"Sen uyu ben geleceğim.
Diyip kapıyı sert bir şekilde kapatıp çıkmıştı. "
-TAE-
Kapıyı kapattığında yatak sallanmıştı. Babasının ısırdığını ben bile hissetmemiştim. İçeriden bağırışma sesleri geliyordu.
Jungkook:
ONU NASIL ISIRIRSIN?
-JUNGKOOK-
Karşımda durmuş sakince telefonu ile ilgileniyordu.
Young ho:
Kana ihtiyacım vardı.
Jungkook:
DURAMIYABİLİRDİN
Young ho:
Bir kez oldu diye bir daha olacak değil.
Jungkook:
İLAÇ YOKKEN ONU ISIRAMAZSIN
Young ho:
Sesini yükseltme ve kana ihtiyacım vardı.
Jungkook:
Ona bir daha sakın yaklaşma o benim avım git kendine başka biri bul.
Young ho:
Tamam hadi git artık.
Jungkook:
Bir daha ona yaklaşma
Young ho:
Odana git.
Kapıyı çarpıp çıkmıştım. Onun bir daha Tae'ye dokunduğunu görmek istemiyordum.
_______________________________
Odaya girdiğimde Tae boş boş duvara bakıyordu.
Jungkook:
Tae
Seslenmiştim ama duymamıştı
Jungkook:
TAE!
Gözlerini irkilerek duvardan ayırmıştı.
Tae:
Efendim?
Jungkook:
Bir daha ben evde yokken kapıyı sakın açmaya çalışma. Ve dikkatli ol.
Dedim.
Ve oturduğu yatağa doğru ilerledim. Benim geldiğimi görünce iyice kenara sinmişti.
Elimi saçlarını okşamak için kaldırdım ama teması sevmediğini hatırladığımda geri indirdim. Kafasını dizlerine gömmüştü.
Jungkook:
Temastan seni korkutan olay ne?
Tae:
Anlatmak istemiyorum
Jungkook:
Anlatmak istediğinde her zaman burada olacağım.
Tae:
Tamam.
-TAE-
Ona anlatmayı düşünmüyordum. Her konusu açıldığında midem bulanıyor. Ve kusuyorum.
Jungkook:
Yarın senin için okul var. Uyuman lazım.
Tae:
Uyumak istemiyorum.
Jungkook;
Ama uyuyucaksın.
Tae:
Tamam
Demiştim çünkü hayır desem konu uzardı.
Jungkook:
Neyi bekliyorsun?
Tae:
Yataktan kalkmanı.
Jungkook;
Uyuyana kadar buradayım.
Demişti. Tuhaf tuhaf bakıyordum. Sonra benimde uykumun olduğunu fark ettim ve sinmiş olduğum yatağın kenarından bacaklarımı uzatıp yattım. Sonra battaniyeyi kafama kadar örtüp gözlerimi kapattım. Jungkook yataktan kalktığı için yatak sarsılmıştı.
_______________________________
Bu gün okulun ilk günü. Umarım geçen okul döneminden birini görmem. Alarmım çalmıştı ama kalkmak istemiyordum.
Jungkook:
Tae
Uyanmadığımı anlamasın diye ses çıkartmamıştım.
Jungkook:
Uyanık olduğunu biliyorum
Jungkook:
TAE!
Yerimden ilkilerek kalkmıştım.
Jungkook:
Alarmı duymuyor musun?
Tae:
Duymamamışım
Jungkook;
Kalk ve kahvaltı yap. Senin için yulaf filan hazırladım git ve ye.
Tae:
Tamam
Kapının girişinde bekliyordu. Yataktan ayaklarımı sarkıtıp indim. Banyoya gidip yüzümü yıkadıktan sonra aşığı indim. Yulaf yapmıştı. Sandalyeye oturdum .
Tae;
Yemek yemeyecek misin Jungkook?
Jungkook:
Ben insan değilim ve insan yemekleri yiyemiyorum.
Tae;
Anladım.
_______________________________
Yemeği yedim ve sandalyeden kalktım.
Tae;
Yemek için teşekkür ederim
Jungkook:
Bir şey değil.
Bunu duyduktan sonra odaya çıkmak için merdivenlere doğru gittim. Odaya geldiğimde kıyafetlerimi giydim ve çantamı alıp aşağı indim.
Jungkook;
Seni benim bırakmamı ister misin?
Tae:
Tek başıma gidebilirim teşekkür ederim
Jungkook:
Tamam
İlk defa karşı çıktığımda tamam demişti. O beni gerçekten özel hisettiyor. Kimse benim için böyle düşünmedi.
_______________________________
Okula gelmiştim. Okul büyüktü. Fazlasıyla. Derin bir nefes alıp okula girdim. Lise birinci sınıfa geçmiştim. Zil çalıyordu. Koşturarak sınıfa girdim. Sınıfta tanıdığım kimse yoktu. Zaten tek bir boş yer olduğu için ona oturdum. Yanımda sarı saçlı bir çocuk oturuyordu.
Jimin:
Merhaba!
Tae:
Merhaba
Jimin:
İsmin ne?
Tae:
Tae. Senin?
Jimin:
Jimin.
Tae:
Tanıştığıma memnun oldum.
Jimin:
Bende
Demişti ve el sıkışmak için elini uzatmıştı. Gülerek bana bakıyordu. Ben reddetmiştim. O da temastan hoşlanmadığımı anlamış olmalı ki anlayışla elini geri çekmişti. Zil çalıyordu. Yemek yemek için kantine gidecektim.
Jimin;
Beni bekle!
Jimin arkamdan koşturarak geliyordu. Yanımda durmuş ve duvara yaslanarak soluklanıyordu.
Jimin:
Beraber yiyelim.
Tae:
Tamam.
Birlikte kantine gidiyorduk.
_______________________________
Kantine gelmiştik. Kantin çok fazla büyüktü ve çok kalabalıktı. Boş masa yoktu. Jimin yanımda etrafa bakarak masa bulmaya çalışıyordu.
Jimin:
Bak orada boş masa var. Git oraya otur ben ikimiz için yemek alıp geleceğim .
Tae:
Tamam.
Masa kantinin en arkasındaydı. Masaya gittim ve oturdum. Burası klimaya en yakın yerdi. Bu yüzden çok soğuktu.
Jimin:
Ben geldim!
Diyip yemekleri masaya bırakmıştı. Bu gün için olan yemekler gerçekten güzel gözüküyordu. Fishcake ve kimchi vardı.
_______________________________
Yemeği bitirdik. Ve spor salonuna gittik. Bu ders beden eğitimiydi. Duyduğuma göre spor salonu çok büyükmüş. Vakit kaybetmeden içeri girdik. Gerçekten çok büyüktü.
_______________________________
Öğretmen voleybol oynayacağımızı söylemişti. Ben smaçör olmuştum. Hücum ve sayı atmaktan sorunluyum. Zıplamam iyi olduğu iyi beni seçtiklerini söylediler. Öğretmen düdüğünü çalmıştı. Oyun başladı.
_______________________________
Bir kaç kez sayı kazanmıştım. Bu kazanmamız için gerekli olan tek sayıydı. Derin bir nefes aldım ve zıplamak için hazırlandım. Ama karşı takımın middle blocker oyuncuları önümü kapatmışlardı. Bir anda gözlerim kapandı ve yere düştüğümü hissettim.
_______________________________
Uyandığımda revirdeydim. Yatakta oturur pozisyona geldim.
Kyu Bong:
Merhaba
Diyerek sırıtmıştı. Gözlerim korkudan dolmuştu. Ayağa kalkmak için yataktan kalkmaya çalıştım ama kolumdan tutmuştu. Kolumu hızlı bir şekilde çekmiştim
Kyu Bong:
O serum ile mi kaçmaya çalışıcaksın?
Tae:
Rahat bırak beni
Kyu Bong:
Hayır gitmeyeceksin.
Tae;
Ne istiyorsun?
Kyu Bong:
Bilmem.
Diyip saçım ile oynamaya başlamıştı. Elini geri ittirdim. Serumun iğnesini ne kadar acıyacağını umursamadan hızlı bir şekilde kolumdan çekip çıkardım . Ve yataktan kalkıp koşmaya başladım. Okulda değildim. Başka bir yerdeydim. Nereye çıkacağını bilmeden koridorda koşturuyordum. Bir çıkış kapısı bulmuştum. Kapıyı açtığımda büyük bir bahçedeydim. Bahçe adeta labirent gibiydi. Koşuyordum. O da arkamdan geliyordu. Elleri ile bir kaç kişiye işaret ettiğini gördüm. O durmuştu ama arkamdan 4 tane adam koşuyordum. Ayağım takıldı ve yere düştüm. Kendimi toparladım ve ayağa kalktım. Alnım kanıyordu. Bunu umursamadan koşuyordum. En sonunda o karşıma çıkmıştı ve burası bahçenin sonuydu. Elindeki iğneyi boynuma saplamıştı.
_______________________________
Uyandığımda bir sandelyede bağlıydım.
Kyu Bong;
Seni görmeyeli uzun zaman olmuştu. Ve bak arkamda kim var.
Önümden çekildikten sonra Ae Sook gözükmüştü.
Ae Sook:
Görüşmeyeli uzun zaman oldu sürtük.
Sürtüğü bastırırak söylemişti. Ben ise sadece ağlıyordum ve buradan kurtulmak için içimden tanrıya yalvarıyordum. Oturduğum sandelyenin önüne doğru eğildi. Göz bebekleri anlamadığım şekilde kırmızılaşmıştı. Boynuma doğru eğilmişti. Nefesini boynuma üflüyordu. Elini boynumda gezdiriyordu. Deli gibi ağlıyordum.
Tae:
Rahat bırak beni, lütfen
Ae Sook:
Hayır, yoksa kimsenin yardıma gelmeyeceğinden mi korkuyorsun?
Tae:
E-evet
Ae Sook:
Akıllısın, 8. sınıftaki halin ile neredeyse aynısın. Hala çelimsiz ve korkaksın. Ve de sürtük
_______________________________
Merhaba! Bu bölüm çok geç geldi biliyorum ama en iyiyi yazmak için çok düşündüm. Oy vermeyi unutmayın! ✪
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ʟᴏᴠᴇ ꜱʏɴᴅʀᴏᴍᴇ
FanfictionTae'nin annesi ikinci bir evlilik yapmıştı fakat bu evliliğin nelere yol açabileceğini göz ardı etmişti