Sorular cevaplar ● 12

2.1K 200 143
                                    

Derin bir nefes çekti içine ve yatakta oturur pozisyona geldi. Sonra ellerimi tuttu ve gözlerimin içine baktı. "Kaan, ben bu ilişkinin sadece cinsellik üzerine kurulmasını istemiyorum." dedi, konuyu dolandırmamıştı, demek istediğini direkt diyordu. "Seninle sadece sevişmek için birlikte olduğumu düşünmeni, hatta bunu zihninden bile geçirmeni istemiyorum ben. Seninle birlikteyim çünkü ben gerçek bir ilişki istiyorum. Konu sadece seks değil, aşk. Seninle tutkuyu tadıyorum ve bu gerçekten de mükemmel ama ben seninle aşkı da tatmak istiyorum." Eğildi, dudağını dudağıma kapattı ve fısıldadı. "Ben sana aşık olmak istiyorum."

Sustum, bekledim, düşündüm. Zaman çok mu geçti az mı bilmiyordum ama düşünmeden konuşmak istemedim. "Aşk istiyorsun." kelimeleri çıktı en sonunda ağzımdan. Kalbimin nasıl hızlı çarptığını şimdi daha iyi hissediyordum. Gördüğüm kabus yüzünden değildi, nefessiz kalana kadar öpüşmemiz yüzünden de değildi, Profesör yüzündendi. Kalbim bu denli heyecanla çarpıyorsa tek sebebi profesördü. "Ama aşk istemekle olmaz, hissetmekle olur."

"Biliyorum." diyerek salladı kafasını ve alt dudağını hafifçe diliyle nemlendirdi. "Sende neden sana ilişkiye devam edelim dedim sanıyorsun?" Elini boğazıma koydu ve aşağıya doğru okşamaya başladı. "Çünkü senden gerçekten de hoşlanıyorum. Bu basit ya da kısa süreli bir hoşlanma değil Kaan."

"Bu hoşlantının yakın zamanda aşka dönüşeceğini düşünüyorsun." diye mırıldandığımda kafasını sallayarak beni onayladı. Gülümsedim, kendimi durduramıyordum. "Deneyebiliriz." dedim en az onun kadar hevesli bir şekilde. "Ve teşekkür ederim, kafamdaki bir soru işaretini yok ettiğin için."

"Tüm bunların cinsellik için olduğunu düşünüyordun değil mi?"

Kafamı bir kez aşağı yukarı salladım. "Açıkçası evet. Seninle sevişmek çok hoş ama ilk önceliğinin bu olmaması çok hoşuma gitti." Derin bir iç çektim. "Seks objesi gibi hissetmek pek güzel değildi."

"Sakın, sakın, sakın." diyerek işaret parmağını dudağıma bastırıp kafasını iki yana hızlıca salladı. "Aklından bile geçirme bunu."

"Bir sorun daha hallettiğimize göre.." kendimi geriye doğru bırakıp yan yattım ve bir kolumu yastığın altına soktum. "Uyumaya devam edebiliriz."

Hemen arkama sokuldu, elini karnımın üzerine koyup bedenimi göğsüne doğru çekti ve yüzünü de boynumun arasına sokup bir öpücük bıraktı. En son ne zaman bu kadar huzurlu hissettiğimi tam olarak hatırlamıyordum ama Ege'nin kollarının arası huzurdu. Tarif edilemez bir mutluluk saklıydı sanki. Sıcak sıcak boynuma vuran nefesi, bedenimi saran kaslı kolu, burnuma kadar gelen kokusu huzurdu.

Bu sefer kabus görmeden rahat bir uyku çekmiştim. Uyandığımda Ege'nin arkamda olduğunu düşünüyordum ama değildi, çoktan kalkmıştı. Uzanıp telefonumu aldım ve saate baktım. On bire geliyor, neredeyse öğlen olmuştu. Üzerimdeki ince örtüyü kenara çektikten sonra banyoya gidip elimi yüzümü soğuk suyla yıkadım ve üstümü değiştirmeden aşağıya indim. Ege elindeki gazete ile mutfak masasına oturmuştu ve masayı kahvaltılıklar ile donatmıştı. "Günaydın." dedim geldiğimi belli etmek için.

Gazeteyi düzgünce katlayıp masanın bir köşesine koydu ve gülümseyerek yüzünü bana doğru çevirdi. "Günaydın sarışınım. Gel hadi kahvaltını yap." Bana sıcak bir kahve koyarken ben onun sol tarafında kalan sandalyeye geçip oturdum ve o fincanı benim önüme koydu. "Uykunu alabildin mi?"

"Evet." dedim kahvemden bir yudum alırken. "Kollarında güzel bir uyku çektim."

Gülümseyerek uzandı ve dudağını dudağıma bastırıp küçük bir öpücük bıraktı. "Sabah koşuya çıktım, seni de uyandıracaktım ama o kadar güzel uyuyordun ki uyandırmaya kıyamadım." Yanağımdan öptü. "Sana ufak bir öpücük bıraktıktan sonra sessizce kalktım."

profesör , GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin