Yemek (4)

41 5 16
                                    

Annem çoğu yemeği bana yaptırmıştı Nergis teyzeye marifetlerimi gösterip aklınca beni beğendirecekti. Bilmiyordu ki Nergis teyze beni zaten çok seviyordu. Araz ile aramda nerdeyse 3 yaş vardı fakat aynı dönem okula gitmiştik. O geç değil beni erkenden okula yazdırmışlardı, bunda evde uslu durmayışımın payı yüksekti. fakat o üç yaş Araz'ın eni kardeş gibi görmesine yetiyor hatta artıyordu.

Ne vardı sanki annemin tüm çeyizliklerini kırıp üstüne  suçu vazoya attıysam? 

Sırf bu yüzden 4 yaşındaki çocuğa acımayıp elaleme teslim etmişlerdi. Yazıktı bana, çok günahtı. Ben daha kendi kendime tuvalete bile gidemezken annemler beni okula göndermiş üstelik okuldan kaçtığımdaysa inatla beni okula geri götürmüşlerdi. Ben inatla kaçarken onlarda inatla okula götürmeye devam etmiş böylece bir döngüye girmiştik. 

Bir süre sonra ise, ki bu süre yaklaşık bir yıl sonrasına tekabül ediyor, okula alışmıştım ve artık kaçmayı bırakmıştım çünkü Araz beni ikna etmişti.

Yanımdan hiç ayrılmayacağını okuldan kaçmazsam da sadece benimle oyun onayacağını söylemişti. Öyle de olmuştu Araz ilk kez kalbime o gün girmişti. Fakat ortaokula geçtiğimizde  birbirimizden uzaklaşmıştık çünkü onun yeni bir arkadaş çevresi vardı ve ben onların arasında değildim.

'Ne oldu leyla niye böyle sırıtıyorsun yen gelinler gibi he Poyraz geliyor ona mı sırıtıyorsun' annemin sözleri ile gözlerimi kırpıştırıp odağımı anneme çevirdim. sinsi sinsi bana bakıp imalı imalı gülüyordu. 

Leyla mı? kim Leyla? 

"Hayır anne beni nasıl elaleme bırakıp terk ettiğiniz geldi aklıma, eğer oradan eve değil de başka bir aileye kaçsaydım nasıl bir hayatım olurdu onu düşünüyordum." derin bir nefes alıp devam ettim, "hem belki o aile 4 yaşındaki bir çocuğu canice okula göndermezdi he anne ne diyorsun?" annemin gülümsemesi silinirken börek açtığı oklavayı kafama doğru atmıştı bu hamleyi bekliyordum bu yüzden hızlıca kalkıp odama doğru koştum. 

Tüh oklava yere düşüp pislenmişti o daha kullanılmazdı. ne kadar üzüldüm bilemezdi..

 Ben tam odamdan içeriye girmiş yatağıma zıplayacağım sırada kapı çaldı. annemse durur mu kapıyı açmam konusunda bana bağırmış ve kendisi işine geri dönmüştü. Kimdi ki bu saatte gelen, işlerden anca kurtulmuştum oysaki.

Ayaklarımı sürüye sürüye kapıya doğru yaklaştım kanın deliğinden baktığımda gördüğüm kişi ile kesinlikle şaşırmamıştım. Gelen Nesrin teyzenin kızı Dilan'dı, yani bir nevi görümcem geldi diyebilirdik. Nergis teyze annemin abartacağını düşünerek Dilan'ı elinde sarma tenceresiyle yardıma göndermişti. Ailecek Nergis teyzenin sarmalarına bayılırdık. 

Kadın asma yapraklarıyla sarma sarmıyor adeta bir sanat eseri yapıyordu.

Anneme yardım etmesi için Dilan'ı yavaşça içeriye aldım mutfağın yerini zaten biliyordu bu yüzden ona annemin yanına mutfağa gitmesini benimde birazdan oraya gideceğimi söyledim. Yalandı. Görümceciğime yalan söylemek istemezdim ama yatağıma gitmem gerekiyordu, hem canım görümcem beni anlardı. Annem yapacağım hinliği sezmiş olacak ki Dilan daha yanımdan gitmeden gelmiş ensemden tutmuş çekiştirerek beni mutfağa sürüklemişti. 

Bu kadın üzerimde her gün başka şeyler deniyordu, resmen her gün izlediği belgesellerden birini canlandırıyordu, bugün İse nasibimizde kedi varmış. düşündüklerimle anneme yandan bir kere baktım yok yok bu kadında kedi tipi yoktu annemden olsa olsa ormanların kralın eşi Sarabi olurdu.

 Şükretmeliyim ki beni onlar gibi ağzıyla değil eliyle taşımıştı.

Annem beni mutfağa fırlattıktan, şakasız beni gerçekten fırlatmıştı, sonra Dilan ile beni yalnız bırakıp gitmişti. Dilan ile biraz oturup sohbet ettikten sonra bayağı bir bilgi almıştım. Bu sefer gerçekten ayrılmışlardı. sevinsen mi üzülsem mi bilememiştim. Ayrıca bu ayrılma mevzusu biraz içimi rahatlatmıştı çünkü depresyona giren Araz kesinlikle aile yemeğini umursamazdı.

Belki gelir diye ise ona en sevdiği kekten çırpmaya başlamıştım. Dilan da ana yardım etmişti akada yaşlı amca eşliğinde tarçınlı bir kek yapmıştık.  Üzerine de karamelli bir sos hazıladıktan sonra geriye bir tek kekin pişmesi kalmıştı. Umarım gelirdi.

...

Nergis teyzeler geleli neredeyse yarım saat oluyordu. Araz daha gelmemişti, ama gelecekti. Annem meraklı meraklı Araz'ın neden gelmediğini sormuştu ve bir arkadaşıyla beraber olduğunu ve aramıza biraz geç teşrif edeceğini söylemişlerdi.

Sonuç olarak gelecekti. Geç de olsa.

Nice sohbetler dönmüş yemekler yenmişti ve Araz hala gelmemişti.  Daha da gelmezdi zaten. Masadan aldığım boş tabaklarla beraber mutfağa doğru yürüdüm. Çay suyunu koyup tezgahtaki tabakları makinaya yerleştirmeye başladım. Dilan ise bir yanda çaya hazırladığımız keki kesip tabaklara yerleştiriyordu. Bulaşıkları bitirip elimi duruladığım sırada kapının zili kulaklarım geldi.

Araz gelmişti. 

Tabii ki kapıyı ben açacaktım koşarak kapıya doğru ilerledim ve hızlıca kapıyı araladım. Araz gelmişti ama berbat haldeydi. Sırf ayıp olmasın diye uğramış gibi görünüyordu. Onu içeriye davet ettim 'iyi misin?' diye sormaktan da alamadım kendimi.

Bu ne biçim soruydu iyi değildi işte görüyordum.  Gözlerime hüzünlü bir şekilde baktıktan sonra içeriye doğru geçmişti bende kapıyı açtığım hızla kapatıp arkasından içeriye gittim. 

Benim dediklerim yüzünden mi bu haldeydi? Sevdiğim insanları istemeden de olsa bu hale sokmaktan nefret ediyordum.

İyi okumalar :) 

Mary Me |texting +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin