Antalya etabı maçlarının sonuncusu ve en zoru olan ABD karşılaşmasında herkes ısınmak için sahadaydı.Hande'nin geçen iki maçtaki kötü performansından dolayı tüm takım onun sahada olmayacağını biliyordu. Bu yüzden de başta Zehra olmak üzere diğer tüm takım arkadaşlarının da yüzleri asıktı. Hande'nin günden güne performansının ne kadar düştüğünü herkes görüyordu. Buna neyin sebep olduğunu da biliyorlardı ancak yapabilecekleri pek bir şey yoktu. Hande'nin takım için neyi feda ettiğini bilip ona gururla minnet etmekten başka ellerinden bir şey gelmiyordu.
"Aşkım lütfen böyle yapma, neden yüzüme bakmıyorsun?"
Hande, blok tekniği için çalıştığı ağırlık aletinden elini ayırmadan omuzu üzerinden dönüp yanında duran sevgilisine baktı. Gözlerinde durdurulamaz bir öfke vardı. Zehra'nın onu bile isteye üzmediğini biliyordu ancak yine de kız arkadaşının bu teklife hayır demesini beklemişti. Zehra'nın menajerleri onaylaması Hande için boktan sergilediği maçları ve performansından dolayı kariyerindeki düşüşten bile daha ağırdı.
"Senin Melisayla çektirmen gereken fotoğraf falan yok mu, neden yanımdasın?"
Zehra'nın gözlerinin dolduğunu gördüğünde bakışlarını anında sevgilisinin yüzünden kaçırdı. Ağlamasına dayanamıyordu ama ona ziyadesiyle kızgındı. Her ne olursa olsun bu düzmece oyunu kabul etmeyecekti.
"Zehra, hadi gelmiyor musun?"
Melisa, aksanlı İngilizcesiyle Zehra'nın arkasına geçtiğinde Hande öfkeyle takım arkadaşının ellerini sevgilisinin üzerinde gezdirmesini izledi. Gözlerini bir anlığına öfkeyle sımsıkı kapatıp önüne döndü ve ısınma aletine yüklendi. Elinde olsa filenin direğini yerinden sökecekti. Daha önce herhangi bir şeye bu kadar kızdığını hatırlamıyordu.
Kameramanlar ve fotoğrafçılar hemen Zehra/Vargas ikilisini peş peşe kayda alırken Hande ikilinin yanından uzaklaşarak kız arkadaşının bakışlarının arasında ısındıkları saha dışına gitti. Simge ve Ebrar minderin üzerinde yan yana ısınırken bilboardların üzerine yaslanan Ayça elini Hande'nin gerisinde bir noktaya uzatıp üzgün üzgün onların yönüne doğru bakan Zehra'yı işaret etti.
"İstemediği bir şeyi yapıyor ve sen yanında olmak yerine ona işkence etmeye devam ediyorsun."
Hande, dönüp kısa bir anlığına sahanın içinde duran sevgilisine baktı. Onun yanında sürekli ona temas eden başka birini görmek canını acıtıyordu. Gerçeklerin o da farkındaydı fakat yine de bu durumu soğukkanlılıkla kabul edemiyordu. Bu yüzden de Ayça'nın yanındaki sepetten forma üstünü alarak maç başlamadan önce temiz hava almak için göze çok batmadan aradan sıyrılmaya çalıştı. Nasıl olsa bugün yedeklerdeydi ve sergilediği performansı da düşünülürse uzun bir süre de öyle kalacaktı.
——
Maç iyi gitmiyordu. Vargas'ın gücü ve enerjisi takımı ateşlemeye yetmiyordu. Takımın eski oyuncularının gözü benchte moralsiz bir şekilde oturan Hande Baladın'daydı. Herkes o oyunda formunda olduğu zaman takımın ruhunun zirvede olduğunu biliyordu. Vargas her ne kadar enerjik olup güçlü bir oyuncu olsa da takım ruhunun kilit anahtarı takımın yedi numaralı smaçörüydü.
Koç bir sayı daha kaybettikten sonra sahadaki oyuncularını yanına çağırdığında Zehra her zamanki gibi onları çeken kameralara görüntü vermek amacıyla Vargas'ın yanında durup onunla ilgilenmek zorundaydı. Bunu yaparken de bakışları sürekli saha dışına kadar gelip onlara uzaktan bakan Hande Baladın'a takılıyordu. Sevgilisinin morali kesinlikle düzeltemeyeceği kadar bozuktu ve bu durum canını sıkıyordu.
"Zehra, aklın dağınık rakip sahayı görerek oynamıyorsun. Ve ben bunun nedenini ne yazık ki biliyorum."
Koçum sesini duyduğunda bakışlarını sevgilisinin yüzünden ayırıp önünde ufak tefek kalan adama döndü. Takım arkadaşları neredeyse sahaya geri dönmüşlerdi. Vargas ise beraber dönmeleri için onu bekliyordu. Onun da menajeri Vargas'ı toksik ilişkisinden koparmak için bu fikri destekliyordu.
Zehra başını sallayarak sahaya döndü ve kaybettikleri maçı sonuna kadar direnerek yenildiler.
——
Takım akşam yemeği için salonda toplanmıştı. Santarelli özellikle milli takımın menajerinden oyuncuların özel menajerleriyle bir görüşme ayarlamasını istemiş ve görüntülü konuşma sayesinde yemeğe inmeden önce de o görüşmeyi yapıp sonlandırmıştı. Milli takımın ruhunu toparlamak için ortakça aldıkları kararı oyuncularıyla paylaşmak için de şimdi hepsinin karşısında oturup sessizlik içinde yemeklerini bitirmelerini bekliyordu.Herkes yemeğini yavaş yavaş sonlandırmak üzereyken Santarelli avuçlarını birleştirerek ellerini masaya yatırdı ve tüm masanın dikkatini kendisine çekti.
"Tam istediğimi elde ettim diyemem ama yine de maçlarda var gücünüzle kendinizi ortaya koyduğunuzun farkındayım. Bundan daha iyisine layıksınız, performansınızın da bu olmadığının farkındayım ama yoğun bir kulüp senesinin ardından maçlarda bu kadar aksaklık yaşamamızı da normal görüyorum. O yüzden oyunculardan hiç dinlendirmeden oynattığım bazı oyuncularımızı karşımızdaki etaptan muaflar."
"Kimler onlar?" diye sordu Zehra korkuyla, Hande'nin mentalinin iyi olmadığını herkes en az onun kadar iyi biliyordu. Koçun onu etap dışı bırakıp güzel bir tatil çekmesini isteyebileceğini düşündü ve onsuz geçecek koca bir dört haftayı düşünürken kalbi sıkıştı. Dönüp masanın diğer köşesinde oturmuş kolları omuzunda birleşmiş olan ve çatık kaşlarla koçu izleyen sevgilisine baktı. Hande de o esnada bakışlarını Zehra'nın yüzüne döndü ve Zehra kısa bir anlığına, çok kısa bir anlığa o kahvelerdeki eski sıcaklığı hissetti. Kalbi heyecanla çarpmaya başladığı sırada Hande yeniden bakışlarını ondan kaçırarak koça döndü çünkü koç Melisa Vargas'ın etap dışı kalacağını açıklıyordu.
"Ve bazılarınızın oda arkadaşını da değiştim."
Santarelli, bakışlarını onu dikkatlice dinleyen ikilinin arasında dolaştırdı.
"Hande ve Zehra, ikiniz de bu etapta oda arkadaşınız. Şimdi hepinizin maçlar öncesi antrenmansız geçecek üç gününüzü dinlenerek geçirmenizi istiyorum. Kim ne istiyorsa onu yapabilir ve söylememe gerek yok sanıyorum ama ben yine de uyarayım, alkol yasak."
Herkes koçu onaylayıp teker teker masadan kalkarken koç bakışlarını kısa bir anlığına yerinden asla kıpırdamayan ikilinin üzerinde gezdirdi. Onlarla daha fazla konuşup aralarındaki gerilimi körüklemek istemiyordu. Aralarındaki sorunu konuşup halletmek için koca bir üç günleri vardı. Kızların bunun üstesinden geleceğini biliyordu. O yüzden de genç adamın içi rahattı. İkisine de iyi geceler dileyerek salondan ayrıldı.
Zehra'yla Hande baş başa kalmışlardı. Hande, günlerdir konuşmadığının farkındaydı. Onu deli gibi özlediğinin de öyle...
Bu yüzden de hiç zaman kaybetmeden yüzünü solunda oturan kadına döndü ve bakışları sevgilisinin özlemle bakan yeşillerinden hiç dokunmadığı dolu tabağına kaydı. Zehra da tıpkı onun gibi tabağına dokunmamıştı.
Tekrar gözleri hâlâ onu büyük bir merakla takip eden yeşillere geri döndü.
"Ne dersin, çıkıp bir yerlerde biraz düzgün bir şeyler yiyelim mi? İkimizin de konuşmaya ihtiyacı var."
"Evet," dedi Zehra, heyecanla gülümseyerek kafasını salladı. Sonrasında ise gözleri küçük kız çocuğunun bakışları kadar masum bir ifadeye bürünüp karşısında oturan kıza kırgınlıkla baktı.
"Her şeyden çok benim şu anda sana deli gibi sarılmaya ihtiyacım var."
Evetttt ahahahahaha bölümleri eminim unutmuşsunuzdur bile ama yine de içimden bölüm atmak geldiiiii. Biraz sabır canlar eskisi gibi yine yazacağımmm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VNL | gxg | HanZeh
RomanceGülümsedi Zehra bir kez daha. Sevgilisinin gözleri gözleriyle buluştuğunda aynadaki yansımalarının huzuru içine doldu. Hande, çenesini omuzuna yaslamış her iki koluyla de belini sarmıştı. Bir bütündüler. Zehra, bu anın durmasını ve hep öyle kalmala...