O n e

663 34 16
                                    

Küçük kasabanın, kendisi gibi küçük ve gösterişsiz olan okulunun çatısında bir kız oturuyordu. Ayaklarını aşağıya sarkıtmış, öfkeyle soluyordu. Bulutlu gökyüzü yağmurun habercisiyken gök arada gürlüyordu.

"Sikeyim sizi aptal ergenler,"

Jennie öfkeyle mırıldandığında kaşından akan kanı silecek bir şeyler aradı gözleri. Elleri ceplerini yokladı fakat bir kağıt parçası bile bulamadı. Yeni alınan bu okul formasının cebinden bir şeyler çıkmasını ümit etmek onun aptallığıydı ve kendine kızdı.

Kaşından damlayan kan eline düştüğünde gözlerini devirdi ve koluyla sertçe sildi kaşını. Yaranın acısı değilse bile ağrısı dişlerini sıkmasına sebep oldu. Gömleğinin beyaz kolu koyu kırmızı kana bulandı ve kaşından akan kan hafifçe alnına dağıldı.

Kanın kokusu Jennie'nin midesini bulandırdı. Canı fazlasıyla sıkılmıştı ve öfkeli hissediyordu. Bu okula gelmiş olmak, burada daha yeni gördüğü insanların ondan nefret ettiğini bilmek onun için sorun değildi. Tek sorun Amerika'daki düzenini bırakıp buraya gelmek, ve şimdi burada, geçmişte ablasının yemiş olduğu bokların acısını çekiyor olmaktı.

Gün boyu herkes ona illetliymiş gibi bakmıştı ve az önce birisi kafasına pergel gibi kesici bir aleti fırlatıp kaçmıştı. Jennie gökyüzünü izlerken alayla sırıttı.

"Şeytanım sanki siktiğimin veletleri,"

Mırıldandığı sırada cebindeki telefonu titremeye başladı ve Jennie ezici bakışlarını küçük kasabaya çevirdi. Cebindeki telefonu çıkarıp ekrana baktığında gözleri kısıldı. Öfke kanına daha fazla bulaşırken çağrıyı cevaplayıp kulağına tuttu.

"Hey günaydın kardeşim!"

Ablasının keyifli ve alayvari sesi Jennie'nin kulaklarına dolduğunda daha çok çattı kaşlarını. Cevap vermeyip konuşmasını bekledi.

"Orada şuan saat erken olmalı değil mi? Oh neyse okulunun ilk günü nasıl hım?"

Jennie gözlerini devirdi. Soğuk çıkan sesiyle, "Geçmişte edindiğin düşmanlarından teki kaşıma bir yarık açmışken mi? Oh harika geçiyor günüm!" dedi. Minseo duyduklarından sonra ciddileşen sesiyle sordu. "Kim?! Kim yaptı?!"

Şimdi sırıtan Jennie'ydi. "Ne o, buraya gelip onu öldürecekmişsin gibi davranıyorsun Minseo." Minseo kardeşiyle biraz alay etmek istemişti ama Jennie onun kırmızı çizgisiydi. Ondan başka kimse onun canını yakmaya cüret edemezdi. Yoksa doğduğuna pişman ederdi.

"Kimdi dedim Jen,"

Az öncekinin aksine sakin bir sesle sorduğunda Jennie omzunu silkti.

"Göremedim, kaçıp gitti aptal."

Minseo sıkıntıyla çattı kaşlarını. O okulda kendi kötü namı yüzünden kardeşine rahat vermeyeceklerdi, biliyordu fakat Jennie kendisinin küçük bir kopyasıydı. Minseo'da lisede uslu bir kız olmamıştı fakat üniversite için ailesi onu kardeşiyle Amerika'ya gönderdiğinde durulmuştu. Olgun bir yetişkin olmuştu gittiği üniversiteye layık olabilmek ve kardeşine sahip çıkabilmek için.

Fakat Jennie onun kavuştuğu dinginliğe henüz kavuşmamıştı ve okulunda sebep olduğu her olayda Minseo kardeşini korumuştu. Fakat son çıkardığı olayda karakolluk olmuş, iki gece parmaklıklar ardında kalmıştı.

Ve bu iki kızın anne ve babası için bardağı taşıran son nokta olmuştu. Minseo son senesini bitirebilmek için Amerika'da kalmaya devam ederken Jennie bir hafta önce eskiden yaşadığı ve şimdilerde yalnızca tatilden tatile geldiği kasabasına dönmüştü. Kardeşini hep koruyan Minseo bile bu sefer anne babasının kararına karşı çıkmamıştı çünkü Jennie parmaklıklar ardındayken canından can gitmişti. Kardeşi bu sefer kasabaya dönmeyi hak etmişti.

pacify her / taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin