Bir varmış bir yokmuşla başlayan her masal imkansızlığa gebedir. Ama bir varmış bir yokmuş. Mutluluk gibi dertler gibi gündüz gibi hayat gibi minik kızın sesi de bir varmış. Yok olmuş. Sonrası sonsuzluğun soğuk, körpe duvarlarına mahkum. Kimse bilmemiş. Gündüzler gece olmuş. Sevinçler gözyaşı. Ama kimse bilmemiş. Yarınlar yok olmuş. Dünler pişmanlık dolmuş. Lakin kimse bilmemiş. Sahi, kimse mi bilmemiş?
Günün ilk saatleri çoğu insan için normal geçse de Sever ailesi için durum böyle değildi. Her hafta yaşanan o meşhur kaos bugün de yaşanmalıydı çünkü. Üzerini değiştiren kadın aynada baktı bir süre kendine. Yaşı geldiği için hafiften kırışmış alnı, beyazları gözükmesin diye boyatmaktan yıpranan saçlar ve muhtemelen erken kalktığı için şişmiş bir çift göz. Daha bakmaya devam eder ama geç kaldığının farkında. Oflayarak odasının çaprazında kalan odaya giriyor. Yeğeni çoktan hazırlanmış. Seviniyor. Çünkü daha fazla geç kalmamalılar. Sabahları agresif olsa da genç kızın çantasını itinayla dolduruşunu bekliyor. Sabırla. Bitince hiçbir şey konuşmadan çıkıyorlar evden. Konuşmuyorlar çünkü kadın kendi kendine konuşmak istemiyor. Hızlı adımlarla arabaya biniyorlar. Ehliyeti olması en büyük şansı. Yoksa nasıl giderdi her hafta bunca yolu? Kısa yolculuk öyle sessiz ki dayanamayıp radyoyu açıyor kadın. Sessizlik şu sıralar en nefret ettiği şey. Bir de tahammül edemediği. Neyseki yol hemencecik geçiyor. Büyükçe bir tabelanın önünde duruyorlar. İnip genç kızın yanına gelmesini bekliyor. Daha sonra beraber merdivenleri arşınlıyorlar. Geniş bir odanın önünde durunca kapının yanında duran yazıyı okuyor kadın.
Uz.psikolog Tuğba Çeviker
Kapıyı tık tıklıyor. Gel komutu alınca yavaşça aralıyor. Genç kıza işaret ediyor. Genç kız içeri girince yapacağı tek bir şey var. Aylardır olmayan şeyin bugün olması için dua etmek.
Merhaba canım, gel otur.
Nasılsın?
....Ah,pekii bende iyiyim.
Bugün her zamanki gibi çok şık görünüyorsun.
Berfu...Ne olur konuşsan. Bak senin konuşmanı dört gözle bekleyen bir yengen var.
...
...Peki. Anladım canım. Çıkabilirsin.
Ve yine seneryo belli genç kız odadan çıktıktan sonra yengesiyle göz teması bile kurmadan bekleme koltuğuna oturuyor. Olacakları az çok tahmin eden kadın yenilgiyle omuzlarını düşürüp yeğeninin az önce çıktığı kapıdan içeri giriyor.
Selma Hanım. Bende sizi çağıracaktım. Buyurun oturun lütfen.
Tuğba Hanım. Açık konuşalım. Size yaklaşık bir seneye yakın geliyoruz. Sizden önce de çok yere gittik. Ama hiç bir sonuç göremiyoruz. Hiç mi ümit yok?
Madem öyle ben de açık konuşayım Selma Hanım. Size en başında da söylediğim gibi bu tip durumlar çok karşılaştığımız şeyler değil. Evet daha önce hiç konuşmamış çok kişiyi iyileştirdim. Ama Cemre çok farklı biri. Hiçbir hastamda bu kadar olumsuz sonuç almamıştım. Siz emin misiniz konuşmasında bir engel olmadığına?
A a olur mu öyle şey elimde kapı gibi sağlık belgesi var. Bu kız istese konuşabilir diyorlar. En uzman doktorlara götürdük.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lal-ü derûn
Literatura FemininaHiç bir insanın sesine hasret kaldınız mı? Hemde de bir kere bile duymadan. Peki hiç özlediniz mi o hayallerinizdeki eşsiz notayı? Tek bir kelime.... Tek bir kelime çıksın diye o dudaklardan, canınızı feda edebilir misiniz? Ben ederim.