♠1.Bölüm〰Kör Falanmısın Cidden!

1K 156 65
                                    

Multimedya;Sahra

Saçlarımı savuran rüzgara inat istifimi bozmadan yürümeye devam ettiğim dar sokak bana ihanet edercesine ıssız bir karanlığa bürünmüştü.Tedirgin olmamın verdiği üşüme hissi ile üzerimdeki hırkama birazdaha sarındım..Insanların daha yoğun olduğu caddeye nihayet vardığımda etrafıma göz gezdirdim.Genç oğlanlar bir araya gelmiş önemli birşey olsa gerek hararetli bir konuşma içerisindeydiler.En azından dışarıdan bakılınca öyle görünüyordu.Gözlerimi onlardan alarak kahvehanenin önünde elini çenesine dayamış bir vaziyette oturan amcaya çevirdim.Çözemediği bir sorunu varmış gibi duruyordu zira önündeki çayı ısrarla karıştırmaya devam ederse bardak kırılabilirdi.Fakat pekte umrundaymis gibi bir hali yoktu.Aslında benimde çözemediğim bir sorunum vardı.Beynimde iki kelime canımı acıtmak istermişcesine dönüp duruyordu

"Seni Sevmiyorum"

Aslında cümle halinde okursak iki kelimeden başka hiçbirşey ifade etmiyordu.Kelimeyi parçalara ayıracak olursak "Seni"özne,"Sevmiyorum"yüklem oluyordu.Fakat bu iki kelimeyi duygulara ayırmak istesek içinden çıkamadığımız bir karanlık anlayamadığımız bir anda gelip yüreğimize oturuyordu.Kendi açımdan bakarsam ki zaten bu iki kelimenin sahibi ben oluyorum,koca bir boşluk hissi var yüreğimde.Onunla yaklaşık 5 aydır tanışmamıza rağmen sevgiden öte bir duygu hissedememiştim.Fakat bana bu boşluğu hissettiren neredeyse hergün "Seni seviyorum" diyen adamın sebebini anlayamadığım biranda "Seni sevmiyorum"demesiydi.Üzüldüm desem yalan olurdu.Zaten dışarıdan bakılınca sevgili'den çok iki arkadaş gibi göründüğümüze emindim.Sanırım ilgisiz tavırlarımdan sıkılmıştı bu nedenle gururunu göze alarak ki kendi açısından haklı benden önce davranıp ayrılmayı tercih etmişti.Bu durumda terkedilmiş kız moduna girmem gerekiyordu fakat hiç havamda değildim.Ansızin yüzümde hissettiğim ıslaklıkla ellerimi soğuktan kızarmış yanaklarıma götürdüm.Ağlamış olsaydım hissederdim ki ağlamak için ortada bir sebep olduğunu da düşünmüyordum.Yağmur yağacak olmalıydı.Bu sebeple bana ufaktan "kaç"sinyalleri veriyordu.Bu sefer onu dinlemeyecektim,tam tersine sırılsıklam olana dek ıslanacaktım.Yağmurun şiddetli bir halde yağmasını dileyerek "yaramazlık yapmaya"hazırlanmış çocuk misali adımlarımı yavaşlatarak yürümeye devam ettim.Aslında gidecek bir yer belirlememiştim kafamda,sadece ayaklarıma komut vermiştim bu akşam onlar nereye isterse oraya gideceğime dair.Aklıma gelen şeyle kafama hayali bir şaplak geçirdim. Kocaman bir boşluk hissettiğimi söylemiştim ya hani,aslında o boşluk sanırım cebimdeki müzik ćalarımmış.Eline şeker verilmiş çocuk misali elimi sevinçle pantolumun cebine götürdüm.Fakat sevincim saniyeler içinde yüzümde soldu.Hatta saliseninde diyebilirim.Bilemeyeceğim.Evlerine ateşler düşsün kulaklığım düğüm olmuştu.Pardon ama benim bu düğümü çözebilmem gibi bir ihtimal yoktu.Henüz dünyaya gelmemişti.Annem cozerdi ama şu an burada olmadığına göre müzik dinleme hayallerim suya düşmüştü.Suyla yetinmeyip Marmara Denizi'ne doğru yol almıştı bile.Ne garipti değilmi sevinerek cebimden çıkardığım müzik çalarımı üzülerek geri koymam..Aslında garip olan birşey varsa oda ben oluyordum,her halim bir önceki halimden daha tuhaf bir hal alıyordu..Değişik bir yapım vardı sanırım.Derin bir of çekerek yorgun gözlerimi kara bulutların kapladığı gökyüzüne çevirdim,yağmurun yağmasını bekliyordum ama sanırım onun öyle bir niyeti yoktu..Poflayarak önüme döndüğümde elime değen ıslaklıkla yüzsüz bir şekilde tekrar gökyüzüne çevirdim bakışlarımı.Kirpigimdede aynı ıslaklığı hissetmemle "yağmur'un beni duymuş olduğunu düşündüm.İćimden acaba "erdimmi"diye saçma sapan bir düşüncenin geçmesine izin verdim.Ama çok geçmeden "çarpılırım"korkusuyla bildiğim bütün duaları okumaya başladım.Allah muhafaza "ćarpılmak" gibi bir isteğim yoktu.Çok istersem annem ćarpardı zaten.Yaradan'ı rahatsız etmeye gerek görmüyordum nihayetinde.Saçmalamanın sınırlarını aşmış olan beynimi susturmaya çalışarak kendimi yağmurun şefkatli kollarına bıraktım.Çok şiddetli olmasa da ıslanabileceğim derecede yagmasındanda memnundum.Ama sanki şiddetini artırsa feraha erecekmişim gibi bir his vardı içimde .Ben feraha ermenin hayallerini kurarken çok geçmeden kulağıma dolan korna sesiyle hayallerinden sıyrıldım.Düşüncelerle boğuşurken yolun ortasına geldiğimi bile farketmemiştim.Önümdeki araç hızlı bir şekilde ilerlerken gözümü trafik levhalarına çevirdim.Pazar akşamı olması nedeniyle trafik herzamanki yoğunluğunun yaklaşık iki katı yavaş ilerliyordu.Yağmur nihayet istediğim seviyede yağmaya başlamıştı.Birden araçların hepsi aynı anda duraksayınca bakıslarımı tekrar levhaya çevirip "yeşil"ışığı görmemle koşar adımlarla karşı serite doğru ilerledim.Bir araç hızını alamayıp üzerime doğru geliyordu ki hemen kendimi aracın sağ tarafına siper ettim.Şu anda yerle bir bütün olmuş vaziyetteydim.Açıkçası durumum vahimdi doğrusu.Canımı kurtarmıştım kurtarmasınada üzerim berbat bir haldeydi.Geçtiğim yolda çalışma olmalıydı zira kirpiklerimde dahil olmak üzere çamura bulanmış olmanın başka bir açıklaması olamazdı.Hayır yağmuru sevdiğimi söylerken çamuru kastettiğimi de hatirlamiyordumki.Kafamı sinirle yan tarafıma çevirdim.Şu an beni bu hale getiren her kimse onunla ilgili hiç iyi şeyler düşündüğüm söylenemezdi.Ellerimden destek alarak ayağa kalktım.Hafif sendeliyordum sanırım dizim sert bir şekilde düşmemden dolayı darbe almıştı.Ama ondan daha önemli bir sorunum vardı,aynadaki yansımam bana hiçte iyi bir görüntü sunmuyordu.Saniyler içinde alev topuna döndüğünü hissettiğim gözlerimi aracın sahibine çevirdim.Umursamaz bir halde elindeki telefonla uğraşıyordu.Az önce neredeyse bir cana sebep olacak kazayı gerçekleştiriyordu,fakat şu anki haline bakılırsa hiçte umrundaymış gibi görünmüyordu.Kendimi sakin tutmaya çalışarak onun bulunduğu tarafın camını hafifçe tıklattım.Hiçbir tepki vermedi.Sabır dileyerek bir kez daha tıklattım..Sabırda bir yere kadardı öyle değilmi?Bu sefer kırmak istermişcesine sert bir şekilde vurdum.Öyleki elim fena halde sızlıyordu.Nihayetinde duyabilmişti.Kafasını birazdaha bakarsa "aşk yaşayacaklarî"nı düşündüğüm telefonundan kaldırıp soğuk baķışlarını gözlerimde sabitledi.Ellerini kullanarak ne istiyorsun dercesine saçma sapan hareketler yapmaya başladı.Bu haline dil çıkarmak istiyordum fakat saçma bir istek olduğu için geri çevirdim.Onun yerine elimle camı aćmasını işaret ettim.Baķışlarını benden alıp yola çevirdi hemen ardından bir düğmeye basarak camın yarıya kadar inmesini sağladı.Sabırsız bir şekilde,

"Kör falanmısın cidden?"
..dedim.O kadar sinirden sonra böyle bir cümleyide sadece ben kuradım.

"Hayır,miyopum.."
dedi.Tek kaşını kaldırarak.Bu haline gözlerimi devirmemek için zor tuttum kendimi.Başını camdan bana doğru sarkıttı.O anki refleksle bir adım geriye gittim.Kaşlarımı çatmış onu izliyordum.

"Ama kirpiklerinde dahil olmak üzere...

Alaycı gözlerini vücudumda gezdirdi,

"Berbat görünüyorsun!"

Sadece bakışları değil sözleri de soğuktu.Berbat göründüğümün farkındaydım elbette.Fakat benim bu hale gelmeme sebep olan kendisi olmasına rağmen böyle konuşması akıl karı değildi..
"Ne istiyorsun küçük kız?..Gözlerini varlığını unuttuğum yola çevirdi.."Zaten trafik sinirlerimi yeterince oynatıyor!"

Aslında birşey değil çok şey istiyordum.Mesela onu parçalara ayırıp yakmak istiyordum,sonra yaktığım parçalarını bir cani gibi tekrar ve tekrar yakmak istiyordum.Ama dedim ya istiyordum.Ama kahretsinki yapamıyordum.

"Hadi ama paramı istiyorsun yoksa?"

Bu biraz fazla ağır olmadı mı sanki?Şu anda sinir sistemimin adeta çöktüğünü hissediyordum.Benliğim kendini "sinir sistemime"devrediyordu.Sinirgiller hepsi bir araya gelip savaşa hazırlanır gibi hazırlanmışlar ve benide savaşa davet ediyordu.Hatta şuanda gözlerim görevine başlamış vaziyette etrafını tarıyordu,tam o anda görüş alanına aradığı silahın girmesiyle ellerime komut vererek savaşı .başlatıyordu.Herşey saniyeler içinde gerçekleşiyordu.Savaş bittiğinde benliğim eski haline dönerek karşısındaki bir adet afallamış suratı inceliyordu.

"Se-sen ne yaptığını sanıyorsun?"

Birşey yaptığım yoktu yapmışlığım vardı.Sinir sistemimle koalisyon kurarak beni bu hale getiren adamı benim kadar olmasa da kötü bir hale getirmiştim.Nemi yapmıştım bulduğum plastik şişeyi yerde birikmiş çamurlu suyla doldurup,hemen arkasından onun yüzüne puskurtmüştüm.Aslında az bile yapmıştım.

"Sanırım sabah yüzünü yıkamamışsın.!bu arada"..dedim öfkeli suratına pek takılmayarak..."Berbat görünüyorsun!"

Daha fazla ona laf yetiştirmek istemediğimden şaşkın suratına aldırmayarak hafif sendeleyerek gideceğim yola döndüm.Yağmurun ne zaman durduğunu bile farketmemiştim aslında.Şansım olsa erkek doğardım.Etrafımda aklı başında insanlar olurdu,nebileyim şansım olsa birşeyler böyle olmazdı.Ah Her neyse..

*************

"Kızım bu halin ne dilençi gibi!"

Öfkeli gözlerimi şaşkınlık dolu gözlerine çevirdim.Şaşkınlıktan çok merak barındıran..Sahi bunların dilençilerle sorunu neydi?

"Sude bir nefes alayım izin ver anlatacağım.."..dedim susmayacağını bildiğim halde.Şu anda soracağı soruları kafasında tasarlamaya çalışıyor olmalıydı..Elinin çenesinde gözlerinin bir noktada kısık bir şekilde sabit durmasından başka bir anlam çıkaramıyordum..Omuz silkerek ayakkabıların bağcıklarını çözmeye koyuldum..

" Hakan'la kavga ettiniz sende kendini yerlere attın o yüzden bu haldesin öyle değilmi"

Bu sözüne "Yav he he"diyerek karşılık vermek istiyordum fakat aşırı ergen tiplemesi olduğu için.."Öyle bir şey olmadı"demeyi tercih ettim.."Sadece ayrıldık,kendimi yerlere falan da atmadım yani"diyerek sözlerime bir yenisi ekledim.

"Ha ayrıldınızmı bende birşey oldu sanmıştım bu muydu yani.." Garip tavrına kaşlarımı çatarak karşılık verdim.."OHA!Ayrıldınızmı.."Bir ara kulaklarımdan bir uzman doktorla görüşmem gerekecekti nihayetinde bir anda cırlamasıyla kulak zarımın ciddi hasar aldığını düşünüyordum..

"Aslında ayrılmadık..'dedim onu birazdaha şaşırtmaya çalışarak.."Terkedildim.."

Ve terkedilmesini sırıtarak anlatan "ilk kız" olarak tarihe geçmeyide ihmal etmedim.

SİYAH UÇURTMALAR#Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin