Çok çok uzak bir zamanda
Adını hatırlayamadığım bir mekandaydık
Gözlerin bana değdiği anda zehir sardı damarlarımı
İçten içe yanarak ölmek bile senin elindeyken tatlıydı
Uzaktan değerdi gizli bakışlarım yüzüne
Sen çok iyi bilirdin üstünde gezen gözleri ama pek de severdin benden gelen o ilgiyi
Belki de o yüzdendir hiç korkmadım yanına gelirken sardım parmaklarımı parmaklarına gram endişe etmeden
O eski handa elimizde kadehler ve manolyalarla sevdin beni, bedenimi ve güzelliğimiŞimdi yıllar geçti o günün üzerinden
Kalmadı ne güzellik ne beden ne de ben
Ama sen hep sevdin sana olan sevgimi
Anılar ve düşlerle buruştu bedenimiz
Eksilmedi bizden şarap ve manolyalarımız
Üzerinden geçen yıllara rağmen solmadı bana verdiğin o ilk çiçekSen beni değil aşkımı sevdin
Benim aşkımsa içtiğimiz şaraplardan birinde ölümsüzlüğü keşfetti
Bedenimiz hapsedildi tahtadan kutulara
Ruhlarımız özgürlüğüne kavuştuğunda
Anladım ki ben çoktan özgürmüşüm
İlk kez o handa ölmüşüm
Senin gözlerine baktığımda kuşlara dönüşmüşüm
Midemde hiç uçmamış kelebekler
Ben uçmuşum gözlerindeki cennete
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk, Ölüm ve Yaşam Üstüne [Şiirlerim]
PoetryÖlüme yürüyen adımlarımda arkamda bıraktığım her izde ayrı bir duygu ayrı bir hikâye varken bunu anlatacak kelimeler bulmaya çalışıyorum. Bazen şiirlerimin anlam karmaşasında boğuluyor bazense tekrar tekrar okuyup o delirmiş duyguya dönmeye çalışıyo...