Lalisa Manoban! Komutan seni huzuruna çağırıyor."
Kaldığım çadırın içinde botlarımı giyerken gelen gür sesle yerimden kalkıp kepimi* taktım. Komutan için sıradan bir asker olduğum için heyecanlanmıştım. Ya beni sürgün edecekti, ya da sonunda gerçek bir görev verecekti.
Ağır adımlarla büyük çadıra ilerlerken buradaki sayılı kadın askerlerden olmam gurur duymamı sağlıyordu. Ülkem için savaşıyordum, bu önemliydi.
"Efendim, beni emretmişsiniz."
Baş selamı verip kepimi çıkarttım ve ellerimi bel hizzamda birleştirdim. Bandajını takmadığı kör gözüyle bana bakarken güldü.
"Lalisa, gerçek bir göreve gitmek istiyor musun?"
Gözlerim parladığına emindim, hatta bir şey dememe gerek bile kalmamıştı. Komutanım kepini takıp tüfeğine yöneldi.
"Lalisa Manoban, seni Kuzey Kore'ye gönderiyorum. Yanında buraya yeni gelen çocuk Jackson ile beraber oraya gidip ülkeler için büyük bir tehlike arz eden bir tutsağın idâmını gerçekleştireceksin."
Şimdi anlamıştım bu görevin neden bana verildiğini. Çünkü ben kötülüğe kötülük ile karşılık verir erkeklerden bile daha gaddar olurdum.
Bana uzattığı tüfekle sırıttı. "Alnımı kara çıkarma Manoban."
Büyük çadırdan çıkarken dediği şeyin imkansız olduğunu düşünüyordum. Gözümü dahi kırpmadan o mâhkumu idâm edecektim.
Lalisa câni değildi
Lalisa aslında hiçbir şeyin farkında değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gözlerinde inciler, ellerinde kalemler
Fanficbir askerin gönlü düşmüş, bir mahkûma. [chaelisa] 10 bölüm, tamamlandı.