Rüzgarın son sözüne biraz şaşırmış olsam da şaşkınlığımı üzerimden atıp "görücez Rüzgar" dedim ve Rüzgar hemen başka bir konu açtı
Biraz sonra Aybora da yanımıza geldi. " Abi bi haber verseydin keşke!, bir anda ortadan kayboldun. Bütün teneffüs seni aradım." Haberi yok muydu? Yani normal bir şey olabilir ama yine de şaşırmıştım. Çok yakın görünüyorlardı.
" Aynen haber vermek aklıma gelmedi ya, ben de sınıfa çıkınca fark ettim haber vermediğimi. Sonra tekrar inmeye üşendim." " E telefon diye bişey var ikimizde de, arasaydın beni. Bu kadar aramazdım en azından." İkisinin de yüzüne baktığımda Rüzgar gayet rahat, ama Aybora Rüzgar'a kıyasla daha gergin görünüyordu. Bunun sebebi sadece haber vermemesi miydi, yoksa başka nedenleri mi vardı?
(Okul Bittikten Sonra)
Bütün gün aynı geçmişti. Ben sürekli sıkıntıdan Aybora ve Rüzgarın konuşmalarını dinledim ve bütün hocalara tanışırken aynı şeyleri söyledim. Biraz önce zil çaldı ve ben tam okul bahçesinden çıkarken Aybora yanıma geldi ve " Nehir! Sizin mahallede cinayet işlenmiş. Biliyor muydun?" Aybora bir anda bunları söyleyince beynim durmuş gibi hissettim. Sabah içimde olan hissi sadece düşündüğüm için öyle olduğunu sanıyordum, ama ya öyleyse?. Ya sadece düşündüğüm içinse?Belki de Aybora daha önce olan cinayetten bahsediyordu. Ayrıca benim oturduğum mahalleyi nereden biliyordu ki? En sonunda Aybora'ya sormaya karar verdim.
Ben düşünürken o hala yanımda duruyordu. " Bir şey sorabilir miyim?" " Tabi sorabilirsin." " Birincisi, sen benim oturduğum mahalleyi nereden biliyorsun? İkincisi de cinayet ne zaman olmuş?"
" Birincisi" diyerek başladı o da benim gibi. " Sabah seni kurtardığım yerin mahallen olduğunu düşünüyorum, çünkü seni evinden çıkarken görmüştüm. Eğer orası senin evinse." Eğer sabah beni gördüyse evi benim evime yakın olmalıydı. " ikincisi de, sen sınıftan geç çıktığın için ben çoktan evime doğru ilerlemiştim. Seni kurtardığım yerden geçerken..." bunu söylerken gururlanarak söylüyordu. Sanki ben söylemiştim ona beni kurtar diye. "Birkaç polisin konuşmasını duydum." Diyerek devam etti. "Sabah seni kurtardığım adamın katil olduğunu düşünüyorlarmış." Son cümleyi duyduktan sonra 2. Kez beynim durdu. Ama bu sefer bir daha hiç çalışmayacakmış gibi. " Nehir!, Nehir iyi misin?" Bir anda beni kollarımdan tutup sarsmaya başladı. Sürekli ismimi söylüyordu, ama ben bir türlü kendime gelemiyordum. " Nehir?, ne oldu ona!? Aybora!" Sonra başka tanıdık bir ses daha geldi. Ve ben kendimi yerde buldum. Aybora'nın kolları mıydı bilmiyordum ama iki tane kol beni sarsmaya devam ediyordu.
Gözlerimi açamıyordum ve aynı zamanda konuşamıyordum. Sonra sesler boğuklaşmaya başladı ama ben hala kendimde olduğumu biliyordum. Yüzüme birisi su döküyordu galiba, ama ben hala aynıydım. Birkaç sesten sonra sonunda gözlerimi açabildim.
İlk gördüğüm kişi Aybora ve onun yeşil gözleri oldu. Sonra yanında Rüzgar belirdi. O da çok endişelenmiş gibiydi.
Sonra Rüzgar bir anda bana sarıldı. Ona şaşkın gözlerle baktığımda, "kusura bakma daha önceden travmam var. Seni öyle görünce birden sarıldım. Özür dilerim." Dedi. Onu galiba anlayabiliyordum. " Sorun değil seni anlayabiliyorum" dedim. Ama o bana hiç beklemediğim cevaplar vermeye devam ediyordu. " Beni asla anlayamazsın Nehir. Beni kimse anlamadı, sen de anlayamazsın." Bu çocuk ne yaşamıştı böyle. Rüzgara diyebileceğim tek şey buydu. " İnsanlar böyledir Rüzgar. Sen ne kadar belli edersen et kimse seni fark etmez." Dedim, çünkü bu benim gerçekleri acısız bir şekilde kendime açıklama yöntemimdi. Tabi aynı etki Rüzgar'da işe yarar mıydı bilmiyorum.
" Bu arada teşekkür ederim. Bir anda duyunca dondum galiba. İlk defa oluyor." Sonra aklıma sabah Aybora beni kurtarmadan önceki halim geldi. O da sanki aynı şeyi düşünüyormuş gibi bir bakış attı ve ona tekrar teşekkür etmem gerektiğini düşündüm. "Bu arada tekrar teşekkür ederim Aybora. Sabah için." Dedim ama keşke demeseydim. " Rica ederim Nehirciğim. İstersen birlikte gideriz evine. Zaten evlerimiz birbirine çok yakın. Aynı mahallede oturuyoruz. " dedi ve göz kırptı. Tabii gururlanmasa olmaz. Öldürecek beni ya.
Nehir! Ses uzaklardan geliyordu. Bu benim babamın sesiydi. Sesin geldiği yöne doğru baktığımda, babamı ve bana doğru koşan bir köpek gördüm. Bu Karamel'di. Kendimi tutamayıp ağlayarak ben de Karamel'e doğru koşmaya başladım. Birbirimizi o kadar çok özlemiştik ki, sadece o varmış gibiydi. Beni sadece o anlıyordu ve bu gerçekten çok güzel bir şeydi. Beni sadece onun anlaması değil, hayata dair güzel olan bütün anılarımın onunla olması. Çok güzeldi.
Sonra karşıdan babam göründü. Babamı çok seviyordum ama tek düşündüğü piyano çalmak ve ailemizin mutluluğu oldu. Oysa ailemiz hiç bir zaman tam olarak mutlu olmamıştı.
Karamel'e sıkıca sarıldıktan sonra, arkamı dönüp baktığımda, Rüzgar'ın göz yaşlarının tişörtüne damladığını gördüm.Ağlıyordu. Rüzgar'ın yanına doğru ilerleyip sessizce, "dediğimi unutma Rüzgar, beni sadece Karamel anladı, o bir köpek bile olsa. O yüzden kendine gelmelisin, çünkü seni gerçekten anlıyorum." Dedim. Sonra sol gözümden bir damla yaş geldi. Hızlıca gözümü sildikten sonra babama doğru ilerledim. Aybora ve Rüzgar'a görüşürüz deyip arabaya doğru yürümeye başladık.
Sabah takip edildiğimi babama söyleyecektim, ama kimseye söyleme desem bile anneme mutlaka söylerdi ve annem de o anki panikle söylemediği kimse kalmazdı.
Normal bir insan yaşadığı şeyi herkese anlatırdı fakat, bu bendim. Asla normal bir kız olmadım ve olmayı da hiç düşünmedim. Bu yüzden babama hiçbir şey anlatmamakta kararlıydım.
Eve doğru yaklaştığımızda, etrafta dolaşan polisler gördük ama bu sefer daha fazlalardı.
Babam kaşlarını çatarak camdan baktığında gözlerinde ki o korkuyu çok net görebiliyordum.
" Sen burda beni bekle kızım."
Dedi ve hızlıca arabadan indi. Bir süre sonra geldiğinde, arabaya bindi ve aşırı hızda sürmeye başladı. Korkuyla neler olduğunu sorduğumda, cevap bile vermedi. Eve girdik ve tüm camları, tüm kapıları tekrar kilitledik.
O an anlamıştım. Mahallede bir cinayet daha olmuştu.
🤍Diğer bölümde görüşmek üzere. Hoşçakalın.🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilinmeyen Hayatlar
Teen Fictionİnsanlar böyledir. Siz ne kadar belli ederseniz edin, kimse sizi anlamaz.