○Wish I could freeze the picture○

☆*: .｡. o(≧▽≦)o .｡.:*☆

"Hunter? Hunter, dinliyor musun?"

"He? Aaa,şey... Ne diyordun?"

Edric bıkmıştı. Tamam, Hunter şirindi. Tamam, Hunter akıllıydı. Tamam, Hunter çekingendi ama Hunter aynı zamanda sevgilisine karşı ilgisizdi. Hunter bazen 2-3 hafta okula gelmiyordu. Ve Hunter o zamanlar mesajlarınada cevap vermiyordu! Hunter ona geçmişini ve ailesini anlatmıyordu. Hunter onun ailesiyle tanışmak istemiyordu. Hunter berbat bir sevgiliydi. 

Ama Edric onu umursamayan sevgilisinin aslında umursadığını biliyordu. Hunter sanki... onu kendinden uzaklaştırmaya çalışıyordu. Ama Edric  etrafta yok sandığı bir anda Boscha Hunter'a baktığı için Edric'in ne kadar salak olduğunu söylediğinde Boscha'yı fena rezil etmişti. 

Ve itiraf etmeliydi ki: Bu Edric'in çok hoşuna gitmişti.

.

..

...

....

.....

"Ed-Selam Hunter-biraz konuşabilir miyiz?"

"Em? Eldivenler-(Bana öyle deme diye kaç kez dedim)- Ne oldu? Hunter'la bir şey konuşacaktım da çok mu önemli?"

"Evet çok önemli. Kusura bakma Hunter. Sonra konuşursunuz. Bide annem seni eve davet edip duruyor. Yakında okula gelicek bu gidişle."

"Haa şey tamam. Müsait olunca gelicem."

Eldiven-anneleri etrafta değilken demeye devam ediyorlardı-ve Em Edric'i bahçeye götürdüler. Arkada bir banka oturdu Emity. Em ve Edric'se taşlara oturduk.

"Eee konu ne? Annem hakkında mı?"

"Hayır, konu senin sevgilin."

"Hunter mı? Ona ne olmuş?"

Emity mutlu görünüyordu. Garipti, normalde Hunter ve Luz iyi anlaştığı için Hunter'dan pek hoşlanmazdı ki bence kıskanıyor ama o hiç kıskanmıyorum. Aksine Hunter'ın Luz'la iyi arkadaşlar olması onu mutlu etmişti.

Sonra Emity söze girdi.

"Valla bence müthiş bişe oldu Hunter'a ama Emira aynısını düşünmüyor." 

"Bunun nesi iyi?! Bir kere Hunter Edric'in sevgilisi. Senin değil! Ve  Edric. İmparatorluk. Meclisini. Ve. Üyelerini. Sevmiyor."

Edric bir anda ayağa fırlardı!

"NE? EM, ELDİVEN! SİZ NE DİYORSUNUZ? NASIL HUNTER VE O SALAK MECLİS ARASINDA BİR BAĞLANTI OLABİLİR? LÜTFEN ONUN BİR MECLİS ÜYESİ OLDUĞUNU VE BUNUN İÇİN BU ŞEHRE GELDİĞİNİ SÖYLEMEYİN!"

"Edric... lütfen sakin ol. Ve sesini alçalt. Sevgilinin aslında bir meclis üyesi olduğu ortaya çıkarsa başı derde girer."

Bu olabilir miydi? Gerçekten sevgilisi bir meclis üyesi miydi? O zaman... o zaman bu her şeyi açıklardı! Yani Edric düşününce her şey mantıklı geldi. Hunter'ın bazen yaralarının artması ve haftalarca gelmemesine okulun hiçbir şey dememesi Şimdi hepsi mantıklı geliyordu Edric'e.

"Yani siz şimdi Hunter bir meclis üyesi mi diyorsunuz?"

"O-"

"O Altın Şövalye!"

"Ne? Altın şövalye mi? Ha bide en üst rütbelisi Hunter öyle mi? Bunu nerden öğrendiniz?"

"Evet. Onun Kikimora-hani şu imparatorun sağ kolu-ile konuşurken duydum. Ve bu harika Edric! Annem seninle gurur duyacak. İlk defa da olsa iyi bir şey başardın."

"Eldive-"

"B-benim gitmem gerek!"

Edric'in bir an önce Hunter'la konuşması gerekiyordu. Acilen.

.

..

...

....

.....

Hunter  suçlu hissediyordu. Edric'in onun umursamazlığı yüzünden sıkıntı çektiğini biliyordu. Hatta annesinin Edric'e Hunter'la tanışmak için baskı uyguladığından emindi. Ayrıca Luz ve İda ile bu kadar samimiyken sevgilisini karşı umursamaz olması tüm Blight ailesini sinir eden bir durumdu.

"Hunter! Hunter! Sana acilen bir şey demem gerek!"

"Luz? Ne oldu?"

"Edric,Emity ve Emira senin Altın Muhafız olduğunu öğrenmişler! Seni hemen saklamamız gerek!"

"Ne? Bir dakika... BİR DAKİKA NE BLİGHTLER ÖĞRENMİŞ Mİ? SEN DE Mİ BİLİYORSUN?"

Luz Hunter'ı ittirerek  götürmeye başladı. O sırada da anlatmaya devam ediyordu.

" Bak senin beni izleyecek bir casus olduğunu biliyorum. Ve sana kızın değilim. Çünkü beni satmadın eğer satsaydın şuan ben burda okuyor olamazdım. Ama şimdi Emityler öğrendi ve Edric biraz bağırdığı için okulda biliyor. Aslında sadece meclis üyesi olduğunu duydular ama hemen bağlantı kurup senin Altın Muhafız olduğunu anladılar."

Hunter Luz'u durdurdu.

"Luz... Sana minnettarım. Ve senden özür diliyorum, umarım daha iyi bir ortamda görüşürüz. Ve senin beni saklamana gerek yok benim bir acil durum çıkışım var. İpar'dan selamlar."

"Hunter sen ne diyorsun? Hu-"

Hunter bir kara kağıt çıkardı ve üç kere bir isim dedi.

"Hazel Aren Bilun. Hazel Aren Bilun. Hazel Aren Bilun."

Ve sonra yok oldu.