"Ben... Daha doğrusu biz..." Derin bir nefes verip başını eğdi. "Biz çıkıyorduk, Atsushi ve anladığım kadarıyla beni seviyordun... Bende seni... Ama sonra o Ankoku denen herif senin hafızanı sildi ve herşeyi mahvetti!" Yumruğunu sıkıp dizine hafifçe vurdu. "Hiçbir şey hatırlamıyordun... Bu yüzden senden tamamen ayrıldım ve kendi kendime seni unutucağım için söz vermiştim ama... Bir anda seninle o kadar çok yan yana olmak zorunda kaldık ki, duygularım tekrar ortaya çıkmaya başladılar. Senden saklamak için elimden geleni yaptım ama sanırım işe yaramadı... Artık bilmen gerekiyordu, o kadar. Sana herhangi bir şey demiyorum. Sadece sorunun cevabı bu." Gözlerini kapattı ve alnını direksiyona koydu. Atsushi şaşkındı ama şaşırdığı şey önceden çıkmış olmaları değildi.
" Akutagawa... Ben seni tamamen unutmuş olmayabilirim. Aslında sana söyleyecektim ama beni yanlış anlamandan korktum. Aklımda bazı anılar var. Seninle konuşuyoruz, hayır, tartışıyoruz. Ve sonra..." Elini alnına koydu, hatırlamaya çalıştı ama hatırlayamadı. "Cidden hatırlamıyorum... Üzgünüm... Yine de seni hatırlatmasaydım bile eminim tekrar severdim." Yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirdi. Akutagawa bir anda durdu, gözlerini açtı ve yavaşça kafasını kaldırdı. "Ne dedin?" "Ne duyduysan o..." Kızaran yüzünü diğer tarafa çevirdi. "Yani bu durumu öğrenmesem bile sende farklı Bir şeyler var gibi geldi, beni sana çeken bir şey..." Akutagawa hala duyduklarının şokundaydı ve cevap veremiyordu. En sonunda hareket etmeyi başardı ve yaklaşıp Atsushi'ye sarıldı. Bunu kendi de beklemiyordu, bir anda oluverdi işte! Atsushi kollarıyla sıkıca sardı onu, vücudu çok sıcaktı.
Bir anda kaşlarını çattı ve elini alnına yerleştirdi. Gözleri açıldı. "Akutagawa sen yanıyorsun!" Derin bir nefes verdi. "Biliyorum ama umurumda değil. Şuan gayet iyiyim." Hafifçe geriye çekildi. "Hayır, iyi falan değilsin. Başın ağrıyor ve üşüyor olmalısın, yalanlarını başkasına sakla." Hafifçe güldü. "Vay, şanslı tahmin tatlım ama hayır,dediğim gibi gayet iyiyim." Onu dinlemedi ve zorla arkaya geçmesini sağladı. Ardından daha yakın olduğu için Mafyanın yerine doğru sürdü. Eve vardığında arabadan indi ve Akutagawa'nın kolunu omzuna atıp yürümesine yardım etti. " Atsushi, cidden buna hiç-"
"Kes ve yürü..." Gereğinden fazla ciddi söylemişti bu yüzden Akutagawa sustu ve yürümeye devam etti.Kapıyı açan Chuuya'ydı. Önce Atsushiyi görünce yüzünü buruşturdu ama Akutagawanın ona tutunarak ayakta durduğunu görünce telaşlandı. "Akutagawa! İyi misin sen?" Hafifçe gülümseyip başını salladı. "Bir şeyim yok, Atsushi abartıyor..." Hafifçe iç çekti, Akutagawa ona doğru dönüp hafifçe gülümsedi. "Ah, üzgünüm yani şey... Evet, çok hasta olacakmışım gibi geliyor." Chuuya ikisine göz devirip geçmeleri için kenara çekildi. Geçerken Atsushi'nin kulağına fısıldadı. "Eğer ona bir şey olursa senden bilirim..." Atsushi bunu çok fazla umursamadı ve yürümeye devam etti. Ortalıkta kimse olmadığı için hızlıca Akutagawa'nın odasına geçtiler. "Biliyor musun? Kapıda dalga geçiyordum ama cidden biraz üşüyor gibiyim..." Atsushi bir şey söylemedi, onu yatağa yatırıp üstünü örttü. Hızlıca gidip mutfakta bir bez ıslattı ve alnına koydu.
"Daha iyi misin?" Yavaşça başını salladı. "İyiyim ama üstüme bir ağırlık çöktü. Yine de seni yalnız bırakmak istemiyorum..." Yanağına parmağıyla hafifçe vurdu. "Aptal, uyursan iyileşebilirsin. Beni boşver." Sonra yumuşar gibi oldu. "Başında seni bekliyor olacağım... Meraklanma ve uyu." Yorgun bir şekilde gülümsedi. "Seni neden sevmediğimi tekrar hatırlattın bana." Bu cümleden sonra odada derin bir sessizlik oldu, uyumuştu. Bir süre uyurkenki halini izledi. Yeterince komik ve sevimliydi. Başını hafifçe okşadı ve okuyacak bir şeyler bulmak için raflara doğru yöneldi. Şu sıralar kendinin de okuduğu ve yarım kalan kitabını eline aldı, belki de önceden bunu okumuş ama unutmuştu. Ah, bu durum 'keşke şu kitabı unutsam da tekrar okusam' hayallerinin gerçekleştiğini gösteriyor... Yani başka bir şey dileyebilirmiş...
Kendi kendine gülümseyip tekrar yerine geçecekken gözü beyaz renkli sehpaya ve üstündeki fotoğrafa kaydı. Hala aynı şekilde duruyordu. İçindeki merak kıvılcımı alevlendi tekrar. Çerçeveye doğru yürüdü ve elini uzattı. Son kez Akutagawa'yı kontrol etti. Hala uyuyordu,derin bir nefes alıp çerçeveyi kaldırdı. "Ne..." Çerçeve boştu, fotoğraf yoktu. "Ama o zaman neden bu şekilde duruyor?..." Çerçeveyi eski haline getirdi ve tekrar yerine oturdu. Akutagawa'nın saçlarını okşadı ve sanki duyabiliyormuş gibi sordu. "Görmemi istemediğin o fotoğraf ne Akutagawa..."
Kitabın kapağını açtı, nerede kaldığını anlamak için sayfalar arasında gezinirken birden gözüne kitaptan sarkan kağıt parçası çarptı. O sayfayı açtı ve kağıdı alıp ters çevirdi. Bu bir fotoğraftı... İkisinin bir fotoğrafı. Çimlere uzanmış bulutları izliyorlardı, Atsushi parmağıyla bir yeri gösteriyordu. Sanırım bulutlardan birini bir şeye benzetmişti. Akutagawa ise yüzündeki hafif gülümsemeyle onu izlemekle meşguldü, fotoğrafı da o çekmişti belliki. Gözleri doldu, kim bilir önceden neler yaşamışlardı ve o hepsini unutmuştu. Kendinden utanıyordu... Akutagawanın yanına başını koydu ve sakince ağlarken ona bir söz verdi. "Yemin ederim, hepsini tek tek hatırlayacağım ve sonra seninle daha güzel anılar biriktireceğiz Akutagawa..." Elini sıkıca tuttu ve o şekilde uyuyakaldı...
Eveeet. Aslında şu sıralar hiç bölüm yazamıyorum... Bunun için üzgünüm:') Cidden ara tatilde olabildiğince bölüm atıcağım ve arayı kapıtacam:) Bu bölümü de hadi yılbaşına bir yb ile girin de motive olun diye attım ne düşünceliyim beeğğ mdhdmshsmdbx
Şaka maka yeni yılınız kutlu olsun dostlar, umarım umduğunu gibi bir yılınız olur.
Bunu da koymasam olmazdı. Öptüm hepinizi çoook😘😘😘❤️❤️❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Değişim
FanficAtsushi ve Akutagawa'nın yolu hiç beklemedikleri bir şekilde kesişiyor. Mafyayı tehdit eden bir adam, Ankoku. Bir balodayken onu yakalamak için birileri gerekiyor ve o iki şanslı kişi olmaya hak kazanıyorlar...