KÖR CESARET

0 0 0
                                    

Eylül hem yavaş hem de hızlı bir şekilde gelmişti. İki hafta içerisinde akademi açılıyordu. Ve Nat ile son zamanlarda okula kim olarak girmem gerektiğine kafa yormaya başlamıştık. Teorik bigilerin hepsini yalayıp yutmuştum. Ve aslına bakılırsa büyü konusunda da fena değildim. Küçük saldırı büyülerinde başarılıydım. Ama henüz büyük ölçekli şeyler ve tılsımlar gibi konularda sıfırdım. Natalie derslerden kalırsam diğer dönem atılacağımı anlattı. Bu yüzden katili elimden geldiğince çabuk tespit etmeliydim.

Bütün bunları bir kenara koyarsak kimliğim kesinlikle ne babamın ne de annemin ailesi ile ilintili olmayacak bir şekilde içeri girmeliydim. Natalie gerçek bir kimlik kullanmam gerektiğini sahte kimliklerin büyü dünyasında tespit edilebildiğini söyledi. Bu da demek oluyor birinin yerini alacaktım. Olay gittikçe karmaşıklaşıyordu. Üstelik adalet sistemi hakkında da yaz boyu hiçbir şey bulamamıştım. Natalie, Gregoriev arşivini önüme sermişti. Sakladığı bir şeyler vardı ama onu bu kitaplarda bulamayacağımdan emindi!

"Annenin eski kavminden ortak bir arkadaşımız var. Seni onların soyundan göstererek içeri sokabileceğimizi düşünüyorum.'' dedi Nat bir Cumartesi gecesi sessizce akşam yemeğimizi yerken.

''Ya kadına ulaşıp sorgularlarsa?'' diye sordum haklı olarak.

''A işte onu yapamazlar!'' diye yanıtladı gülümseyerek.

''Neden kadını öldürmeyi mi planlıyoruz?'' dedim gözlerimi devirerek. Bu hareketime karşılık yüzünü ekşitti ve dil çıkardı. Bazen Natalie de çocuk olabiliyordu. Bu hallerini epeydir görmüyordum.

''Şey teknik olarak annenle çok yakın olduğu için onu da kavimden attılar.'' dedi. Şaşkınlıkla ona döndüğümde fazla kızarmış bifteğini bıçağıyla kesmek için cebelleşiyordu. Dikkatini bana vermesi için elini tuttum.

''Nat sen delirdin mi?'' dedim uyaran bakışlarımı üzerine dikip. Bıçağını bırakıp sandalyesinde doğruldu.

''Risk almak zorundayız. Ayrıca merak etme Jess yıllardır kimsenin haber alamadığı biri. Kimse onu araştırmaz. Sanırım seni onun kızı gibi gösterebiliriz. Aynı yıl ikisi de ortadan kayboldu sonuçta. '' dedi ve rahatça kadehini biraz sallayıp şarabından bir yudum aldı.

''Nerede yaşadığını biz öğrenmeliyiz o halde.'' dedim mantığımı yürüterek.

''Ne? Neden?'' dedi şaşkınca.

''Çünkü bu konuda patlamak istemiyorum. Kadınla işbirliği yapmalıyız. Ayrıca annem yüzünden atıldığını kendin söyledin. Eminim ki içinde biraz öfke vardır. O öfke bizi hedef alacak şekilde kullanılmadan yoketmeliyiz.'' dedim. Söylediklerimi tarttığını görebiliyordum. Mantıklı olan da buydu zaten. Eğer dönem boyu o okulda barınacaksam kimliğim sağlam olmalıydı. Dikkat çekmemeliydim.

''Pekala dediğin gibi olsun! Ben araştırıp nerede olduğunu öğrenirim.'' dedi ve tabağını da alıp yanık bifteğin yanık olduğunu sonunda kabullenerek çöpe döktü.

"Biliyor musun? Yemek konusunda keşke babana çekseymişssin. Çünkü bu rezaletti!'' dedi tabağını sallayarak. Gülümseyerek,

''Bu konuda yetenekli olan Liv'di.'' dedim. Muzip tavrı buruk bir gülümsemeyle kayboldu.

''Evet, evet öyleydi!''

İki hafta sonra

Akademinin açılmasına bir gün kalmıştı. Ve Natalie hala şu Jess denen kadını bulamamıştı. Sanırım beni durdurmaya çalışıyordu. Bunun başka bir açıklaması olamazdı çünkü. Kavimden sürülmek neden bu kadar kötüydü ki? Bunu daha önce ona hiç sormamıştım ama annemin neden atıldığını şimdi merak etmeye başlamıştım. Annem fazla duygusal bir varlık değildir. Bu yönden birbirimize çok benzeriz. Ama bana göre daha dikkatlidir fakat babam annemin bu özelliğinin bizden sonra geliştiğini söylerdi hep. Bu da demek oluyor ki gençliğinde en az benim kadar uçarıydı. Geçmiş ile alakalı herhangi bir bilgi şu an çok işime yarayabilirdi. Belki de annem Jess'in yerini zaten biliyordur diye düşündüm. Zamanım azalıyordu. Ve Natalie öyle değilmiş gibi davransa da beni vazgeçirmek için kadını bulmanın imkansız olduğunu iddia ediyordu.

FEDA/BOYUT SAVAŞÇILARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin