~Akutagawa~
"Dans etmeyi biliyor musun?" Başını iki yana hızlıca salladı. "Hayır! Hayatımda hiç dans etmedim." Keşke şu prova işine bu kadar soğuk bakmasaydım, koz'a ihtiyacım kalmaz diye düşünmüştüm ama inadına gibi oldu işte! "Bana ayak uydur, Atsushi!" Bende dans işinde profesyonel sayılmam ama en azından önceden kursuna gittiğim olmuştu, nedenini unutmaya çalışıyorum... Hızla elinden tutup piste götürdüm, dans etmemizin sebebi de pistin bomboş olmasıydı zaten! Kimse dans etmiyordu ama eğer aralarından koşarak çıkarsak içeride panik ortamı oluşacaktı ve bu istediğim son şeydi. Hem kapıya ilerlemeye hemde Atsushiye dans etmeyi öğretmeye çalışıyordum. Zor da olsa şu ana kadar çok iyi gidiyordu. Bir an gözlerim Atsushiye kaydı ve gördüğüm şey gülümsememe neden oldu. Gözlerini sımsıkı kapatmış ve kendini geriye doğru bırakmıştı, onu tutmasaydım çoktan yeri boylamıştı. Öncesinde onu bu halde görebilmek için neler vermezdim ama aksilik peşimi yine buldu işte. Şu anda sadece iş için buradayız, Akutagawa. Kendini topla.Evet, şu üç satırlık dans bölümü için sizi 5 bölümdür oyalıyorum dndbdmsnmsbd)
Kapıya yetiştiğimizde bize bakan meraklı gözlerin bir kısmı ilgisini kaybetmişti. Atsushinin elini sıkıca tutup kısa bir selam verdim ve koşarak salondan çıktım. Sağa sola doğru baktım ve arabasına binen Ankokuyu görmemle kaşlarımı çatıp arabaya doğru ilerledim. "Korkak piç!" Tam kapımı açacakken elimin hala Atsushide olduğunu fark ettim. Lanet, nasıl unuturum. Elimi hızlıca çektim ve derin bir nefes aldım. "Bin, Atsushi. Bunu onun yanına bırakmayacağım." Her şeyin sorumlusu oydu, şu an Atsushiyle bu kadar soğuk olmamızın sebebi de o! Onu paramparça edicem, buna pişman olucak.
İkimizde arabaya binince hızla peşine takıldım. Aramızda çok fark yoktu ama sağa sola dönüp durduğu için kaybedeceğimden korkuyordum. Ara sokaklardan geçip ana yola çıktığımızda arabasının yanına aynısı olan iki araba daha geldi ve aralarında yer değişmeye başladılar. "Lanet..." Nerede olduğuna bakmamıştım ve araçların içi de görünmüyordu. Şanslı bir tahmin olması da çok zordu. En sonunda üçe ayrıldılar biri sağa gitti, diğeri sola ve önümüzdeki araba ise dümdüz yoluna devam etti. Hızımı azalttığım sırada Atsushi elimin üstüne elini koydu. "Durma, dümdüz git. O araçta..."
Bu bir tahmin miydi bilmiyorum ama başka seçeneğim de yoktu. Onu dinleyip tekrardan gaza bastım. Elini hatırladığımda dikkatim dağıldı ama sesimi çıkarmadım. Bir süre sonra o da fark etti ve elini yavaşça çekti. Yüzü tamamen kızarmıştı, Gülümsedim. Atsushi nasıl yapıyorsun bilmiyorum ama beni güldüren nadir insanlardan birisin, zaten bu yüzden seninle... Neyse, geçmişi hatırlamaya gerek yok. "Atsushi, ben tam olarak kimim senin gözünde?" "B-bu nasıl bir soru, Akutagawa? Sadece iş arkadaşıyız ve üstüne düşman olan iki iş yerinde çalışıyoruz." Bakışlarımı yoldan ayırmadım ama sinirlenmiştim. "İş yerlerinin canı cehenneme, yıllardır mafya için neler yaptım nelere katlandım? İşin bu kısmına karışamaz! Ayrıca... "
Bana baktığını fark edip aralıklarla ona bakarak konuştum. "Geçmişin hakkında hiçbir şey hatırlıyor musun?" Gözleri parladı bir an, hatırlamadığını biliyorum ama yine de bir şansımı denemek istedim. "Çoğunluğunu hatırlıyorum ama, bir iki yıl öncesi kayıp." Bana asıl orası lazım zaten! "Sen bunu nereden biliyorsun?" "Uzun hikaye ben sana sonra-dikkat et!" Bir anda çatıdan görünen silahla Atsushinin kafasını tutup aşağıya ittirdim. Bende olabildiğince kafamı eğdim. 5 kere ateş etti ve ön cam dahil tüm camları patlattı. Gözüne cam girmemesi için Atsushiye gözünü kapatmasını söyledim ama çoktan kapattığına eminim. Bir yandan yola odaklanmaya çalışırken önümden yola dalan tırı görünce bağırdım. "Siktir!"
İki elimle direksiyonu tutup olabildiğince sağa kırdım. Tır sanki yolu kapatır gibi tam önüme duruyordu, Ankokunun işi bu. Hızım çok fazla olduğu için zamanında duramazdım. "Sağa dön, tırın geldiği yere!" Atsushinin bağırmasıyla kendime geldim ve sağa saptım, normal bir ara sokağa çıkmıştım. Hızımı arttırdım ve ilk gördüğüm yerden sola saptım, aklımda hala o tır vardı. İçinin boş olmasına imkan yok uyuşturucu filan mı taşıyor acaba?" Atsushi, tırı patlat. Kurtulduğumuzdan emin olalım." "Tamamdır."
Elini ceketine atıp bir düğmeye bastı ve arabadaki gizli bölme açıldı. Bu tür eşyaları sakladığımız bir yer işte... Son sola dönüşümü de yaptım ve çok geçmeden sağa dönüp tekrar ana yola çıktım. Atsushi pinini çektiği bombayı kaplan gücünü kullanarak tıra fırlattı. Tam olarak tırı altında durduğunu görünce geri içeri geçti. Kolunu eski haline getirdi ama düşündüğüm gibi takımı dirseğine kadar yırtılmıştı. Önümüzde Ankokunun aracını görmemle gazı daha da kökledim. Arabaların arasındaki fark artmıştı, artık yardım almam gerekiyor.
"Atsushi-" "Kolunu kaldır." Bir anda ceketimi tutunca şaşırdım. Geleceğimi görüyorsun sen Jinko?! Kolumu kaldırınca ceketin kolunu çıkardı, diğerini sallayarak ben düşürdüm. Sonra Rashomon ceketimi getirdi ve sırayla iki kolunu da giydirdi. Kendimi rahatlamış hissettim, rashomonsuz olmak işkence gibiydi. Anında gücümü kullanıp arabayı yakaladım. Ankoku buna karşılık veremezdi, küçümsenmeyecek bir gücü vardı ama bu saldırı için kullanabileceği bir güç değildi. Araba ilerleyemedi ve durdu, bende hızımı düşürüp arkasına durdum. Jinko hızla arabadan inip arka kapıyı açtı, onu yalnız bırakmamak için bende diğer taraftan gidip kapıyı açtım. Bunu görmeyi ikimizde beklemiyorduk, arka koltuk boştu!
Arabaya sertçe vurduğunda gözümü sıkıca kapattım ve doğrulup kapıyı çarptım. Ön kapıyı açıp şöförü yakasından tutup havaya kaldırdım. "Ankoku nerde?!" "İnanın bilmiyorum, ben sadece bu aracı şürmekle görevlendirildim. İçeride kimse yoktu." Atsushiye bir bakış attım. "Hayır! Eminim bu araçtaydı, düz giden araçtaydı." Konuşacakken adamın gülme sesini duydum. "Bu araç düz giden araç değil, siz tırla uğraşırken tekrar yer değiştirdik. Nereye gitti bilmiyorum ama bilsem de size söylemem zaten, hele da sizin gibi aptallara-" Suratına yumruğu geçirip adamı bayılttım ve sinirle arabaya gittim.
"Lanet olsun, kaçtığına inanamıyorum." Atsushi de çoktan yanıma gelmişti. Destek vermek ister gibi elini omzuma koydu. "Tamam, dert etme boşver. Daha sonra buluruz illaki." Omzundaki elini tutup bacağıma koydum ve elini bırakmadım. "Benim onunla görülecek bir derdim var Atsushi. Anlayamazsın boşver gitsin..." "Ateş edilmeden önce söylediğin... Sen neden geçmişimi unuttuğumu biliyorsun musun? Ben seni önceden tanıyor muydum Akutagawa?" Derin bir nefes verip elini bıraktım o da anlayıp elini çekti. "Bu cevaplayabileceğim bir soru değil çünkü seni tanımıyordum. Belki beni tanıyorsundur ama ben seni tanımıyordum. Hafıza kaybını Dazai-san'dan öğrendim."
Neden yalan söyledim, neden dürüstçe gerçekleri söylemedim. Korktum mu, beni bırakıp gider diye mi korktum ya da daha kötüsü beni tamamen unutmasını mı istiyorum?! "Ah, üzgünüm. Bilmiyordum..." Bir süre ikimizde kendimizle baş başa kaldık, iç sesim susmuyordu. Söylemem gerektiğini haykırıyordu ama hayır. Bunu ne ona ne de kendime yapamam, onu artık unutmalıyım. Sonsuza kadar. Tekrar kendime gelince arabayı ajansa doğru sürmeye başladım.
Eveeet, bölüm bu kadardı, hatta bu finaldi devamını yazmıycam baybay...
Şaka tabiki lan daha neler yazıcam ben bu kitaba smut hariç onu yazıp kitabı mahfetmek istemiyorum.
Sizce Atsushi neden geçmişini hatırlamıyor?
Akutagawa neden Atsushiye yalan söyledi? Hepsi sonraki bölümlerde cevabını buluyor.
Sadece eğer Atsushi ajans gitmek istemeyip Akutagawayla giderse herşey daha erken ortaya çıkar ama yok ben ajansa gideyim derse bölüm sayısı artar.
Sizce ne yapıyım, valla ikisi de çok cazip geldi şu an:)
Beğendiyseniz oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Öptüm siziiii🌹❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Değişim
FanfictionAtsushi ve Akutagawa'nın yolu hiç beklemedikleri bir şekilde kesişiyor. Mafyayı tehdit eden bir adam, Ankoku. Bir balodayken onu yakalamak için birileri gerekiyor ve o iki şanslı kişi olmaya hak kazanıyorlar...