Otel odasına vardığında hiç beklemeden duşa girdi. Sıcak su damlaları yüzünden omuzlarına, kollarından parmaklarına akıyor ve üstünden geçtikleri her kası rahatlatıyor gibi hissettiriyorlardı. Su yüzünü gıdıklarken Alexa gözlerini kapatıp bir süre düşündü. Resmen gerçek bir Formula 1 pilotu olma yolunda ilerliyordu. Gerçek bir Formula 1 arabası sürmüş ve iyi bir iş çıkarmıştı. Düşüncesi bile içini kıpır kıpır eden bu olayın cidden yaşanmış olması içinde gelecek yarışlar için heyecan ve motivasyon uyandırıyordu. Kendini herkesten önce kendine kanıtlamalıydı. Kendine güvenini kazanmak zorundaydı. Yoksa kalan on dokuz arabanın arasında hayatta kalması çok zor görünüyordu. Yıllardır yaptığı işi daha da iyi yapması gerekiyordu sadece. Söylemesi ne kadar da kolaydı. Stresle baş etmenin kolay bir yolunu bulamazsa en sonunda ellerinin titremesinin onu pist dışına atacağından korkuyordu.
Duştan çıkıp saçlarını kuruttu. Çekebildiği kadar hızlı fön çekip hala kabarık görünen saçlarını yukarıdan sıkıca topladı. Ardından yatağının kenarında açık duran bavula gidip seçeneklerini gözden geçirmeye başladı. Dizlerinin biraz üstünde biten siyah bir elbise ve havadan emin olamayıp üzerine n'olur n'olmaz diye aldığı siyah Tom Ford ceketi giydi. Aynada son bir kez kendine baktıktan sonra oda kartını, araba anahtarını, cüzdanını ve telefonunu küçük bir el çantasına koyarak park yerine indi.
Restoranın önüne geldiğinde arabayı valeye teslim etti ve dış kapının etrafında toplanmış paparaziden kaçmak için çantasıyla yüzünü kapatarak önündeki birkaç taş merdiveni çıktı. Son basamağı çıkarken arkasındaki ağır uğultu arasından bir soru ilişti kulağına. "Formula'da bunca zaman sonra kadın bir pilot olarak yarışmak nasıl bir duygu?"
Alexa bir saniyeliğine durarak sorunun geldiği gazeteci çocuğa döndü. Çantasını yüzünden çekmeden cevap verdi. "Heyecan verici fakat baş etmesi oldukça zor bir stresle beraber. Ama en çok da gurur verici." Ve ardından daha fazla gazeteciyle muhattap olmamak için hızlıca restorana girdi.
Restoran biraz kalabalıktı. Bir ikisi hariç her masa doluydu. Bazıları gülerek bir şeyleri kutlarken bazılarıysa ciddiyetle karşısındakini dinliyor ve ona nasıl cevap vereceğini düşünüyordu. Resepsiyondaki nazik kız tarafından güler yüzle karşılanmış ve masası gösterilmişti. Masa diğer masalara göre biraz daha gözden ve pencerelerden uzaktı. Yirmiden fazla adam uzun bir masanın etrafında birleşmiş sohbet ederken Alexa arkasındaki kıza teşekkür ederek masanın yolunu tuttu.
Onu gören Lando gülerek elini salladı. "Alexa, gelebilmişsin. Gel otur, sana yer ayırdık." Alexa masadaki herkesi kafasıyla selamlayarak Lando'nun yanına otururken masanın karşı tarafından ona bakan Charles ile birkaç saniyeliğine göz göze geldi. Charles onu gördüğünden pek de hoşnut değilmiş gibi iğrenmiş bakışlarla bakıyordu. Kız yerine otururken Ferrari pilotu kızı baştan aşağı süzüp gözlerini tekrar önündeki şampanya kadehine çevirdi. Alexa da Charles'ı gördüğüne memnun değildi. Pistin ortasında neredeyse üstüne çıkan sürücüden nasıl haz etmesi beklenirdi ki zaten.
Herkesin Alexa'yı karşılaması bitince Charles boğazını temizleyerek ayağa kalktı ve şampanya kadehini havaya kaldırdı. "Kadeh kaldıralım." Bütün masa dikkat kesilmiş Monakolu Ferrari pilotunun bir sonraki sözlerini bekliyordu. "Güzel bir sezona, güvenli yarışlara ve yeni arkadaşlıklara." Herkes gülerek ayağa kalkmış kadehlerini ortaya uzatmıştı. "Yeni arkadaşlıklara." Alexa kadehini havaya kaldırıp kendi kendine mırıldandı. Gözleri tekrar karşıdaki yeşil gözlerle buluştu. Bu bakış aslında ona uzatılan bir zeytin dalıydı. Ve bu sefer göz temasını kesen Alexa olmuştu.
"Şerefe." Herkes elindeki bardağı olabildiğince fazla bardakla tokuşturduktan sonra yerine oturdu ve yanlarındakiyle sohbet etmeye başladılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fire Meets Gasoline | Charles Leclerc
Fanfiction"Küçücük bir hatadan bu kadar büyük bir kargaşa çıkarıyorsan burada hayatta kalman çok zor Osborn. Bir teması bile kaldıramıyorsun. Belki de F2'deki yerine geri dönmelisin." "Niye? Yoksa bir kadının seni yenmesinden mi korkuyorsun?"