Güldüğümüz ne varsa ağlayarak kusarız. Kahkahalarımıza karışır acılarımız. Öyle bir selamlar ki hayat bizi, bir daha unutamayız. Ne yaşadıklarımızı ne de bize bunları yaşatanları. Ama bir şeyi çok iyi yaparız.... Susarız. Hemde öyle bir susarız ki hayat bile konuşturamaz bizi. Seviniriz, susarız. Özleriz,susarız. Severiz, yine susarız. Bizi öyle bir sustururlar ki kendimizi unuturuz. Bir daha asla konuşmayacakmışcasına....
Mahallenin her zamanki gürültüsüne inat huzursuzluk verici derecede bir sessizlik sürüyordu bu evde. Selma Hanım günlük temizlik işlerini yapmış, çekingen adımlarla genç kızın odasına ilerledi. Onu çağırması gereken bir yer vardı. Bir mahalle düğünü. Ama içinden gelmiyordu hiç. Mahalledeki komşularına ne derdi sonra. Kim bilir kaç kişi soracaktı neden konuşmadığını. İşin yoksa herkese açıkla.
Yavaşça açtı kapıyı.
Cemre, bugün mahallede düğün var. Gel istersen sende. Evde sıkılma. Havalar zaten sıcak. Bunalırsın evde.
Bekledi. Neyi bekliyordu ki? Konuşmasını falan mı? Tam çıkarken genç kızın yerinden kalkıp dolabına yöneldiğini gördü. Bu geleceğini gösterirdi. Derin bir nefes verdi ve odadan çıktı.
Genç kızsa içten içe mutluydu. Yalnız kalıp düşüncelere boğulmaktansa kalabalığı tercih ederdi şu an. Krem dizlerine uzanan yazlık bir elbise giydi. Kimsenin umrunda olmadığını bildiği halde giyinmeyi seviyordu. Her şeye rağmen.
Daha sonra ikisi birlikte evden çıktılar. Aynı sükunet yolda da sürdü.
Rüzgar'dan
Anne anladım. Somurtup oturmayacağım. Kırk defa söyledin resmen ya.
Ben malımı biliyorum çünkü. Geçersin en kuytu köşeye müzik dinlersin kesin.
Mal falan ayıp oluyo ama neyse.
Sus. Orda tıkılıp kalmak yok. Hatta şey yap. Bana gelin bul. Boş durma.
E yuh ama anne pazardan elma seçiyoruz sanki. Ha deyince nasıl bulayım sana gelin?
Hayır dizilerde olurdu da inanmazdım. Demek ki doğruymuş. Annelere belli bir yaştan sonra gelin isteme bölümü açılıyormuş. Ne gelinmiş arkadaş. O gelinse ben de damadım. Dış kapının dış mandalı muamelesi görüyorum resmen.
Neyse ki annemle yapıcı konuşmamız devam etmedi ve malum düğüne doğru yollara düştük. Evet yürüyoruz. Biri anneme D vitaminin o kadar da önemli olmadığını falan anlatabilir mi? Yakın diyor ama inanmıyorum. Kesin yine vitamin zımbırtısı yüzünden arabamız varken arabasızlık çekiyoruz.
Düğün yerine geldik nihayet. Annem hemen kankalarını buldu. Hayır cidden annem benden daha sosyal ve bu beni bi tık üzüyor. Tabiki şaka. Ben ve asosyalliğim çok mutluyuz.
Ama kafamda "onun arkadaşları var çevresi var. Senin kimsen yok" sesi çalmıyor değil.
Annemle muhtemelen düğün sonuna kadar görüşemeyeceğim. Elveda anne. Beni bu kadar hızlı satmanı unutmayacağım.
Kendime boş bir masa ararken yan taraftaki teyzelerin konuşmasına kulak misafiri oldum.
Kız, Selma'nın yanındaki kız için dilsiz diyorlar. Bir kere bile konuştuğunu gören duyan olmamış.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lal-ü derûn
ChickLitHiç bir insanın sesine hasret kaldınız mı? Hemde de bir kere bile duymadan. Peki hiç özlediniz mi o hayallerinizdeki eşsiz notayı? Tek bir kelime.... Tek bir kelime çıksın diye o dudaklardan, canınızı feda edebilir misiniz? Ben ederim.