I Dont Understand but I Luv U

61 5 2
                                    

İnanılmaz bir baş ağrısı ile uyanmayı beklemiyordum. Çoğu zaman hatta her gün içip içip eve gelirdim ama ilk kez başım yerinden çıkacak gibi ağrıyordu. Yatağımda gerindikten sonra uyuşukça kalkıp duşa girdim. Soğuk suyun baş ağrımı hafifleteceğine inanıyordum ama nafileydi. Yarım saat bir saat iki saat derken hiçbir değişiklik yoktu artık üşüyordum ve çıkmam gerekiyordu. Havalandırmayı açıp üzerime bornozumu aldım.

Günaydın Seungcheol. Mutfaktaydı ve ağrı kesici içmeye gitmiştim. Sandalyeye oturup kafamı masaya koydum. Günaydın diye karşılık verdi. İyi misin? Kafamı kaldırmadan cevap verdim. Hayır bu sefer beynimin içi zonkluyor resmen, elimde olsa kafamı keser atarım. Seungcheol derin bir nefes verdi. Jeonghan artık bunu yapmanı istemiyorum. Söylediği şeyle afallamış kafamı kaldırmıştım. Neyi istemiyorsun? Sürekli içip eve sarhoş gelmeni. Gece çoğu zaman uykumdan oluyorum senin yüzünden. Ayık kaldığın bir an bile yok neredeyse. Sinir katsayım giderek artıyordu.
Her gece ayık olmam her gece sarhoş olmamdan daha zor Seungcheol ve sen bunu anlayamayacak kadar az yaşanmışlığa sahipsin. Öyle mi Jeonghan? Dediğime anında pişman olmuştum. Tam tanımadığım birini küçümsemiştim. Özür dilerim Seungcheol. Bana baktı gözünden kırgın olduğu belliydi. Haklısın Jeonghan ben seni anlayacak kadar yaşanmışlığa sahip değilim çünkü daha fazlasına sahibim. Elindeki yumurtaları geri dolaba koydu ve odasına gitti. Ne bok yemiştim ben sahi?

Telefonumu nereye koyduğumu hatırlamadığım için tüm evi dolaştıktan sonra ancak bulabildim. Joshua'yı aradım ve hoparlöre aldım. O arada da üzerimi giyiyordum. Biraz çaldıktan sonra açtı. Selam Shua naber? Boğazını temizleyip cevap verdi. İyiyim bebeğim seni sormalı? Ağız ucu ile iyi diyip direkt konuya girdim. Joshua hala ev arkadaşı arıyor musun? Hıhımlayarak evet dedi. Ben olabilirm artık Seungcheol ile kalmak istemiyorum. Joshua biraz şaşırmış gibiydi. Birkaç anlaşılmaz şey söyledikten sonra yüzyüze buluşmayı teklif etti, kabul ettim. 2 saat sonrası için sözleştik ve telefonu kapattık.

Yatağımı acele ile toplayıp saçlarımı kuruttum. Bel çantama ulaşım kartını cüzdanımı su gibi şeyleri koyduktan sonra ayakkabılarımı giydim ve evden çıktım. Joshua hep erken gelirdi ve bekletmemek için acele ediyordum. Vardığımda terlemiştim ve nefes nefeseydim. Yine benden önce gelen Joshua bu halime gülmeden edememişti. Hoş geldin deli, anlat neler oldu da evden çıkmak istiyorsun? O kadar açtım ki önce bir şeyler sipariş ettim ve gelince anlatmaya başladım.

Benden rahatsız olduğunu söyledi. Ben de onu kıracak bir cümle sarf ettim konuşmuyoruz şu an. Sinirlendirdi ve ben de ağır şeyler dedim. Anlık sinirdi ama olan oldu artık. Kötü olmuş diye mırıldandı Joshua. Çıkmaya kararlı mısın? Ağzım dolu olduğu için kafa salladım. Eşyaları toplayacağın zaman haber ver ben de yardıma gelirim. Başımla onaylayıp kahvaltımı bitirdim. Başka şeylerden de konuştuk üzerine kahve içtik derken günün yarısını böyle harcamıştık. Eve dönüp Seungcheol ile konuşmam gerektiği için artık vedalaştık.

Eve girer girmez üzerimde bir gerginlik vardı. Etrafı inceledim büyük ihtimalle odasındaydı. İkimiz için de birer yeşil çay yaptım ve mutfağa gelmesi için mesaj attım. Görüldü olduğu an kalp atışlarım daha da yükseldi parmaklarımla oynamaya başladım. Sandalyeyi çekip karşıma geçen Seungcheol evin derin sessizliğini kırmıştı. Nasılsın diye sordum. Sabahki tartışmadan sonra cevap verir miydi bilmiyordum ama şansımı denemek istemiştim. Korktuğum gibi bir tepki almadığıma sevinmiştim. Yanağındaki gamzeleri çıkartmış gülümseyerek bana bakıyordu. İyiyim ya sen? Ben de iyiyim sağ ol seninle konuşmak istediğim bir konu var. Neymiş? Derince bir nefes aldım. Ben taşınıyorum. Seungcheol şaşkın ifadesine bürünmüştü. Sana onca yaptığım şeyden sonra burada kalmam mümkün değil. Zarar veriyorum sana ve ikimiz için de bence en iyisi bu.

Uzunca bir sessizlik oluştu Seungcheol sadece sen nasıl istersen dedi. Tek duyulan şey çayı yudumlama sesimizdi. Konuşmuyor sadece göz teması kuruyorduk.


Bunu yazmak zordu

drunk/jeongcheolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin