1.BÖLÜM

375 21 8
                                    

Daha yeni yeni alışıyoken bi anda taşınma fikrinde nerden çıktı ? Aslında taşınma bile denilemez basbaya kaçış...
Neyse kaçkıyoruz ? Kimden kaçıyoruz ? Bizim kimsemiz yokki.. Kafamda birsürü soru işaretleri , çıkmez sokak sankli hiçbirinin cevabını doğru düzgün alamıyorum.
Annemi kokusu , anısı olduğu bir evi yada şehiri insan kaçar gibi neden terk ederki ?
Aklım almıyor.

"- İrem!!oyalandığın yeter artık hadii.." offlayıp nefesimi verdim.

"- Tamam geliyorum"

Neden gidiyoruz ki sanki. Her yenilgi , kaybediş sonrasında kaçmak mı gerek.
Savaşmak , direnmek gerekmez mi ? Herşeyi unutup yaşananları hiçe sayıp , yeni başlangıçlara ne gerek var ki ?
Çok aptalca, zaman kaybı bikere. Gerçi benim ne evde ne de bu şehirde anım yok ailemle bu da ayrı bi İRONİ.

Daha fazla düşünmeden aşağı inmeliyim tekrar azar iştitmek istemiyorum. Yatağın üzerine koyduğum siyah kazağımı siyah dar kotumu üzerime geçirdim. Çeketimi ve botlarımıda giydim mi tamamdır. Geriye sadece çantamı ,telefonunumu alıp aşaği inmek kaldı. Hepsini aldıktan sonra son kez idama bakıp aşağıya salona indim .
Salonsdan içeri girince babamın camdan bahçeyi seyrettiğini fark ettim. Okadar çok dalmışki benim geldiğimi bile fark etmedi.
Üzlülüyosan neden burayı terk edip gidersinki ..

"- Bukadar anılarınızın olduğu bi evi bırakıp gitmek konusundan hala kararlımısın?"

Sorumu duymazdan gelip son kez bahçeye bakarak iç çektikten sonra umursamadan yanımdan geçerek dış kapıya yöneldi.

"- Soruma cevap vermeyecek kadarmı değersizim gözünde , bukadar mı nefret ediyorsun kızından baba?"

Sinirlenmeye başladım. Yine aynı tartışma konusu olacaktı ve yine sorularımı cevaplamadan arkasını dönüp gidecekti. Sonunu biliriyorum ama sinirlenmemi engelleyemiyorum .
Son söylediğim kelime kızın... Bukadarmı garibine gitti , bukadsrmı kulağına uzak bi kelime. Kapalı kapının önünde donupkalacak kadar..

Arkasını dönmeden düz tuttuğu sesiyle

"-Uçağın kalkmasına bir saat var , git istediğinle vedalaş. Ben işlerimi halledip hava alanında olurum sende gecikmeden orsaya gel "
Kapıyı çarpıp çıktı.

Neyse bir saat kadar vaktim kaldi. Tek arkadaşın , abim , hayattaki tek dostum Onur'la buluşmam gerek zaten gidicegimi söylememiştim arasam lafa tutucak o yüzden en iyisi mesaj atmak.

Kime: ONURCUK:D
"Sana ayırabileceğim dolu dolu son bir saatin var her zamanki yeredeyim :)"

Kimden:ONURCUK:D
"Son bir saatte nedemek oluyor?şakaysa hiç komik değil."

Kime:ONURCUK:D
"Bu gidişle ayıracak zamanım kalmıycak zaman geçiyo hadii.."

Kimden:ONURCUK:D
"bunların hesabını vericeksin kızıl geliyorum hemen."

Telefonumu cebime koyup yürümeye başladım. Biliyodum böyle olucağını, bu yüzden söylememiştim bu zamana kadar Onur'a gideceğimi. Karşı çıkacaktı , babamla konuşup ikna etmeye çalışacaktı ve bunun gibi birçok uğraş. Ama biliyodumki hiçbiri işe yaramıycaktı kararından vazgeçmiycekti. İyi oldu böyle.
Düşünceleri bi tarafa bırakıp etrafa baktığımda her zamanki yerimize geldiğimizi fark ettim.
O kadar çok dalmışımki ne ara geldiğimi bile anlamadım. Kayalıklara doğru bakınca onurun her zamanki yerimizde oturup sigarasını içtiğini gördüm.Yavaşca yanina gidip oturdum.

Yüzüme bile bakmadan kırgın , mesafeli sesiyle
"- Ne zaman söylemeyi planlıyodun .. Yoksa İstanbula gidincemi söyliycektin?"

Sesi öyle sitemli , kırık çıkmıştı ki keşke önceden söyleseyedim diye pişmanlık duymaya başlamıştım. Son anda düşünceleri mi kovdum aklımdan.

Kafamı eğip sadece " öyle gerekti." diyebildim. Bi hışımla ayağa kalkıp bana döndü.

" - Öyle gerekti ha söyleyecek tek sözün bu mu!? Öyle gerekmiş sıçarım boyle gerekçeye.
Ben neyim burada lan !? Söyle dur..sen yorulma ben söyleyeyim. Herşeyin de yaninda olan abin , kardeşim her şeyinim anladın mı ? Her anında yanında olan , omzunda ağladığın , güldüğün kişiyim. Annenin ölümünden kendini suçlarken ben vardım yanında. Ben destek oldum ama bi bakıyorum benim canım KARDEŞİM!! İstanbul'a gidiyor ve bunu kardeşine son 1 saat kala mesaj olarak söylüyor. Arama tenezzülündeb bile bulunmuyor."

O kadar çok bağırmıştıki etrafta olan birkaç kişi bizden tarafa dönmüşlerdi. Onura baktım. Sinirden , bağırmaktan soluk soluğa kalmıştı. Bir eliyle de rüzgarda yavrular saçlarını düzeltmekle uğraşıyodu. Bende sinirle ayağa kalkıp bağırmaya başladım.

" - Aptal! Gerizekalı!keyfimden mi sana söylemedim sanıyosun . Keyfimiz kaçacaktı , yapıcağımız şeylerden keyif alamıycaktık , mutlu olmıycaktık. Hem söylesem ne fark edecekti bütün zamanını vazgeçirmeye , engellemeye çalışacaktın. Uğraşların boşa çıkıcaktı hem vazgeçmiycekti kararından. Bende en azından son zamanlarımızı seninle mutlu bi şekilde bu şehri terk etmeyi , gitmeyi düşündüm ama düşünen de kabhat!! Herşeyin suçlusu benmisim gibi bu da benim suçum ama bunu yapmaktan vazgeçin. "

Bağırmaktan boğazım tahriş olmuştu. Onura döndüğümde siniri geniş pişmanlıkla bana bakıyordu. Birşey söylemek içim ağzını araladı ama birşey söylemeden tekrar kapattı. Hızlıca yanıma gelip kemiklerimi kıracak kadar sıkı sarıldı. Başımın üzerine koruyucu bi öpücük bıraktı.

" - Özür dilerim , özür dilerim sadece seni kaybetmek istemiyorum. Bu kadar zamandır birlikteyken biranda gitmene ve haber vermemene kırıldım. Kızgınlığımda bundandı zaten"

" - Bende özür dilerim söylemem gerekirdi fakat üzülmeni istemedim biliyorsun. "

" - Tamam tamam neyse çok vakit kaybettik saat kaçta uçağın ? " zorla gülümsemeye çalıştı.

" - Bir dakika ımm...tam yarım saat sonra ? "

" - Tamam ozaman uçağa yetiştirmemiz gereken küçük hanım var. "

Kayalıklardan aşağı inerken "onurrr!! " diye şakayla karışık kızdım.

" - Tamam bişey demedim " diyip ağzına eliyle fermuar çeker gibi yaptı. Kayalıklardan inip caddeye geçtik. Onur yoldan gecen taksiyi durdurup benim geçmemi bekledikten sonra kendiside binip kapıyı kapattı. Şöföre hava alanına gidiceğimizi söyleyerek arkasına yaslandı.
Onurun omzuna yatarak son dakikalarımı geçirdiğim İzmir'i seyretmeye başladım Şansızlığımın şehri İzmir... Bu yenilgi , bu vazgeçiş bu kadar kolay olmamalıydı.

" - Bugün inmeyi düşünüyo musun ? Gerçi benim için daha iyi ..

~LANETLİ BAHÇE ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin