görünmemek için sordu. Ranpo'nun dediğine katılıyorum, hiç bir şey yapmayacak." Ardından sırıtarak ekledi. "İstese de yapamaz zaten."

Chuuya odaya girince masanın başında oturan Fukuzawa'yı gördü. Onunla baş başa kalmak istemediği için acele etmeye karar verdi. Ceketinin içinden zarfı çıkardı ve masanın üstüne koydu." Ankoku olayından haberin vardır." Cevap beklemek yerine gözlerine dikkatlice baktı bilmiyormuş gibi durmuyordu. Hatta sanki geliceğini de biliyormuş gibiydi. Fukuzawa mektubu incelemekle meşguldü. Mektubu açıp bir kaç kere okudu ve sonra Dazai'yi çağırdı. Dazai kapıyı çalıp içeri girdi. "Konu nedir?" Fukuzawa başını kaldırıp ona baktı. "Anlamamış gibi sormasan olmaz değil mi?" Kağıdı ona doğru uzattı,o da hızlıca bir göz gezdirdi. "Peki onu baloda öldürmemi filan mı istiyorsunuz?" "Hayır, öldürmek en son çare... Şimdilik ağzını sıkı tuttuğundan emin olmalıyız." "Ama şu günlerde çok yoğunum başkan..." Üzgün bir ifade takınıp Chuuya'ya döndü. "Yeni intihar yöntemleri denemeye başladım da." Chuuya önce ona baksa da sonra sinirle dişlerini sıkıp başka bir yöne döndü. Dazai bu haline gülüp tekrar Fukuzawa'ya döndü. "Yine de düşüneceğim." Onun yerine Chuuya cevap verdi. "Hızlı düşün, baloya 1 hafta var." Dazai cevap vermek yerine gülümsedi. Fukuzawa çıkabileceklerini söyledi ve birlikte odadan çıktılar. "Bak, senin için bu basit bir mesele gibi görülebilir ama değil. Bu adamda bize ait olan çok önemli bir şey var ve onu herkes görürse eğer itibarımız iki paralık olur. Duydun değil mi?" Dazai tekrar gülümsedi. "Tabi, tabi. Elimden geldiğince hızlı karar vereceğim chuu~" Chuuya daha çok sinirlendi ve kapıyı sertçe çekip çıktı.

O gidince Dazai şaşırılacak bir şekilde masasının başına oturdu ve konu hakkında araştırma yapmaya başladı. Atsushi onun hemen yanında oturuyordu ve ister istemez gözü onun bilgisayarına kayıyordu. Dazai en sonunda onu bu meraktan kurtarmak istedi. "Atsushi" Atsushi sanki ne zamandır onunla ilgilenmiyormuş gibi yaparak ona baktı. "Yardımına ihtiyacım var. Sızmam gereken bir balo var ama ben gidersem eğer tanınan biri olduğum için çok dikkat çekerim." Bunu söylerken en tatlı yüzlerinden birini takındı. Atsushi aslında bu cümlenin "Benim yeni intihar yöntemleri denemem lazım, bunun için vaktim yok. " demek olduğunu biliyordu. Yine de olayı merak ettiği için sözünü kesmedi. Dazai tekrar ciddileşerek konuştu. "Sen benim yerime gitmelisin ama tek gidemezsin, sonuçta bu bir balo... Seninle gelmesi için birini bulacağım sen sadece bu dosyayı biraz incele. Burada yapacağın her şey kabaca yazıyor." Şaşırarak dosyayı eline aldı. "Ama Chuuya daha yeni gelmişti bunu ne ara hazırladın?" Sırıttı. "Her zamanki Ranpo, biliyorsun." Gülümsedi ve kapağını açıp okumaya başladı. "Demek Ankoku..." "Ne o, tanıdık mı geldi?" "Hayır sadece... İsminin anlamı bile bir garip, bu isim için doğmuş gibi..." Hak verir gibi hafifçe başını salladı. "Aslında bu isim bana birini daha çağrıştırıyor... Bu göreve en uygun kişi o olur sanırım." Atsushi'ye bakıp sırıttı, onun bundan memnun olmayacağını biliyordu ama cidden başka birini bulacak vakti de yoktu. Atsushi şaşkınca ona baktı,iyi bir şey olmadığını anlamış gibiydi." Ne?" Dazai tekrar bilgisayara döndü." Hiç... Hiçbirşey. "

Bu kadardı, betimlemeler biraz az biliyorum ama zaten kısa tutacağım bir kitap. Birine bunu yazmak için söz vermiştim de.
👋👋👋
Neyse çok uzatmıyım, sonraki bölümde görüşürüzz <3

DeğişimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin