Hayal kırıklığı

159 17 30
                                    

"Lan!"

www.hızlıveacısızintiharyolları.com

"Vatoz gibi yapışmışlar bide ayrılsanıza ya!"

Anın getirdiği heyecan ve korkuyla hızla Minho'dan ayrıldığımda onun Ryujin'e ettiği saygı dolu itemleri ve ,muhtemelen kolu acıdığı için, sızlanmalarını duymazdan gelerek ayağa kalktım ve boğazımı temizledim.

"Açıkla-"

"Halka açık alanda sevgililiğinizi yaşamazsanız seviniriz canım."

Gözlerimi pörtleterek ona baktığımda sinsice sırıttı ve içeri adımlamaya başladı. Kafamda deli sorular dönerken aklıma gelen ilk şeyi arkasından bağırarak söylediğimde beni takmayarak içeri girmişti hemen.

"O benim sevgilim değil!"

(Ben: aynen kardeşim aras kargo)

--

Bir Shin Ryujin, en yakın arkadaşı olarak gördüğü kişi hayatındaki en önemli(!) gelişmeyi ona anlatmamışsa çok korkutucu olabiliyor. Denendi, onaylandı. Teşebbüs etmeyin.

"Ne demek bir hafta oldu ya? Nasıl söylemezsin!"

"Ya diyorum ben bile yeni alıştım diye."

Milyonuncu kez göz devirirken buraya gelme sebebi olan vakanın dosyasını eline alarak kapağını açtı Ryujin. Birkaç gün trip yiyeceğimi çoktan anlamışken yorgunlukla kendimi koltuğa attım. Başım çok feci ağrıyor ve dönüyordu. Birkaç gündür toplasan 3 saat anca uyumuştum ve kafam kazan gibiydi. Üstelik ağlamam da bununla birleşince çekilmez bir his oluşuyordu vücudumda.

"Uyumadın mı sen?"

Ryujin'in saklamaya çalışsa da endişeli çıkan sesiyle gülümsedim samimice. O Shin Ryujin'di. Ne kadar kızarsa kızsın sevdiklerine birşey olmasından ödü kopardı.

"Uyudum.." dedim yorgun çıkan sesimle. Gözlerim kapalıydı ve yavaş yavaş nefesimin tıkandığını hissediyordum. Bunu birkaç defa, hatta daha fazla yaşadığım için problem etmemiştim ama. Biraz uyursam geçecek bir şeydi.

"Külahıma anlat sen onu. Kalk da eve git hadi. Ben söylerim Chris'e."

Chan birkaç dakika önce Bayan Na'nın yanına gidip vakaya dair işlemleri halledeceğini söylerek çıkmıştı. Diğerleri ise, Ryujin'in benle konuşmak istediğini ve hepsinin çıkmasını düzgünce(!) söylemesiyle hızla kaçmış ve tahminimce merkezin yanındaki kafeye gitmişlerdi.

"Jae.. Endişeleniyorum anlıyor musun? Yıllardır kendini öldürüyorsun ve ben bu duruma çare bulamıyorum bile. Ne kadar zor haberin var mı?"

Yanıma otururken kurduğu cümleler içime birşeyin oturmasına sebep olmuştu. Gözlerimi zar zor aralarken kucağına bıraktığı elini tutarak gülümsedim.

Yavaşça ayağa kalkarken markete gideceğimi söylerek çıktım. Köşedeki markete giderken sürekli kararan gözlerim bana iyice zorluk çıkartıyor ve yürümemi zorlaştırıyordu. Dayanamayarak kendimi kaldırıma attığımda nefesim iyice daralmaya ve başımın dönmesi iyice artmaya başlamıştı. Etrafımda boğuk sesler duyarken daha fazla açık tutamadığım gözlerim kendiliğinden kapanmış ve beni sonu olmayan o karanlığa hapsetmişti...

|Yazar|

Ryujin, dakikalardır gelmeyen arkadaşıyla derin bir iç çekti. Yaklaşık yarım saat olmuştu ama hala ortalıkta yoktu Jae. Üstelik telefonunu da açmıyordu. Bu Ryujin'in kat kat endişelenmesine neden olurken anın getirdiği panikle hızla odadan çıkarak ön bahçeye geldi. Karakola doğru yavaş yavaş gelen ekibi görünce hızla yanlarına giderek herkesin kuşkulanmasına neden oldu.

Lee Minho // LostHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin