Gökten düşme, kurbanın olayım;
Damlayamayan gözyaşın olayım;
Titreyen ellerin sobası olayım;
Ey zalım, ey nazlı son kar tanesi!Gönlüme düşme, canımı vereyim;
Beni geride koyma, elimi vereyim;
Kışını esirgeme, ömrümü vereyim;
Benden yârimi alma, son kar tanesi!Hâlim kalmadı buralardan gideyim,
Bırakın da koşarak yâre gideyim,
Ağlamaktan ayrılıp da güle gideyim,
Peşimi bırakasın ezeli kar tanesi!Koca kaf dağının ardına varayım,
Sarılayım da o gece saçlara varayım,
Üşüyen gözlerinin haresine varayım,
Kesme uzun yollarımı son kar tanesi!Yazlarda boğulayım da aşık kalayım,
Ateşlerde yanayım da garip kalayım,
Güneşte kavrulayım da senin kalayım,
Ey zalım, ey nazlı son kar tanesi!Ey Zemheri, Zemheri, Zemheri, ey!
Bedbaht, ince, salına salına kar tanesi...
Ey Zemheri, Zemheri, Zemheri, ey!
Ey Zemheri, Zemheri, Zemheri, ey!⛄
Bir varmış bir yokmuş... Yeryüzünde alem çokmuş. Kaf Dağı'nın ardında, kırk gün kırk gece uzakta yapayalnız bir köy varmış. Şehre çok uzak, imkânları kıtmış. Köylüler ne bolluk içinde yaşar ne de şehirde mal satabilirlermiş. Köyde doktor da yokmuş öğretmen de. Yazın az çok yuvarlanıp giderlermiş ancak kış mevsimi tam bir felaketmiş. Kuru odun bulamaz, çatılarını onaramaz, yiyecek sıkıntısı çekerlemiş. Hastalıklar yayılır, soğuktan ölenler olurmuş. Kışın ilk karı büyüleyici, aldatıcıymış. Önce kendini yumuşak, ardından bir kabus gibi köyü sararmış.
Güzel bir yazın ardından havalar soğumuş, serin rüzgarlar birer ulak gibi gelmiş, kışın yaklaşmakta olduğunu bildirmiş. Köylüler evlerinin ihtiyaçlarını giderme telaşına girmiş. Kadınlar pazardan bütçelerince sebze almış, mutfaklardan sıcacık sebze yemeği kokuları yükselmiş. El lezzeti en meşhur kadınlardan Hanife Kadın'ın da mutfağından mis gibi kokular yükselmiş, bacadan çıkıp tüm evi etkisi altına almış. Önceki akşamdan beri köyün pamuktan örtüsü gibi göğü saran bembeyaz bulutlar yılın ilk karının yağmaya başlayacağının habercisiymiş. Yıllardan beri köyde bir gelenek her yıl tekrarlanırmış. Yılın ilk karıyla beraber sevdiğine aşkını itiraf eden gençlerin karşılık bulacağına inanılırmış. Kışın bu kısacık, aldatmacalı sevinci ise kara kış bir kabus gibi çökene dek sürermiş. Hanife Kadın'ın oğlu Savaş, o gün pek dertliymiş. Ne annesinin yemeklerinden gelen mis koku ne de pazardan dönen köylülerin neşesi keyfini yerine getirebilmiş. Sabahtan beri öylece damda oturuyormuş. İçindeki huzursuzluğu açıklayamamak onu daha da sıkıyormuş.
Durgun, sıradan öğle üzerinde damda otururken aniden bir serin rüzgar vurmuş yüzüne. Hemen ardından burnunun ucuna konan ilk kar tanesiyle göz göze gelmiş. İçini bir kıpırtı sarmış birden, adını koyamadığı bir heyecan kaplamış yüreğini. Bir kar tanesi daha izlemiş ilkini, sonra bir tane daha, bir tane daha ve çok daha fazlası... Ayağa kalkmış, iki yana açmış kollarını. Beklentisi de olmadığından kaybedecek hayalleri de yokmuş o kış. İtiraf edebileceği bir aşkı yokmuş, kışın ilk büyüsüne kendini bırakmaktan başka bir şey yokmuş aklında.
"İşte bu, yaşamak bu," demiş nazlı nazlı salınıp yanaklarına konan kar tanelerine karşı, soğuk ona defalarca yaşadığını hissettirmiş şimdiki gibi. "Ben de aşığım, aşığım bu kış mevsimine, bu karlara. Her şeye, herkese rağmen seviyorum onu. Hastalıklı bir kara sevda gibi yayılmış kalbime; duygularıma batırılan iğneler gibi her sene mahvetse de beni, seviyorum, diğerleri gibi değil, bir tutku gibi seviyorum. Duyuyor musunuz kar taneleri, kış'a söyleyin, ben çok seviyorum!" Kendini yavaştan beyazlaşmaya başlayan dama sırtüstü bırakıp dudaklarına, burnunun ucuna, yanaklarına konan karların tadını çıkarmış. Kışın onu sarıp sarmalamasına izin verirken kalbinin en derininde bir sıcaklık duymuş. Gecenin orta yerinde görünen meşale gibi, iyice hızlanan kar yağışının ortasında soğuktan güç bulan sıcacık bir yürek, her yıl kışa bağlılığını artırmakla kalmamış; bu sene nihayet dilinden de dökülmüş duyguları. Bir duyan olsa deli sanırmış onu ama sansa ne yazar? Gözü kör olmuş, kendini aşkın buzlarına bırakmış Savaş'ın umrunda bile olmazmış.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON KAR TANESİ (#KaraKışFestivali2024)
RomanceKöyde bir inanış vardı: yılın ilk karı yağarken aşkını itiraf eden kişi aşkına karşılık bulurdu. Bu inanış, uzaklardaki o köyün insanlarını kara kış bir kabus gibi çökene dek avuturdu. Savaş'ın bir sevdiği yoktu, aşkını itiraf edebileceği biri yokt...