7.0

87 11 19
                                    

Bir süre sonra ajansa vardılar. Akutagawa aracı durdurdu ve Athsushi'ye hiç bakmadan alnını direksiyona yasladı ve fısıldar gibi konuştu. "İyi geceler, Atsushi." "İyi geceler ama sen...iyi misin?" "Evet, evet. Sen beni boşver." Kafasını kaldırdı ve önüne doğru baktı. "Git hadi, seni merak ederler."
"Pekala, o zaman görüşürüz." Cevap beklemeden arabadan indi ve hızlı adımlarla ajansın binasına doğru ilerledi. Akutagawa da onu izledi, hayır bu gece ağlamayacaksın,hayır... O da liman mafyasına doğru yola çıktı, çok geçmeden vardı ve arabayı park edip içeri girdi. Herkes oturmuş yemek yiyorlardı, Akutagawa tok olduğunu söyledi ve odasına çıktı. Gerçekten de bugün olanlar, çok da iyi değillerdi. Hiç değillerdi... Bu yüzden de iştahı kesilmişti, hiçbir şey yiyemezdi artık. Yatağına uzandı ve duvarı izlemeye başladı. Gözünün önüne Atsushi geliyordu her seferinde. Ona yalan söylediği için çok pişman hissediyordu, onunsa bu olaylardan haberi bile yoktu. Geçmişini unutmuştu, sadece 1-2 yıl olsa da benim için değerli olan her şey oradaydı. Hepsiyle beraber Atsushi'yi de kaybettim. Dolan gözlerini elleriyle sildi...

~Atsushi~
Ajansa çıktıktan sonra ana salonda oturan kalabalığa selam verdi ama Dazai'yle konuşması gerekiyordu. Ona sinirliydi, sırrını neden Akutagawa gibi birine anlatmıştı ayrıca o liman mafyasındandı. "Dazai-san..." Dazai Kunikida ile olan konuşmasını kesip ona döndü. Konuşan herkes susmuş ikisine odaklanmıştı. Atsushi hafifçe gerildi ama konuşmayı başardı. "Seninle konuşabilir miyim...mümkünse baş başa?" Durumun ciddiyetini fark eden Dazai hiçbir şey söylemedi, ellerini cebine atıp ayağa kalktı ve odasına doğru ilerlemeye başladı. Atsushi arkasından ilerledi, titrediğini hissediyordu. 'Sakin ol, bir şey yok... O sadece Dazai-san, geçmişini unut artık...' İçinden kendini sakinleştirmeye çalışırken odaya geldiler.

"Evet Atsushi, seni dinliyorum. Sanırım biraz... gerginsin? Ama rahatla, seni yemem." Hafifçe gülümsediğinde biraz olsun rahatladı ve koltuğa oturup konuşmaya başladı. "Akutagawa benim hafızamı kaybettiğimi biliyor, bunu ona sen söylemişsin. Dazai-san... Bunu neden yaptın? O bizim düşmanımız, bir zamanlar senin tarafında olsa bile artık bu-" Bir anda gülmeye başladığında Atsushinin lafı yarıda kesildi. "Cidden sana böyle mi söyledi? Gerçeği söyleyemeyecek kadar korktu ha?" "Ne gerçeğinden bahsediyorsun? Yani sen ona-" "Hayır, Atsushi." Yüzü eskisinden çok daha ciddiydi. "Ona hiçbir şey söylemedim ama kimden ve nasıl öğrendiğini sana anlatamam, bu onun kararı. Sana anlatması gereken kişi de o. Kusura bakma..." Tekrardan sahte gülümsemesini yüzüne yerleştirdiğinde yerinden kalktı. "Anladım, teşekkürler Dazai-san..." Kendi odasına geçti ve yatağına oturup düşündü. Aslında hemen şuan ondan bir açıklama bekliyordu. Neden yalan söyledi, bunu kimden öğrendi ve tabiki... O fotoğrafta ne vardı? Her ne kadar soruları cevapsız kalsa da bir süre daha sabretmesi gerekiyordu. Yatağına uzandı ve çok geçmeden uyuyakaldı.

~Akutagawa~
Sabah uyandığımda saatin geç olduğunu fark ettim, 5 saniye düşününce tatil günüm olduğunu hatırladım. Kafamı tekrar yastığa koydum. Bırak evden çıkmayı, yorganımı terk etmek bile delice geliyordu... Titreyen telefonumla gözlerimi hafifçe araladım ve arayan kişiye baktım. Dazai-san?! Beni neden bu saatte aradığını merak ettim doğrusu... "Evet, Dazai-san. Bir sorun mu var?" "Dinledikten sonra kendin karar ver buna, dün Atsushiyle birlikte görevdeydin değil mi?" Neredeyse hiç düşünmeden yanıtladı. "Evet ama başarısız olduk... Adam elimizden kaçtı. Eğer bunun içinse bir sonrakinde mutlaka-" "Mesele o değil, yani şimdilik... Atsushiye neden yalan söyledin?" Detay vermemişti ama gerek yoktu da, neyden bahsettiğini hemen anladı.

"Bak, Dazai-san... Ben de ona yalan söylediğim için rahat değilim ama-" "Ona gerçeği söyledim..." "Ne yaptım dedin?!" Sırıttı. "Ne duyduysan o... Yalan söylediğini ama gerçeğini sana sorması gerektiğini söyledim." Elini yavaşça alnına vurdu. "Umarım kapıma dayanmaz, biraz olsun idare edemez miydin?" "Hayır, ben senin gibi yalancı mıyım?" Suratını büzdü. "Tabiki de öylesin, gün içinde Kunikida'ya söylediğin yalanları herkes biliyor..." Hafifçe güldü. "Madem çok biliyorsun, şu işi düzelt o zaman. Artık düzgün bir şekilde gerçekleri anlat. Sonuçta onu hala seviyorsun değil mi?" Yüzü hafifçe kızardı ve yatağının örtüsünü hafifçe sıktı. "Emin değilim ama... Sanırım cidden doğru söylemem gerekiyor. Eğer benden öğrenmezse başım belaya girebilir."

"Mantıklı karar, çok gecikme. Ne olacağı belli olmaz..." Telefon kapanma sesi... Telefonu kulağımdan indirip bir süre boş boş önüne baktım, derin bir nefes verip yatağımdan kalktım. Tembellik yapmanın sırası değil. Hızlıca üstümü giyindim ve ajansa doğru yola çıktım. Yolda Atsushi'yi aradım, 2. çalışında açtı. "Atsushi?" "Akutagawa, tam zamanında... Ben de seni arayacaktım, eğer müsaitsen bir şey hakkında konuşmak istiyorum da..." Ne olduğunu bilmesine rağmen sesini çıkarmadı. "Tamam, sorun değil. Ajansın yakınındayım zaten, gelip seni alabilirim." "Pekala, o zaman ben hazırlanayım. Görüşürüz..." Cevap vermek yerine telefonu kapattı ve fısıldadı. "Umarım bunu herşeyi öğrendikten sonra da söylersin..." Öncekine göre daha yavaş bir şekilde ilerledim. Ajansa vardığımda Atsushi binadan çıktı ve arabayı fark edip yaklaştı. Kapıyı yavaşça açıp yanıma bindi ve elleriyle oynamaya başladı, bana bakmıyordu bile. "Nereye gidelim istersin, yani konuşmak için..." Derin bir nefes verdi. "Sanırım yalnız kalabileceğimiz tek yer deniz kenarıdır..."

Deniz'e doğru sürmeye başladım ama içim içimi yiyor sanki! Umarım beklediğimden daha iyi geçer. Denize bakacak şekilde arabayı park ettikten sonra Athsushi'ye doğru döndüm, o da bana baktı. "Bana neden yalan söyledin?..." Buna verebileceğim bir cevap olduğunu sanmıyorum. Sadece yüzüne bakmakla yetindim. "Ben-" "Akutagawa, eğer tekrar yalan söylemek için geldiysen hiç başlama... Beni önceden tanıyordun, bende seni tanıyordum ama hatırlayamıyorum. Bana anlatmazsan asla hatırlayamayacağım. Artık açıklar mısın, lütfen?" Gözlerimi kaçırdım. "Sanırım bir gün mutlaka öğreneceksin yani... Açıklamanın zamanı geldi. Hatta geç bile kaldım, üzgünüm ama bu o kadar kolay değil, bilirsin." Yüzüme aynı ciddi ifadesiyle bakmaya devam etti, bende anlatmaya başladım.

Biraz kısa oldu ama idare ediniz:)

Zaten şu sıralar hiç yazamıyorum, canım sıkkın ama bende nedenini bilmiyorum. Belki de biliyorum ama kabullenemiyorumdur... Neyse ya boşverin:')

Olan vaktimin tamamı da şu lanet okula gidiyor zaten, cidden şu sıralar çok agresifim ya beni görseniz yönünüzü değiştirirsiniz o derece mdbdmhndhdnddh

Bazı yerler Bi tık saçma oldu gibi ama umarım beğenirsiniz. Vote atmayı unutmayınız.

Öptüm kocamannnn❤️😍😘

DeğişimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin