Tam uykuya dalmak üzereyken içerden telefon sesi geldi. Bu saatte arayanım olmazdı. Yavaşça Buse'nin yanından kalkıp odama geçtim. Orhan komutan arıyordu.
"Elçin"
"Buyrun komutanım""Kaytan Ali ve Sarı Zerrin'i biliyorsun. Uzun zamandır peşlerindeydik. 1 saat kadar önce Şırnak Cizre sınır kapısından kaçarken görülmüş. Şuan nerede oldukları bilinmiyor ama tahminen sınır köylerden birinde. Daha önceden görev yaptığın su yolunun kenarındaki köyde olduklarını tahmin ediyoruz. Sınırdan kamyon ile geçmişler. Sınırdan geçerken kamyonun arkasından çocuk eli görünmüş. Büyük ihtimalle daha önceden engellenen çocuk ticaretine tekrar başladılar. Tim hazır seni bekliyor. Helikopter hazırlanıyor şu anda direkt buraya gel kamuflajların burda."
"Emredersiniz komutanım geliyorum."
Üzerime feracemi giydim ve şalımı yapıp arabaya geçtim. Karargaha giderken Buse'yi aradım. Duymuyordu. Sabah bana ulaşamaya bilirdi. Bir yandan araba kullanıp bir yandan da Buse'ye mesaj atıyordum.
Mesajı gönderip gaza biraz daha yüklendim. Karargaha geldiğimde direkt soyunma odasına geçtim. Kamuflajı alıp kabine geçtim. Hemen hazırlanıp sahaya çıktım herkes hazırdı. Silahlar yüklenmiş herkes çantasını almıştı.
"Elçin helikopter sizi sınırda bırakacak. Ondan sonrası sizde. İletişim ağlarını meşgul etmemek adına sadece köye geldiğinizde ve işiniz bittiğinde bizimle irtibat kurun. Başka bir durum olmayacağına eminim."
"Emredersiniz komutanım"
"Allah'a emanet olun. Allah sizi korusun."
Komutan geri adımlayınca koşar adım helikoptere girdim. Emliyet kemerlerini takıp yükselmeyi bekledik. Helikopter yükselmeye başladıkca aşağıdan selam duran askerler küçüldü.
"Bir planımız var mı?"
"Var, gideceğimiz yere daha önceden yapılan operasyonda görev yaptım. Su yolunun hemen yanında. Küçük bir yer. Her yer harabe. 3 tane dağın ortasında kalıyor. İlk başta dağın üzerinden durup gelen giden var mı ona bakacağız. Çatışmak bu görevde sadece zorunluluk halinde olacak. Çocuk ticareti için kaçırılan çocuklar büyük ihtimalle meydandaki camiinde olacaktır. Camii tam merkezde bulunuyor. Köyü etrafından sarıp yavaş yavaş ilerleyeceğiz. Mümkün olduğunca silah kullanmak yok. Geldiğimizi fark ederlerse çocukları öne sürerler. O yüzden herkesten oldukça sessiz olmasını istiyorum. "
Herkes başını sallayarak onaylarken Burak tatmin olmamış gibiydi.
"Burak aklına yatmayan bir yer mi var?"
"Sessizce ilerlemek zaman alır komutanım. Biz içeri sızan kadar çocuklara zarar verirlerse ne olacak?
Fikrimi sorarsanız bence direkt dalalım.""Bana kalırsa da hızlı ilerlemek en iyisi ama o çocukların sonraki hayatında böylesine bir travmaya sahip olacakken bizde başka bir travmaya sebep olmamalıyız. O yüzden sessiz ve yavaş olmak şuan için en iyi karar. Ama tabii ki oraya gidince planlar değişebilir."
Tatmin olmamıştı. Bu belliydi umarım Kerem'in dediği gibi kendi bildiğini okumazdı.
1 buçuk saatin ardından sınırın hemen arkasında bulunan bir düzlüğe iniş yaptık. Helikopter tekrar yükselirken bizde su yolunu takip etmeye başladık. Uzun bir gün bizi bekliyordu. Saat gece yarısını geçmişti.
Yaklaşık 5 saatir yürüyorduk hava aydınlanmış ay yerini güneşe bırakmıştı.
Şuan bir dağın en tepesindeydik. Gece hiç uyumamış olmamın yorgunluğu yavaş yavaş etkisini gösteriyordu.
Tim yavaşlamıştı. Ya şimdi yarım saatlik bir dinlenme yada 4 saatlik bir yürüyüşün ardından 2 saatlik bir dinlenme. Sanırım 4 saat sonra uzun bir ara daha sağlıklı olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE
Teen Fiction2016 Elçin'in günlüğü Elçin, devletine bağlı demek. Daha ne kadar bağlı olunabilir ki devlete? Canını verecek kadar çok sevmekten başka yapılabilecek ne vardı? Korumak vardı, savaşmak,uğrunda ölmek vardı. Ondan ailesini alanlardan intikam almak va...