Lan!?

164 16 33
                                    

"Yine mi gol değil."

Changbin'in haklı isyanına karşılık göz deviren Chan kafasını iki yana salladı kınarmışçasına. Bugün de bir vaka, en azından ufak bir operasyon olmayışına yakınıyordu Changbin. Onunla aynı fikirde olan tek kişi benken, diğerleri 'yattığımız yerden' maaşımızı aldığımız için seviniyordu aslında.

"Başkomiserim, Jae komiserim. Bay Oh sizi çağırıyor."

Chan'la göz göze geldikten sonra yavaşça ayağa kalktık. Arkamızdan bağıran Changbin'in 'yes be!' diyişini duymuştum. Bay Oh bizi bir vaka olmadığı sürece çağırmazdı. Bu yüzdendi sevinci.

Merdivenlere ulaştığımızda hiç bir yerde insan olmaması beni şaşırtmıştı. Genelde dolu olurdu buralar.

"Minho'yla bir şey mi oldu?"

Bunu bekliyormuş gibi konuşan Chris'e bakarak düz ifademi korumaya çalıştım. Minho birkaç gündür onda kalıyordu ve söylediyse eğer bu Chris'in benim ağzımdan laf alma çabası olabilirdi. Söylemediyse de anlamıştır diye düşündüm. O Chan'dı sonuçta. Gözümüzden anlardı içimizde ne yaşadığımızı.

"Hayır, neden sordun?"

"İkiniz de günlerdir bi garipsiniz. Minho sana bakarak sırıtıp duruyor ve sen gözlerini resmen kaçırıyorsun ondan! Normalde de ona bakmazdın tamam ama bu sefer cidden kaçıyorsun."

Sertçe yutkunduğumda 'biliyordum' dermiş gibi gülümsedi. O sırada Bay Oh'un odasının önüne gelmiştik çoktan. Bu iş burada bitmedi der gibi baktığında umursamazca kafamı çevirdim. Ryujin'e söylememesi benim için yeterdi. O bugün annesi geleceği için izin almıştı.

Kapıyı tıklatarak girdiğimizde içeride beni büyük bir şaşkınlığa uğratacak bir manzara gördüm. Felix, Hyunjin ve Soyeon tam karşımda oturuyor ve bize bakıyorlardı gülümseyerek. Bay Oh oturmamızı işaret edince yavaşça oturduk aynı şüpheci bakışlarla. Ama ben ne olduğunu bilmenin şüphesiyle, Chan ise bilmemenin şüphesiyle bakıyordu.

"Merhaba çocuklar. Bunlar Soyeon, Felix ve Hyunjin. Önemli bir iş için geldiler."

Chris şüphe dolu bakışlarını üzerlerinden çekmezken onda kendimi görmüştüm sanki. Sakinlikle, korkutucu bir sakinlikle, konuştuğunda Felix'le göz göze gelmiştik. Kaşlarımı çatarak baktığımda hemen bakışlarını çekerek Chris'e odaklanmıştı.

"Bizi ne için çağırmıştınız Bay Oh?"

"Size büyük bir vaka vermek zorundayım. Daha DJ olayını yeni kapattığınızı biliyorum fakat sizden başkasına güvenemem. Çünkü onun kadar büyük bir olay."

Chan'ın bakışlarını kendisine uzatılan dosyaya gittiğinde onun yerine alarak kapağını açtım.

Elimi alnıma şak diye vurmak istesem de yapmayarak daha geçen haftalarda incelediğim dosyaya ilgiyle bakmaya çalıştım. Chan da kaşlarını çatarak, odaklanmaya çalıştığı belli oluyordu, inceledi ve elimden hızla alarak ortadaki minik sehpaya koydu.

"Peki bunlar kim?"

Tek kaşını kaldırarak sorduğunda çocuklara baktım. Tek bir mimik barındırmayan yüzleri ve gözleri ilk dersin onlara işlediğini gösteriyordu. Çaktırmadan bana bakan Hyunjin'e göz kırptım.

"Soyeon, Felix ve Hyunjin. Geldikleri yerde oldukça kıdemlilerdi. Geçmişlerini sonraya bırakalım, bu görevde size eşlik edecekler. Vakadaki başrolümüzle karşılaşmışlıkları var."

Chan yavaşça kafasını yukarı aşağı salladığında izin isteyip kapıya ilerledi. Ben de çocuklara gülümsedikten sonra peşinden çıktım. 5 kişi diğerlerinin yanına giderken yolda duraksayıp kahve alacağımı söyledim. Tepkilerini merak etmiyor değildim ama beraber girersem bir açık vereceğimden korkmuştum. Kendimi rolüme adapte etmem gerekiyordu bir şekilde.

Lee Minho // LostHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin