67 22 42
                                    


kapi zili caldi. bir sure sirtustu yatip tavana baktim. durmak bilmiyordu. en sonunda kalktim yerimden. banyoda elimi yuzumu yikayip ustume bir seyler gecistirdim. kapi deliginden baktim, annendi. annemiz. bu saatte burda ne isi vardi ki? saat daha 10'du. kuslar bokunu yemeden nasil uyaniyorsunuz anlamiyorum.

actim kapiyi. haberi yok sanirim, yuzu guluyor. gunlerdir nerde kaliyorsun o zaman yudai?

"oglum, nasilsin?"

suratimdan anlayamamis, bir de yuzune soyleyeyim bari.

"kotuyum anne."

hemen yuzu dustu ve ayakkabilarini cikartip iceri girdi.

"ne oldu ki yavrum?"

elinde tuttugu, icinde yemek olan saklama kaplarini masaya birakti. yine bizim icin yemek getirmisti. ama yiyemeyecektim sanirim. hicbir sey yemek istemiyorum, sayende.

bu arada, anneni haketmiyorsun yudai. kadin senin icin kocasini bosadi. benim boyle bir fedakarligi yapacak ailem bile yok. sukur etmeliyken daha fazlasini istemekle cok buyuk bir hata yaptin sen.

sandalyeyi cekip oturdu. bana da oturmami isaret etti. oturdum. ellerimi masanin ustune koydum, gerginlikten soyup da kanatmayayim diye goz onune koydum ki boyle bir sey yapmayayim. gitar calamiyorum sonra, sen de biliyorsun.

"yudai anlatmadi sana anlasilan."

"neyi anlatmadi oglum?"

gozlerimi ondan cekip baska yerlere yonelttim. bunu soylemek cok zor benim icin, ama yapmaliyim. gercekler acidir.

"yudai beni aldatti."

"ne diyorsun oglum! neler cikiyor agzindan?"

ayaga kalkmasiyla oturdugu sandalye yere dusmustu. elleriyle yuzunu avusturup durdu. aglayacak gibi duruyordu.

"hareketlerine bakilirsa soylediklerin gercek.."

"ben de inanamamistim anne, nasil olur boyle bir sey dedim. benden baskasini gozu gormezdi ki o, sen de biliyorsun."

"bilmez miyim oglum, cok iyi hatirliyorum her seyi. seni olesiye severdi. hatta sevgili olmadan once gelip bana anlatirdi seni, aglardi bazen, neden bir adim atamiyorum diye."

benim de gozlerim doldu. bunlari bilmiyordum, ogrenmek bir seyimi degistirdi mi onu bilmiyordum gerci. bir damla suzuldu yanaklarima, sonra da kucagima. neden bana bunlari yasatiyorsun yudai, neden..

sandalyeyi duzeltip oturdu. napacagini bilemeyip ellerini kucagina koydu. birkac dakika bir seyler dusundu. en sonunda da agzini araladi.

"kiminle aldatti, biliyor musun?"

"jo, cocukluk arkadasim."

eliyle agzini kapadi.

"hic kimseye soylemek istemedik iliskimizi, ama sonucunda da bu oldu."

kisa sureligine yuzune baktim. endiseli gorunuyordu.

"bir ara jo'ya anlatsam mi diye dusunmustum aslinda. en yakin arkadasimdi sonucta. iyi ki anlatmamisim.."

sessizligin gurultusu dedikleri bu olsa gerek. ikimiz de agzimizi acmiyorduk. annen agliyordu. aglama anne, demek istedim. ama yapamadim. kendimde o gucu bulamadim. ben de saldim gozyaslarimi. ayaga kalkip sarildi bana. ben de sarildim. kokusunu icime cektim.

"ozur dilerim yavrum, her sey icin."

bir seyler soylemek istiyordum, ama agzim acilmiyordu.

"o essekle konusurum ben. ozur diler senden. belki barisirsiniz."

biraz durdu.

"ya da surundur onu, haketmiyor seni."

anlik degisimine guldum. moral duzeltmede bir numaraydi annen. hafif kikirtimi duymus olacak ki o da guldu.

"amaan bos ver onu, ben sana yemek yaptim, onu yeriz simdi. isitayim bekle."

sarilmayi birakip tezgaha gidiyordu ki durdurdum onu.

"cok sag ol anne, ben yeni kahvalti yaptim. aksam yerim yaptiklarini."

goz devirdi anlamadigim bir sekilde.

"bulasiklarin nerde madem yemek yedin?"

"disarida yedim."

yine goz devirdi.

"gozlerin ben buradayim diyor, yeme beni. yeni uyandigin cok belli. isitayim beraber yiyelim iste."

en sonunda onaylarcasina basimi salladim. keske benim de annem olsaydi yanimda. her hafta dolu dolu yemek getiren, evi cekip ceviren, guzel ogutler veren bir anne. daha ne isterim ki. senin gibi kiymet bilmemezlik yapmazdim ama, duzgun bir evlat olurdum ben. uzmezdim kimseyi, parcalara ayirmazdim. annenin de dedigi gibi, beni haketmiyorsun sen.

noćnik

broken melodies, kumaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin