4. BÖLÜM

120 12 1
                                    

Multimediya da İrem var .


Koskaca on gün geçti izmir'den taşınalı. Bu on günde sadece her akşam onurla skype'den görüntülü konusuyoruz. Her dakkika özlediğini gelmeye çalışıcağını söyleyip duruyor tabi bende dinliyorum.

Babam desen hiç gormuyorum. Ben uyuyunca geliyor, sabahta erkenden gidiyor.

Ayşe sultanla daha yakınız. Günümün çoğunu onunla vakit geçiriyorum. Çok sıcak kanlı , olmayan yakınınmış gibi.
Ayşe sultan diyorum artık ona onunda hoşuna gittigine eminim her seslenişimde gözlerinin içi gülüyor.

Gecen gün yemek yaparken hayatını anlattı bana. O da benim bizim gibi kimsesi yokmuş. Kocası mehmet amca öleli on sene olmuş. Severek evlenmişler evlenmesine ama aileleri izin vermeyince kaçmak zorunda kalmışlar. Aileleride bunları red edince kimseleri kalmamış. Çocuklarda olmamış. Ahmet amcada ölünce tek başına kalmış.
Bana seni olmayan kızım yerine koydum dedi. Her nekadar garip hissetsem , rahatsız olsam da ses çıkarmadım .

Zilin çalmasıyla televizyonun karşısından bakmak için kaltım. İçeriye mutfağada 'ben baktım' diye seslendim.

Kapıyı açtıktan sonra kimin geldiğine bakmask için kafamı kaldırdım. Şaşırdım doğrusu şükür evin yolunu unutmamış sevgili babam. Kapıdan içeri girip salona koltuğa attı kendini.
Arkasından bende içeri girip tekli koltuğa karşısına oturdum.

Yaşlanmaya başlamış. Vücudunun fit olmasına rağmen hayatın getirdiği olaylardan dolayı yaşlanmış , omuzları çökmüş. Çalışmaktan , uykusuzluk tan göz altları morarmış. Yinede dik duruşundan ödün vermeden ben burdayım dermiş gibi oturuyor.

" - Bir evinin olduğunu unuttuğunu sanmıştım. "

Baygın bakışlarıyla birkaç saniye yüzüme bakıp sonrada etrafta gezdirdi gözlerini.
Sıkıntılı bir şekilde kravatını tutup sağa sola çekiştirerek gevşemesini sağladı.
Sonra ayşe sulatana seslendi gelmesi için .

" - Buyrun mert bey "

"- yemeği hazırlarmısınız birazdan gelicem . " diyip odasına çıkmak için merdivenlere yöneldi. Onun adına endişeleniyorum birşey olacak diye ...

Ayşe sultanın yanına mutfağa gidip yemek hazırlamasına yardım ettikten sonra sofraya oturduk. Birkaç dakika sonra babamda sofrada yerini alınca yemeğe başladık. Çatal bıçak sesleri haricinde kimseden ses çıkmadan yemek yedik.

Keşke bizde gerçek bir aile gibi olabilseydik. Akşam yemeklerinde tüm gün yaptıklarımızı anlatsaydık , şakalaşsaydık , eğlenseydik.
Şu on gün boyunca babamdan duymadığım sevgi sözcüklerini ayşe sultandan duydum. Ne acınası ama baban varken yabancı birinden duymak.

" - afiyet olsun " diyip kalkmak için hazırlanırken yemeğinden kafasını kaldırmadan 'otur' diye emir verdi ve ben bana emir verilmesinden nefret ederim. Hiçbir zamanda denileni yapmamıştım. En azından babamın bunu bilmesi gerekirdi. Duymamazlıktan gelip gidecekken kafasını kaldırıp gözlerimin içine bakarak

" - oturmanı söyledim " sesi ürkütücü bi şekilde sakindi.

Sinirle tekrar eski yerime oturdum. Beklemeye başladım.

" - Ben beş günlüğüne şehir dışına çıkıyorum.. Kendi başının çaresine bak zaten gerekli olan herşeyi verdim gerisi sana kalmış. Bu arada umarım beni zor duruma sokacak birşey yapmazsın , yaparsan da busefer öncekiler gibi göz yummam. "

Konuşmasının bitmesiyle oturduğum yerden hızlıca ayağa kalktım. Kalkmamla birlikte sandalye geriye doğru düşüp mutfakta ses yankılandı ama ben şuan ne sandalyenin düşmesini nede başka birseyi düşünecek durumdayım. İçim öyle öfkeyle dolduki kendime hakim olamıyorum. Kriz gibi birşey geciriyordum.

Babamın gözünün içine bakarak masanın örtüsünü herşeyin yerle bir olmasını sağladım. İçimdeki öfke hala dinmemişti bu kadarı bile yetmedi.

Bu kadar mı insan düşünmez kızını ? Suçum neydiki ? Tek suçum doğmak mıydı?
Böyle olacağını bilseydim doğarmıydım hiç..
Babama baktım çaresizce şaşkın şaşkın ban bakıyordu oda .

" - Biliyor musun baba senden nefret ediyorum!
Beni dünyaya getirmek için ilk adımı attığın için.

" Senden nefret ediyorum ! Onyedi senedir yüzüme bakmadığın için. "

" Senden nefret ediyorum ! Beni bu hayatta yanlız bıraktığın için. "

" Senden nefret ediyorum ! Bana kızım diyip sevgi göstermediğin için . "

"En çokta neyden nefret ediyorum biliyomusun BABA!! Senin beni sevmeni hiç bıkmadan usanmadan bekleyip seni sevdiğim için baba.."

Sonlara doğru sesimi ben bile duymamıştım. Öfkem yine geçmemişti beni bile ele geçirecek kadar büyüktü. Daha fazla burada durmadan hızlıca kapıya yöneldim. Karşımda ayşe sultan gözleri dolu dolu bana bakıyordu. Acaba acıyomuydu bana ? Onulada konuşmadan yanından geçip ayakabılarımı giydikten sonra kapıyı çapıp çıktım.

Hava serindi , rüzgar esiyordu. Soğuk havayı severim, insanı kendine getirir , yüzüne yüzüne çarpar gerçekleri. Gizlisi saklısı yoktur. Ben bunu ögreneli çok oldu.

Hayat öyle bir acımasız ki kimini güldürürken kimini süründürüyor.

Eğer hayatta şanslıysanız mutlu olabilirsiniz ama şansızsanız mutluluk denilen şey sizin kapınızı bile çalmaz...

~LANETLİ BAHÇE ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin