Sabah alarm sesi ile kalkmayı beklerken Buse'nin sesi uyandırmıştı beni. Güneş aydınlanalı bâya olmuştu sanırım. Hemen saate baktım. Saat 10'a geliyordu. Geç kalmıştım.
"Niye kaldırmadın. Geç kalmışım."
"Sen uyurken Orhan komutan aradı. 2 günlük dinlenme izniniz var. O yüzden alarmı kapattım iyice dinlen diye. Hadi kalk kahvaltı hazırladım. Soğumasın."
"Hadi geçelim."
Çok güzel kokuyordu cidden. Daha mutfağa girmeden kızarmış ekmek ve menemen kokusu gelmeye başladı.
"Menemen mi yaptın?"
Menemen'i çok sevdiğimi biliyordu.
"Taze simit de aldım. Sıcak sıcak."
Bu ikili için her şeyi yapardım. Arkamı dönüp Buse'nin omzuna kolumu attım.
Seviyordum bu kızı."Hadi otur bende çayları koyayım."
Masaya geçip oturdum. Buse bardaklara çayı koyarken menemen'in ortasında hafif rafadan olan yumurta sarısı gözüme çarptı. Buse'de masaya oturmuştu. Gerçekten açtım bir türlü yemek yiyememiştim. Çayımdan bir yudum alıp simit'den bir parça kopardım. Menemen'in ortasındaki yumurtayı patlattım. Biraz da menemen'den alıp ağzıma attım. Bu tat muhteşem.
"Ellerine sağlık. Mükemmel olmuş."
"Afiyet olsun. Eee nasıl geçti? Sorun çıktı mı?"
"Büyük bir sorun olmasada yolda diğer çocukların yanına götürülen 3 kamyon karşımıza çıktı. Çocukları sınıra gönderdik Orhan komutana ulaşmış olmalılar. Onların yanına uğramam lazım. Söz verdim. Köye geldiğimizde çok zorlanmadık. Camiinin altına sığınak kurmuşlar."
"Çok şükür kazasız belasız geldiniz ya gerisi önemli değil. Biraz dinlen öyle gidersin çocukların yanına. Hatta timle konuşursun belki onlarda gelir."
"Tamam konuşurum. Sen ne yaptın. Alp sorun çıkarmadı dimi?"
"Aradı da açmadım."
"Anladım. Biraz dinleneyim numaranı değiştirmeye gidelim sonra oradan da çocukların yanına geçeriz. Olur mu?"
"Tamam. Bakarız"
Sonrasında sohbet ede ede kahvaltımızı bitirdik. Mutfağı toparlayıp bulaşıkları halledince odama geçtim. Abdest alıp kazalarımı kılmaya başladım. Dünden başlayıp bugünkü sabah namazına kadar kıldım. Ardından çalışma masama geçip Kur'an-ı Kerim'i okumaya başladım. 1 cüzü bitirdikten sonra salona geçtim.
Buse oturmuş haberleri izliyordu. Yanına oturup bende izlemeye başladım. Klasik haberler yurdum insanı değişmiyordu.
Köpeğe havlayan da vardı, çocuk sesi yapanda. Cidden başka ülkede yaşayamazdım."Buse hadi hazırlan da çıkalım."
"Tamam."
Odama geçip üzerimi giyinmeye başladım. Siyah badi ve siyah bol paça jean giydim üzerine haki rengi yarasa kollu gömlek giyip altdan 5 düğme ilikledim üst kısmını açık bıraktım.Başıma siyah penye şal takıp çoraplarımı giydim. Koridora çıktığımda Buse başörtüsünü yapıyordu.
"Sen git arabaya ben gelirim."
"Tamam bekliyorum arabada."
Yandan asmalı çantamı alıp ayakkabımı giydim. Sokağa çıkıp arabanın önüne geldim. Hemen yan binanın altında market vardı. Oradan naneli sakız almak için içeri girdim. Sakızı alıp çıktığımda Buse arabanın önünde bekliyordu.
"Güya ilk sen indin bekleyen yine ben oldum."
Hafif gülüp arabaya geçtik. İlk önce Buse'ye hat alacaktık. Daha sonra karargaha geçip çocukların yerini öğrenecektik. Karargahın yolunda olan bir telefoncu vardı. Telefoncunun önüne gelince arabayı müsait bir yere park ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE
Teen Fiction2016 Elçin'in günlüğü Elçin, devletine bağlı demek. Daha ne kadar bağlı olunabilir ki devlete? Canını verecek kadar çok sevmekten başka yapılabilecek ne vardı? Korumak vardı, savaşmak,uğrunda ölmek vardı. Ondan ailesini alanlardan intikam almak va...