Güneş ve Yıldız

1.1K 111 9
                                    


Uçak İbiza havaalanına iniş yaptığında Hande hâlâ uyanamadığını apaçık belli eden uykulu gözlerle koltuğundaki kemeri çözen sevgilisine baktı.

"Vardık mı?"

"Vardık aşkım."

Zehra, elini Hande'nin alnına bırakarak oradan yanağına indirdi.

"Terlemişsin."

Hande, hâlâ kafasını omuzundan kaldırmıyordu. Başını olumlu anlamda sallayarak, "Beni sıcak tuttun," diye fısıldarken Zehra kolyelerinin zincirinin etrafındaki hafif ter tabakasını da fark ederek gülümsedi. Bir insan teri bile nasıl güzel kokabilirdi?

Hande, büyümemiş bir çocuk gibiydi. Şımarıklıkları, sempatiklikleri ve uykusundan uyanmış şu anki tatlılık abidesi haliyle Zehra'nın her zaman için dişlerini kaşındırıyordu.

Onu ısırmamak için yerinde güçlükle dururken bir anda Hande'yle beraber hiçbir anılarını paylaşamayacaklarını aklına getirerek hüzünlendi.

"Sen Yunanistan'dasın şimdi değil mi?"

Hande, bir an Zehra'nın ne sorduğunu anlamadı. Kafasını hafif kaldırıp yarı açık gözlerle sevgilisine baktığında Zehra'nın alayla bakan yeşillerini fark ederek bir anda ne demek istediğini anladı.

"Ha evet," dedi kafasını tekrar geri yatırdığında. "Sözde Yunanistanda'yım."

Zehra, dönüp etrafına bakındı. Business Class'dan son yolcu da inmek üzereydi. Kapının ağzındaki kabin görevlisi kibar bir şekilde ona bakıp gülümsediğinde Zehra kafasını Hande'ye doğru çevirip elini çenesinin altına bıraktı. Dudaklarını sevgilisinin şakağına bastırırken, "Hadi aşkım, bir tek biz kaldık," diye fısıldadı. "Biz de inelim ki diğer bölümdeki yolcuları bekletmeyelim."

Hande, oflayarak kafasını kaldırdı ve Zehra koltuktan kalkıp kabinden ikisinin de kabin bagajını alırken Hande bavullardan birini ondan almak için uzandı.

"Hadi o kadar da pelin su değilim iyiyim."

"Hâlâ biraz ateşin var," dedi Zehra ve bavulun tekinin kulpunu Hande'ye verirken kolunu sırtına sarıp yüzünü sevgilisinin yüzüne yaklaştırdı. Dudaklarını alnına yapıştırdığı an ısısının biraz daha düştüğünü hissetti. Bu güzeldi.

"Kontrolden geçtiğime göre artık gidelim mi?" diye sırıttı Hande ve avucunu açık bir şekilde tutarak Zehra'ya bakıp gülümsedi.

Sevgilisi elini avucuna bıraktığı an Hande parmaklarının arasına geçen parmakları sahiplenircesine sıkı bir tutuşla tutup kabin görevlisine doğru yürüdü.

"İyi tatiller efendim."

"Teşekkür ederiz, size de iyi dinlenmeler."

Beraber havaalanındaki kontrollerden geçip bagajlarını aldıktan sonra öndeki arkadaşlarının peşinden onlar da havaalanından çıktılar.

Ebrar, Beliz, Buket ve sevgilisi önde iki tane peş peşe duran siyah havaalanı araçlarından birine bavullarını yerleştiriyorlardı. O arabaların en önünde de üstü açık yeşil bir Mustang duruyordu. Zehra'nın bakışları aracın üzerinde dolaşırken Hande sevgilisinin bakışlarını yakalayıp gülümsedi. Avucunun arasındaki elini kendisine doğru çekerek yavaşça arabaya doğru yürüdü ve araca yaklaşırken Zehra'nın ona dönen şaşkın bakışları altında yüzünü arkadaşlarına dönüp onları uyardı.

"Arkadaşlar, biz bu arabayla gidiyoruz. Otelden önce uğramamız gereken bir yer var o yüzden biz önden geçiyoruz."

"Vayyy fiyakaya gel. Yaptın yine yapacağını Baladin."

VNL | gxg | HanZehHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin